Efe Sıvış
Türkiye’nin Sven Väth Serüveni
Cuma akşamı Klein Phönix’te ikonik DJ Sven Väth’in plak şirketi Cocoon Records’ın 25. yıl dönümü kutlandı. Bugün 60 yaşındaki Sven, elbette başroldeydi.
Papa, elektronik müziğin Marlyn Manson’ı, tekno müziğin God Father’ı… Bunlar, küresel dans müziği arenasının starı Sven Väth’in lakaplarından bazıları…
Sven’in 30+ yıllık kariyeri, Almanya’dan başlayıp İbiza’ya ve oradan tüm dünyaya uzanan fantastik bir öykü… Bu öyküde Sven’in rolü hem DJ-Prodüktör, hem de organizatör… Bir nevi halı, kilim, her türlü travel…
Dün 25. Yıl partisi yapılan Cocoon, aslında yalnızca bir plak şirketi değil. Sven, yine Cocoon isimli parti serisini ilk kez 1996’da başlattı. Yaşı henüz 32’ydi. Bütün parasını Cocoon partilerine yatırdı. Partiler tutmadı, Sven’in paralar battı. 3 yıl sonra bu kez bir DJ ajansı ve plak şirketi kurdu. Cocoon Records, dönemin genç ve özgün sanatçılarını tanınır hale getirdi. Ricardo Villalobos, Dubfire, Türk asıllı Onur Özer, Roman Flügel, Guy Berber, Loco Dice gibi isimler Cocoon’un ivmesiyle hız kazandı.
İbiza’dan Teklif
DJ’lik Sven’in tutukusuydu fakat işin organizatörlük kısmı da onu heyecanlandırıyordu. 1999’da İbiza’nın efsanevi gece kulübü Amnesia, Sven’e bir teklif yaptı:
Biz normalde Pazartesi’leri kapalıyız. Sen o gün personelini topla gel ve Cocoon Records partilerini burada, Amnesia’da yap.
Teklif, Sven’in hayallerinin ötesindeydi. Partiler tuttu. 1999’da başlayan seri, 2018’e kadar İbiza’nın Pazartesi günü klasiği oldu. Parti serisi, 2018’de İbiza’nın bir diğer efsanevi gece kulübü Pacha’ya transfer oldu. Richie Hawtin, Ricardo Villalobos, Nina Kraviz, Solomun, Craig Richards gibi isimler bu partilerde yaptığı DJ performanslarıyla kültleşti. Cocoon partileri, İbiza adasının müzikal görünümünü değiştirdi. Küresel çapta rafine müzik ve yüksek kültürle özdeşleşti.
Zamanın Ötesindeki Gece Kulübü
Sven’in İbiza partileri yalnızca yaz aylarındaydı. Bununla yetinemezdi. Bu sebeple 2004’te Franfurt’ta bu kez kendi gece kulübünü açtı. İsmi yine Cocoon’du. Bu kulüp house müzik ve türevlerinin en yenilikçi isimlerini ağırladı. Burası sıradan bir gece kulübü değildi. İçinde ünlü şef Mario Lohninger’in işlettiği Michelin yıldızlı bir restoran bile vardı. Bu restoranın adı Silk’di. Cocoon Club’da sadece müzik ve yemek yoktu. Yemek pişirme atölyeleri yapılıyor, piyasaya cathering hizmetleri veriliyordu. Fikir yenilikçiydi fakat finansman farklı bir konuydu. Bu idealist DJ ve mutfak şefi, para işinden anlamıyorlardı. Cocoon Club, 2012’de battı.
Frankfurt’ta Batan Las Vegas’tan Çıktı
Sven’in Frankfurt’taki kulübü battı. Fakat devrim niteliğindeki bu anlayış 1 yıl sonra Las Vegas’ta tekrar patladı. Bu projede Sven yoktu. Fakat Frankfurt’ta kanat çırpan kelebek, Las Vegas’ta fırtına koparacaktı.
