Abdullah Biricik
TFF’YE TAVSİYE
Gönül ister ki yarış birkaç hatta daha çok takım arasında geçsin ancak Süper Lig’de istediğimiz yatırım seviyesini henüz yakalamış değiliz. Uzun vadeli planlama yapıp düzenli gelir elde eden kulübümüz neredeyse yok! Yayın gelirleri olmasa pek çok kulübümüz kapanmanın eşiğine gelebilir.
Hal böyle olunca çoklu bir yarış yerine 2 takımın kopup gittiği bir maraton izliyoruz adeta. Aslında iki takımın kopup gittiği bir maraton da büyük bir heyecana sahne olabilir ama biz bu heyecandan çok bu heyecana çomak sokmaya çalışan hakemleri ve bu hakemlerin skorlarla olan etkilerini konuşuyoruz. Konuşmak zorunda kalıyoruz aslında. Çünkü aksi “kafayı kuma gömmek” olur.
Geçen maçtaki yazımın büyük bir bölümünü Zorbay Küçük ve Alper Ulusoy’a ayırmak zorunda kalmış hatta Zorbay Küçük ile ilgili daha önce kaleme aldığım bir yazıyı bile anektodlamıştım.
O maçtan sonra Galatasaray yönetimi çıkıp açıklama yapmış, açıklamasında sağduyulu bir tavır sergilemişti. Elbette ki sağduyulu olmak çok anlamlı ancak Türkiye’deki hakemlerin sicilleri, bu problemlerin sağduyulu açıklamalarla çözülemeyeceğinin bir noktada ispatı niteliğinde!
Aradan sadece 3 gün geçti ve Kayserispor maçına Atilla Karaoğlan atandı. Atilla Karaoğlan 2022 tarihinde Gaziantep FK ile Beşiktaş arasında oynanan Süper Lig karşılaşmasında VAR’da defalarca izlemesine rağmen hatalı karar vermiş bu nedenle kendisine 2 ay maç verilmemişti.
Her ne olduysa, araya kimleri soktuysa yine Süper Lig’de maç yönetmeye başlamış, yönettiği maçların çoğunda yine yoğun bir tepki ile karşılaşmıştı. Hatta alt liglerde de benzer kötü yönetimlere imza atmış, Erzurumspor kulübü kendisi için özel bir klip hazırlamıştı. Bu olay tarihe geçti.
Dünyada ilk defa bir hakeme bir kulüp tarafından klip hazırlanmıştı. Klipte,
“Hocam bravo sana”
“Bir memleketin emeğini çaldın”
“İnce ince lime lime bir memleketi harcadın”
“Kimden alıyorsunuz bu talimatı?”
“Nasıl yatacaksınız?”
“Atilla KARAoğlan”
gibi çarpıcı ifadeler ve iddialara yer veriliyor. Zorbay Küçük’ün tüm Türkiye’nin dikkatini çeken yönetiminden sonra bu maça Atilla Karaoğlan’ın atanması da ayrı bir soru işaretiydi.
Atilla Karaoğlan kötü yönetimiyle yine şaşırtmadı.
Galatasaray’ın çok net golünü faul gerekçesi ile iptal etti. VAR sisteminin VAR’lığını unuttu belki de o an çünkü golü verip (varsa faul) VAR uyarısı ile iptal edebilirdi. Acelesi vardı belli ki, henüz ilk yarıda 2-0’ı engelledi.
2-0’dan sonra maçın seyri farklı olabilir biz de Okan Buruk’un hatalarını ve biraz da futbolu konuşabilirdik.
Yine olmadı bırakmadı hakemler.
Her ne olursa olsun -hakem yönetimlerine inat biraz futbol konuşmak gerekirse- Galatasaray’ın 45-75. dakikalar arasında yediği gollerin, yanlış oyuncu değişiklerinin, daha da önemlisi vaktinde yapılmayan değişikliklerin ne zaman son bulacağını cidden merak ediyorum.
Gerekirse yönetim bu konuda teknik heyete müdahale etmeli artık çünkü kabak tadı vermeye başladı.
Günün en etkisiz isimleri olan Zaha ve Tete’yi oyunda tutup günün en iyilerinden olan Ndombele’yi oyundan alması Okan Hocanın oyunu okuyamamasının en büyük kanıtıydı.
Maç 1-1 iken savunmada yıpranıp yorulan Barış Alper’i hücuma göndermesi, genç oyunculara yeterli süreyi vermemesi gibi sayısız oyunu okuyamama donesi mevcut Okan Hocanın!
Zor da olsa 3 puan alındı ama bu hatalar devam ederse, Fenerbahçe ile burun buruna götürülen maratonun önde bitirilme ihtimali çok düşük!
Son söz Türkiye Futbol Federasyonu’na!
Oldukça yetersiz ve kötü bir yönetim sürecine imza attınız. Pek çok konuda sınıfta kaldınız. Giderayak güzel bir şey yapın ve tartışmaların odağındaki şaibeli hakemleri (ligin tek tadı tuzu olan) maratondan uzak tutun. Genç hakemlere, Süper Lig’de çok fazla şans almamış hakemlerimize yönetin maratonun kalan maçlarını.
Süper Lig’in tek heyecanına giderayak gölge düşürmeyin, hak eden ipi göğüslesin…