Abdullah Biricik
Tatsız Tuzsuz Galibiyet
Cezanın açıklanması maç sonuna bırakılmıyor veya bırakılmak istenmiyordu. Öyle bir süreç yaşandı Antalyaspor maçından önce. Tüm taktik idmanlarda yer alan ve oyun kurgusunun içerisinde yer alan İcardi’ye 1 maç ceza verildi ve ceza maçtan saatlerce önce açıklandı. Üstelik tartışmalı (montaj olup olmadığı henüz incelenmeyen) bir görüntü üzerinden verildi bu ceza. Konuyu biraz araştırdım.
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), Icardi'ye, Futbol Disiplin Talimatı'nın 41. maddesinin 1. fıkrasının a bendi ve 12. maddesi uyarınca 1 resmi müsabakadan men cezası verdiğini açıkladı. Futbol Disiplin Talimatı'nın 75. ve 76. maddesine göre VAR kayıtlarında görülmeyen, saha içi bir olay olması sebebiyle hakemin raporunda yer almayan bir olayla ilgili ceza verilmesi hukuka aykırı. Futbol disiplin talimatının 82. maddesine göre kuvvetli şüphe olmadığından “bahisle” PFDK'ya sevk edilen bir futbolcu hakkında ceza verilmesi de yine hukuka aykırı.
“Ceza vermezsem rakip takımlar kızar, Fazla ceza vermem için de elimde -kesin- delil yok”!
“Ne şiş yansın ne kebap” mantığıyla verilmiş bir ceza. Hukukta bu uygulamanın yeri yok. Türkiye Futbol Federasyonu tüm takımları memnun etmekle değil, kuralları uygulamakla yükümlüdür. Türkiye Futbol Federasyonunu bu zihniyetle yönetirseniz, her hafta bir takım çıkıp toplu halde istifanızı ister!
Maçın Hikayesi!
Maçın bütününde Prag’tan yorgun dönen yaralı bir takım vardı. Pek çok mevkide hazır oyuncu yok. Futbolcuların hazır olmayışı teknik ekibin zaafı. Sezon boyunca hiçbir genç oyuncu takıma monte edilemedi. Belli oyuncular 11’e giremeyeceğini, girseler de faydalı olamayacağını biliyor. Daha da acısı bunu sadece futbolular değil, taraftarlar ve teknik heyet de biliyor. Futbolcuların ve taraftarların bilmesi bir şeyi değiştirmez ama teknik heyetin bunu bilip çözüm üretememesi kabul edilemez.
Zaha ve Tete mesela.
Okan Buruk’un has adamı Berkan Kutlu mesela.
Patagonya’daki taraftarlar bile bu değişikliklerin yapılacağını ama sonuç alınamayacağını biliyor.
Böyle bir kısır döngüde Galatasaray.
Orta saha üretkenlikten son derece uzak ve yetersiz! Teknik heyetin ise bu yetersizliği gidermeye yönelik en ufak bir hamlesi yok. Teknik heyette yer alan Ayhan Akman’ın iki çocuğu bile kulübede futbolu unuttu. Bu maç özelinde -oyun kurması gereken- Kerem Demirbay, aldığı topların çok büyük bir bölümünü stoperlere verdi, kalanını ise kaleci Muslera’ya!
Orta sahada oyun kurma potansiyeli olan Eyüp Aydın ise 85. dakikada oyuna girdi. Muslera desen evlere şenlik! Neredeyse her maçta hatalı gol yiyiyor. Ara ara yaptığı kurtarışlar yediği golleri kamufle ediyor. Aslında Galatasaray taraftarı, Muslera gibi kariyerinde çok önemli hizmetler sunmuş olan bir kalecinin yediği hatalı golleri görmek istemiyor. Ancak futbolda duygusallığa yer yok!
Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray’ın gruptan çıkamamasının, UEFA Kupası son 16’da Sparta Prag’a elenmesinin en önemli nedenlerinden birisi Muslera. Dün gece yediği golden önceki hareketi amatör kaleciler kıvamındaydı.
Ligin 27. haftası geride kaldı. Yani bitime sadece 11 maç var ama Galatasaray’ın hala ideal bir ilk 11’i ve övgüye layık bir oyunu yok. Sezon boyunca iyi oynanan maç sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek ölçüde.
Bireysel yıldızlarının ve kaliteli ayaklarının meyvelerini topladı. Ama kalan 11 haftada bu puanları toplamaya devam edebilir mi? Soru işareti! Bence hem Okan Buruk hem de yönetim ligin bitmesi için gün sayıyor. En az 10 oyuncunun gönderilmesi ve bu yıl yapıldığı gibi “karavana” transferinin yapılmaması gerekiyor. Özellikle orta saha kalitesi Avrupa’da ses getirecek nitelikte olmalı…