Dünyanın en lüks restoran zincirlerinden Hakkasan, 2013’ün Nisan’ında Las Vegas’ta bir gece kulübü açtı. Hakkasan, böylece klasik gurme Çin yemekleri sunduğu restoranını bu gece kulübüyle entegre etti. Geçen yaz bir şubesini de İstanbul’da açan Hakkasan’ın yöneticisi Alp Göktepe’yle bir yemekte bir araya gelmiştik. Göktepe, Hakkasan Las Vegas’ın türünün halen tek örneği olduğunu söylemişti.
Misafirler, önce Hakkasan’ın Çin yemeklerinin tadına bakabiliyordu. Sonrasında Hakkasan’ın 7500 kişilik gece kulübüne geçiliyordu. Kulübün resident dj’i ise sürpriz bir isimdi. DJ Tiesto, her hafta belirli günler Hakkasan’da çalıyordu.
Et Yok Şeker Yok Alkol Yok
Las Vegas’ta Hakkasan’ın açıldığı vakitler, Sven radikal bir karar verdi. Almanya ve İbiza’yı yeterince görmüştü. Artık üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başkentine doğru bir çekim hissediyordu. Londra’nın sanat ve kültür ekosistemini deneyimlemek istiyordu. Taşındı ve bir süre orada kaldı.
Sven bugün halen Cocoon’un macerasını başlattığı Frankfurt’ta yaşıyor. İbiza’da bir evi var. Kokaini ve sigarayı uzun süre önce bıraktı. Et yemiyor. Şeker kullanmıyor. Alkol tüketmiyor. Hindistan kökenli Ayurveda öğretisine göre yaşıyor.
İstanbul’da Ne Yaptı?
Sven, Cuma gecesi 11.30 gibi Klein’ın DJ kabinine girdi. Geçmişe duyduğu özlem aşikardı. Üzerindeki siyah tişörtün arkasında 1999-2000 yazılıydı. Teknoloji değişmiş fakat Sven’in alışkanlıkları değişmemişti. Sven, yüzlerce teknolojik aygıt yerine performasında 2 plakçalar ve 1 mikser kullandı. Günümüz dj’leri gibi tüm dünyasını bir USB çubuğuna sığdırmamış, elektronik devrimi reddetmişti.
Bunun yerine ağır plak çantasını getirdi, çalacağı plakları dikkatle seçti. Hayatını müziğe adamıştı. Siyah tişörtünün üstüne sallandırdığı nota şeklindeki küçük ve kibar kolye, bunu simgeliyordu. Ayurveda öğretisinden sapmıştı. Alkolün sıfır olması gerekirdi. Halbuki elinde bir Prosecco kadehi vardı. Bir yandan da bol su içiyordu.
Hiçbir şey kalıcı değil. Sven’in zamana meydan okuyan eksantrik sarı saçları ve sıra dışı saç kesimi gitmiş, yerine kafasını tamamen kazıtmış modern bir ihtiyar gelmişti. Kolunda turuncu renkli bir Apple Watch vardı.
Klein Performansı
Sven, Cuma gecesi Mousse T, Jack Pattern, 2000 and One, Mind Against, Stereo Citizen, Jonathan Kaspar, Denis Horvat gibi prodüktörlerin parçalarını çaldı. Setinde ciddi bir kompozisyon vardı. Giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinin kat yerlerini anlamak mümkündü. Tek tek dinlemenin pek de lezzet vermeyeceği parçaları arka arkaya sıralıyor ve dinleyenin kulaklarında sihirli bir harmoni oluşturuyordu. Çok yüksek hızlarda sert bir tekno set çalmadı. Minimal, ambient house türünde parçalar tercih etti. Türk izleyici halinden memnundu. Gece 2’de mekânı terk ettiğimde Sven hala setin başındaydı. Ertesi gün Klein’ın yöneticisi Oğulcan Özkanlı’ya sordum. Sven gece 3’e kadar devam etmiş. 60 yaşındaki biri için hiç de fena bir performans değil.
