Özgürlük

Her şey için özgürlük!

Hep sorarlar en çok hangi sözcüğü seviyorsunuz?

Herkesin bir sözcüğü vardır. Tüm yaşamı bir sözcük anlatır mı? Sözcükler sıralaması yapsam birinciliği özgürlük alır.

Sonra sözcükler sıralanır…

Demokrasi.

Emek.

Mücadele.

Barış…

Nelson Mandela özgürlük mücadelesine vurgun olduğum bir liderdi.

Bir de acılardan süzülen sabır anıtı sanki…

İşte o dal boylu adam 90. yaşını Londra’daki Hyde Park’ta düzenlenen görkemli bir dinleti ile kutlamıştı.

YIL, 2008 LONDRA...

O dinletiye dünyaca ünlü İngiliz Rock grubu Queen, Razorlight, Akademi ödüllü İskoç sanatçı Annie Lennox, Amy Winehouse, Simple Minds, Jose Groban, Joan Baez, Leona Lewis, The Sugababes, Andre and Sharon Corr, Eddy Grant, Jamelia ve Zucchero, “Sudanlı savaş çocuğu” olarak bilinen Rap şarkıcısı Emmanuel Jal de katıldı.

Amerikalı ünlü sanatçı Will Smith’in sunuculuğunu yaptığı geceye siyaset ve sanat dünyasından bazı ünlü isimlerin katılımı, gözleri dinletiye çevirmişti. Geceye eski ABD Başkanı Bill Clinton, İngiltere Başbakanı Gordon Brown, ünlü sinema yıldızı Robert de Niro, Denzel Washington ve Forets Whittaker, Formula 1’in İngiliz pilotu Lewis Hamilton ile Amerika’nın ünlü talk Show programı sunucusu Oprah Winfrey de katıldı.

46664’ÜN ÖYKÜSÜ MÜ?

Dinleti öncesi 46.664 bilet satıldı. Çünkü 46.664 sayısının gizemli öyküsü var. Güney Afrika’daki ırkçı yönetim; özgürlük mücadelesi veren Nelson Mandela’yı 27 yıl hapiste tutuyor. Bu sayı da Mandela’ya hapishane numarası olarak veriliyor…

46.664 biletten elde edilen gelir Afrika’nın güneyinde yayılım gösteren AIDS virüsüne dikkat çekmeyi hedefliyor. Milyonlarca insanın bu hastalıkla yaşadığı Güney Afrika, AIDS’in yaygınlaştığı ülkelerin başında geliyor. Mandela’nın AIDS’e karşı mücadelesinin nedeni 2005 yılında oğlunu bu hastalıktan kaybediyor…

“HERKES İÇİN ÖZGÜRLÜK!”

“90 yıllık ömrüm bu kavga için geçti” diyen Nelson Mandela, dinletiye katılanları iki konuya yoğunlaştırıyordu.

AIDS VE IRKÇILIK

AIDS VE IRKÇILIĞA KARŞI toplanan paralar Nelson Mandela’ya hapis yatarken verilen hapishane numarası 46.664 adına açılan hesaba yatırılıyor.

Mandela, ırkçılık uğruna 27 yıl hapis yatıyor.

27 yılın sonunda gelen özgürlükle yeniden seviyor.

Yeniden evleniyor.

Devlet başkanı oluyor.

Dünya ödülleri alıyor.

Toplumsal eylemlerinde sanatsal bir estetik yansıyor.

Ve yaşarken doğum günleri hep dünya gündemine oturuyordu.

Çünkü Mandela 90 yaşında insanları yine mücadeleye çağırıyordu.

Nelson Mandela, siyahlar adına mücadele eden önemli bir siyahtı… Yaşadığı yıllarda onu izlerken; ten siyahlığı nedense beyaza dönüyordu. Onurlu bir duruş, kutlanası bir mücadele, göze alınması, ödenmesi zor görünen bir bedel, ışıltılı bir yansıma…

Şimdi bakıyorum da bizim ülkemizde de 12 Mart’ın 10 yıldan fazla yatan düşünce tutukluları, 12 Eylül’ün sonrası 14, 19, 20, 25 ve 30 yıllara uzanıyor. Her dönemin tutukluları, yılları içerde tüketiyor. Aynı uygulamalar artarak hatta ömür boyu olarak günümüzde de sürüyor.

Neden mi?

Herkes için özgürlük isteyenler ülkemizi yönetmiyor.

Siz ülkemizde bir lider gördünüz mü, en son deprem için bile doğum gününü bir dinleti ile kutlayıp bırakın dünya ünlülerini ülkemiz ünlülerini bu doğa felaketi karşısında duyarlı olmaya, dinleti geliriyle depremin vurduğu kentlere katkıya çağırmaya, adım attığını gördünüz mü?

Çünkü uğruna mücadele ettikleri, yaşam adadıkları kendi sözcükleri yok!

Bulundukları yerlere kolay gelmişler…

Sahip çıkamadıkları yaşam hikâyelerini bile başkaları kaleme alıyor…

Düşünüyorum da ülkemizde yıllarca hapishanelerde yatan siyasi önderler, düşünce suçluları, kendi dünya görüşlerinin hapishanelerinden de çıkıp herkes için özgürlük isteseler; kim bilir neler yaratırlar…

Bugün ülkemizde sıralanması gereken sözcükler daha da çoğaldı!

Demokrasi.

Emek.

Mücadele.

Göç.

Yoksulluk.

Barış...

Bir haftadır ülkemizde bazı sosyal medya alanları yasaklandı!

Özgür olmayan medya tüketir!

Instagram yok!

Emekliye, işçiye her gün zam, zulüm!

Can Atalay içeride!

CHP belediyelerine haciz!

Köpeklere infaz!

Kadınlara şiddet!

Özgürlük özlemi ne çok büyüyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi