Abdullah Biricik

Abdullah Biricik

Türk olmayan takımları yenmek!

Galatasaray’ın kuruluş hikayesinde önemli bir detay vardır.

Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluş öyküsünü şöyle anlatır: "1 Teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum Mehmet Ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik.

"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek." şeklinde bir ifade kullanır.

Burada kilit olan “Türk olmayan takımları yenmek” felsefesidir.

Galatasaray’ın Avrupa’da ortaya koyduğu performansın temelinde bu felsefe yatıyor.

Sayısız eksiğe, maç içinde 10 kişi kalmasına ve beklentilerin çok üstünde bir performansla oynayan bir rakiple karşılaşmasına rağmen maçı 3-2 kazanmayı bildi Galatasaray.

Sparta Prag, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde rakiplerine uyguladığı “önde baskı” stratejisi ile maça başlayarak Galatasaray’ı kendi silahıyla vurdu.

Galatasaray deplasmanda böyle dominant oynayan bir takım beklemiyordu.

Rakip Sparta Prag, önde yaptığı baskıyı orta sahada Laçi ve Kairinen ile merkez oyuna dönüştürüp, savunma arkasına attıkları başarılı toplarla atağa dönüştürüyordu.

Ve belli ki bu strateji, uzun vadeli bir sistemin ve kaliteli genç ayakların birbirleriyle oynama alışkanlığı ile elde edilmişti.

Galatasaray deplasmanına çıkmadan önce Avrupa maçları dahil son 14 maçının tamamını kazanmıştı Sparta Prag.

Galatasaray’da ise sağ bek Aurier yorgun, sol bek Köhn UEFA Listesinde yer almadığı için faydalanılamayan oyunculardı.

Son haftaların formda oyuncusu Barış Alper Yılmaz çok kötü oynadığı bir maçta bile mücadeleci kimliği sayesinde, rakibinin de 10 kişi kalmasını sağlayarak oyuncu sayılarının eşitlenmesini sağladı.

Bununla yetinmedi Barış Alper, Icardi’nin galibiyeti getiren golünde sağ kanattan sürüklediği topla usta işi bir asist yaptı.

Pek çok izleyici bu maçta şansın Galatasaray’ın yanında olduğunu düşünse de ben bu galibiyeti Galatasaray’ın “Türk olmayan takımları yenmek” felsefesi ile kazanılmış bir “kazanma kültürü” nün sonucu olarak görüyorum.

Ancak Real Madrid ve Barcelona gibi “Winner” takımların oynanabildiği bir özgüvenle oynuyor Galatasaray Avrupa Arenasında!

Bu özgüvenin sonucunda maç içerisinde olaylar ne kadar kötü cereyan etse de oyundan kopmuyor ve ciddi bir kırılma yaşamıyor Galatasaray.

Gösterdiği reaksiyon oyunun seyrini ve hikayesini değiştiriyor.

İşte böyle bir galibiyet aldı dün gece Galatasaray.

Kötü başladı…

Öne geçti…

Eksik kaldı…

Beraberliğe döndü…

Rakibi eksiltti…

Galip geldi…

Ve bunu formsuzluğuyla, önemli eksikleriyle çok güçlü bir rakibe karşı yaptı.

Kuruluş felsefesindeki “maksada” ulaştı.

Son 16 turunda Prag deplasmanı öncesinde önemli bir avantaj elde etti. Deplasmanda berabere kalmak da yetiyor artık Galatasaray’a.

Galatasaray, Sparta Prag’ı elerse daha önce müzesine götürmeyi başardığı UEFA Kupası’nda çeyrek finale kalacak.

Yani kupaya iki adım kalacak…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Biricik Arşivi