Kerem Kırçuval
SAYIN MUHALEFET
Ülkenin alın teriyle ürettiği tüm değerleri, fabrikaları, kuruluşları, arazileri satılmış, satılmaya devam ediyor.
Cumhuriyet tarihinin en çok vergi toplayan ama en çok borçlanan hükümeti olmayı başarmış bir iktidar.
Yargıyı, bürokrasiyi ve medyayı teslim almış aynı iktidar…
Ve seçimden seçime zafere koşan bu iktidar.
Fantezileri uğruna ekonomi berbat edilmiş. 6 Şubat’ta birbiri ardına yaşanan depremlerin altında kalmış, hele son Erzincan felaketini izah edemeyecek bir tablo var.
İçişleri Bakanlığı çok da başarılı operasyonlarla günde en az 100 suç üyesi yakalıyor, dünyanın kırmızı bültenle aradığı çete liderleri enseleniyor, bu kadar suçlu aramızda neden şu ana dek var idi, şimdiye dek nasıl barındılar, aramıza nasıl girdiler sorularının hesabı verilmiyor.
Anayasa ayaklar altında, memlekette kavga etmeyen sadece yargıçlar var derken Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay birbirine girmiş, mahkeme kararları hiçe sayılıyor, tanınmıyor, uygulanmıyor.
Yargı paketi müjdeleriyle kaçakçısı, katili, dolandırıcısı sessiz sedasız salınıveriyor.
Ülkeyi işgalden kurtarıp, bağımsız pırıl pırıl bir devlet kuranlara devletin maaş ödedikleri her gün hakaret ediyor, beddua okuyor, Cumhuriyetin savcıları ‘izinde’ oluyor.
Dini değerler ve kutsallar paraya, ihaleler çakarlı arabalara binen ve devlete meydan okuyan tarikatlara teslim ediliyor.
Eğitim sistemi, sağlık sistemi neredeyse yok edilmiş. Okuyanı, mezun olanı ülkeden kaçma derdine düşmüş, yetişmişler topluluğunun çaresizliği ortada.
Emanetin ehline verilmediği, tersine liyakatsizliğin ödüllendirildiği, devletin acemilere adeta terk dertleri devletten intikam almak olanlara teslim edilmesi izleniyor.
Kadınların, çocukların güvende olmadığı bir memleket. Cinayetlerin, tecavüzlerin ardından bunu olağanlaştıran iktidar sözcülerinin açıklamaları.
Yarına umutsuz bakan, kendisinin, çocuğunun geleceğinden endişe eden, kirasını, faturalarını her gün hesaplayan bir ahali.
Ürettiği değerini alamayan, geçinmek adına ineğini kesime gönderen, tarlasından imar geçmeyişini bekleyen milletimizin efendileri köylüler.
Buğdayı, arpası, çayı, fındığı, kayısısı, pancarı toplanmasa daha kar edecek hale getirilen o milletin efendileri.
Ürettikleri dünyanın en ucuz sanayi ürünlerini haline gelmiş, hazine ve maliye oyunlarıyla ayakta kalmaya çalışan ihracatçılar…
Tabloyu daha da uzatırım ama yerim dar.
Bu köşeden en çok eleştirdiğim mesele muhalefete muhalefet edilmesi. Aynı noktadayım. Muhalefete muhalefet etmek iktidarın değirmenine su taşımaktır.
Ama tablo bu sayın muhalefet.
Sayın muhalefet tamam bitti, listeleri de vermeyi başardınız öyle ya da böyle.
Artık ahaliden bahsedebilir misiniz?
Ahalinin halinden.
Demem o ki kendi dünyanızdan, yapay zekalarınızdan bir kurtulun da millete dönün.
Bizden söz edin hepimizden.
Kimse süper kurtarıcı, mehdi olmanızı beklemiyor. Buna da tamam.
Samimi olmanızı, milletin dertleriyle meşgul olmanızı bekliyor.
Sayın muhalefet,
Madem ki muhalefetsiniz, ediniz o zaman lütfen ediniz.