Sovyetler Birliği’nden Kaçmasa Sven, Sven Olur Muydu?
Henüz Sven doğmamıştı. Sven’in ebeveynleri, 1950’lerin sonlarında Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya kaçmışlardı. Berlin Duvarı henüz yapılmamıştı. Sovyetler Birliği’nin baskısından kaçmak daha kolaydı. Sven, böylece Batı Almanya’da doğdu. Bu özgürlük ortamında yetişti. Peki annesi babası yakasını Moskova sultasından kurtarmasaydı ne olacaktı? Ne olacak, Sven’in müziği ve kültürü dünyaya yayılmayacaktı.
2001, 2013, 2024
Sven, yaklaşık 20 yıldır uzun aralıklarla Türkiye’ye geliyor. 2001 Ekim ayı… Sven, İstanbul’da çalacak. Ak Parti henüz iktidara gelmemiş ama Ahmet Necdet Sezer anayasa kitapçığını Başbakan Ecevit’e doğru fırlatmış bile… Kemal Derviş ekonomiden sorumlu devlet bakanı, bir yandan tenis oynuyor. Enflasyon yüzde 88,6.
Milliyet Gazetesi Sven’in performansı öncesi şöyle yazıyor:
Hakkında fazla söze gerek yok. Avrupa teknosunun babalarından Alman Sven Väth bu gece Maslak Venue’de... Haftanın "en değerli" etkinliği. Kapılar 23.00’da açılıyor. Biletler 20 milyon TL.
Aynı haberi Hürriyet Gazetesi şöyle görmüş:
Avrupa'nın en iyi DJ'lerinden biri olarak tanınan Sven Väth, 20 Ekim 2001’de İstanbullularla buluşuyor. 'Gothic Techno'nun babası' olarak tanınan Väth, 2001 yılı dünya turnesi kapsamında Maslak Venue'da düzenlenen partiye katılanları sabahın ilk ışıklarına kadar dans ettirecek. Sven Vath'ı yalnızca bir müzisyen olarak nitelemek eksik kalır. Müzik, 37 yaşındaki Alman DJ'in yaşam biçimi.
Sven, 2013 Nisan ayında bu kez Beyoğlu’nda İndigo isimli gece kulübüne geldi. Ak Parti, liberallerle yolunu ayırdığını henüz açıklamıştı. Gazeteci Mehmet Ali Birand ve sanatçı Burhan Doğançay ölmüştü. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “kardeşim” ile Erdoğan’ın arasında sert rüzgarlar esiyordu. Fakat bizim bundan haberimiz yoktu. Çünkü Gül’ün baş danışmanı Ahmet Sever, henüz “Abdullah Gül ile 12 Yıl” kitabını yazmamıştı.
Time Out İstanbul, 11 yıl önce Sven Väth’in İndigo’ya gelişini şöyle duyurdu:
Haftanın kaçırılmaması gereken performanslarından birini takdimimizdir: Tekno üstadı, Cocoon etiketinin yaratıcısı, pek çok genç yetenekle tanışmamıza aracı olan Sven Väth, Indigo’da. Müzikte süregelen değişimi ve gelişimi sembolize eden bu turne Asya, Avustralya, Amerika ve Avrupa’yı kapsıyor. Väth’in İstanbul performansını kaçıran üzülür, bizden söylemesi.
Sven Väth’in 2024 ziyaretinde Türkiye, yerel seçime gidiyor. Seçmenin üzerine ise somut hizmet ve proje vaatlerinden çok siyasi tandans ve hamaset üzerinden yürüyen kuru bir politik gürültü boca ediliyor. Sven ise uluslararası çapta inşa ettiği kariyerine ve yaşamına ilişkin şu yorumu damıtıyor:
Dünyayı hissetmek, içinde yaşamak, aynı zamanda onu kısa bir süre için unutabilmek… Bunu yalnızca iyi bir şarkı yapabilir.
İşte Sven’in Cuma geceki setinden bunu yaptırabilecek bir şarkı: DJ Boring – Beautiful Strangers.