Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

AMİRALLER…

Hiçbir şey gizli kalmıyor, kalamıyor.
Planlar ortaya çıkarılmak, sırlar açıklanmak için var. Hesaplar ters yüz edilmek, tuzaklar boşa çıkarılmak için.
Şimdi evden çıkmaları bile HES koduna bağlı 65 yaş üstü bir grup amiralin darbe kalkışması rüyası gördüğünü varsayalım.
Bırak fırkateyne, denizaltıya, İETT otobüsüne binme hevesleri HES kodu olmadan kavgaya dönüşecek bu saygıdeğer insanların dünyanın en orijinal darbesini yapmaya giriştiklerini düşünelim.
Bu amirallerin, amca oğlu, elti, dayı, hala kızının CEHAPE üyesi olduğunun da müthiş bir istihbarat ile ele geçirildiğini kabul edelim.
Şimdi bu amirallerin, bellerinde silah varken akıllarına bu “niye” gelmedi diye sormayalım.
Onları lojmandan atmakla, korumalarını işten çıkartmakla, emekli maaşlarını kesmekle darbeyi önlediğimizi de dosta düşmana anlatalım.
Şimdi bu amirallerin, denizlerde hem asker hem uluslararası hukukçu olarak dirsek çürüttüğünden, “Mavi Vatan”ı hepimize bellettiğinden de vazgeçelim.
Şimdi bu amirallerin, FETÖ’nün operasyonu ile hapis yattığını, hayatlarının çalındığını, “Yahu bunlar devleti ele geçiriyor, darbe yapacaklar” bağrışlarını da unutalım.
Şimdi bu amirallerin, görüşlerini, çıkışlarını, uyarılarını duymayalım, hesabımıza ters gelen her kelimeyi tek tek seçelim.
Şimdi bu amirallerin, Türkiye’nin uluslararası egemenlik haykırışlarını pek güzel karartalım.
Şimdi bu amirallerin, üzerine yüklenebildiğimiz kadar yüklenelim.
Buraya kadar anlaştık.
Peki Kanal İstanbul rüyası ile Montrö’nün tartışmaya açılmasını nereye koyalım?
Lozan ve Montrö’nün Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının iki ana omurgası olduğunu unutalım mı?
“İstiklal Harbi’nde keşke Yunan kazansaydı” diyecek kadar alçalan Feslinin uydurduklarıyla da bağımsızlık senetlerini yırtıp atalım mı?
Gözaltı süreleri uzatılırken bu şahsiyetler için gerekçelerden biri “Metne imza atmış olan şüphelilerin aynı kuvvet komutanlığında belli bir kademe düzeyinde çalışmış bulunmaları ve bu hususa açıkça metinde yer vermiş olmaları” deniyordu.
Gülelim mi ağlayalım mı?
Yaşananların bir tesadüf olduğunu, bu tartışmaların orta yerinde ABD’nin Karadeniz’e savaş gemisi göndermek isteğini Dışişleri’ne bildirmesine ölü numarasıyla yanıt verelim.
İkbal uğruna lüzumsuz bir tartışmaya açılan Montrö, Boğazlar’a Türk askerinin girmesini, Karadeniz’in bir barış denizi olmasını, işgalci, yayılmacı devletlerin deniz ordularını memleketten uzak tuttu.
Dünyanın manzarası en güzel yerinde, onurla 93 yıldır oturmanın Lozan ile Montrö ile olduğunu unutmak neyin pazarlığı, neyin ön ödemesi olduğu da elbet bir gün ortaya çıkar.
Türkiye’nin birliği, bütünlüğü oyuncak değil, rant alanlarının avansı hiç değildir.
Dedim ya, planlar ortaya çıkarılmak, sırlar açıklanmak için var. Hesaplar ters yüz edilmek, tuzaklar boşa çıkarılmak içindir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi