Kerem Kırçuval
Ne yapıyorsun vatandaş?
“Yerli” kavramı her ne kadar tercüme kıyafetsizliği ile açıklansa da Amerikan’dan Hazine’nin emanet edildiği bakan tarafından şahsıma ve şahıslarınıza dillendirilmesinden incindim.
Şahsım ve şahıslarınızın ikna edilmesi gerekiyormuş enflasyonun düşmesi için en evvel. “Önce yerli halkın ikna edilmesi gerekiyor” diye sunuldu son dakika diyerek açıklama sayın basın mensupları tarafından.
Tam da pazara çıkabilmeyi gözden geçiren, markete güvenle girebilmeye cesaret edenlerin haberlere baktığı saatte.
Şahsım ve şahıslarınız bozmuş gibi ekonomiyi bir de ikna edecekler bizi, pahalılık dursun diye. Önce kendinizi mi ikna etseniz araya şahsını da alarak?
Tüm ekonomik veriler Türkiye’nin iktidara geldikleri ve aralıksız yönettikleri 2002 kıymetinden epey uzaklaştığını, her anlamda yoksullaştığını, fabrikalarını yitirdiğini, Cumhuriyet tarihinin en çok toplanan vergilerinin çarçur edildiğini, artık kıymetli topraklarını, meralarını pazar ettiğini, maden arazilerinin yabancılara verildiğini, limanlarının satıldığını söylüyor.
Hala ne anlatıyorsunuz?
Pandemi mi? Sanki dersin bu virüs burada çıktı, dünya bize sırtını döndü? Savaş mı? Hani yukarıdaki savaşın şahsımın sözüyle ‘en karlısı’ idik biz? Yahu burayı bir geçelim ne olur?
Ticaret anlaşmalarına imza atan eski bakan, şahsının partisinin genel başkan yardımcısı açıktan söylüyor. “Çocuklar ölse de İsrail ile anlaşmalar var. Altı verip bir alıyoruz…”
Bu cümle sanırım sizinle sonuna kadar birlikte yürüyecek, beraber ıslanıp beraber yürüdüğünüz gibi.
Şimdi şahsım, şahsınızda sayın yerlilere soruyorum?
Ne yapıyorsun vatandaş?
Sayın vatandaş?
Acaba daha ne söylemeleri ne yapmaları gerekiyor?
Kimi zaman makaraya sardıklarını sanıyordum. Değil vallahi değil. Gerçek bu!
“Yerliler” denince akla Afrika’daki kardeşlerimiz gelir. Kunta Kinte’liyiz Elhamdülillah. Gambiya asıllıyız bu vesile.
Nazım gelir Nazım Hikmet’in “Asya Afrika Yazarlarına” şiiri;
“Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı”
Geçen sorumlu Yazişleri Müdürümüz Nilay Can, “Kerem abi bazen çok duygusal yazıyorsun. Şikayetçi değilim ama bugün vicdan yazısı var mı?” diye sordu.
Sevgili Nilay’a yanıt verirken köşeden de olmamak için “Aynı zamanda ekonomiye de bakıyorum, sadece edebiyat ile köşe doldurmuyoruz en nihayetinde” dedim.
Gülüştük. Nilay Can kardeşimdir, okuduğunuz gazeteye en çok emek verenlerdir. Genç ‘rahatsız’ yazarlara bir tüyo, Nilay duymasın, yazıişleri ile iyi geçinin, nazını çekin ki, nazınız çekilsin. İletişim fakültesi vermez bu tüyoyu, hadi iyisiniz.
Yerliler, kahrolası federaller filan derken, bizim hala modern hayatı reddeden canım kardeşlerim Papua Yeni Gine sakinlerinin durumuna baktım. Gideceğim yok, onlarla bağım uzaktan ancak. Gitsem ne olur dedim? Söyleyeyim;
1 Papua Yeni Gine Kinası eşittir 8,57 Türk Lirası olmuş.
Bu arada Papua Yeni Gine Afrika’da değil. Avustralya'nın kuzeyinde. Sakin olun. Afrika’yı sıralasam memleket daha mahcup olur.
Diyeceğim o ki sayın vatandaş;
Boy boy asılıyor devrettikleri belediyelerin borçları, makam odaları, saltanatları. İlçe belediye başkanı kendisini milletin parasıyla padişah ilan etmiş, imar müdürü şehzade.
Milletin karşısına bu kadar borçla çıkıp ‘yaparsa belediyeciliği bunlar yapar’ sözlerini şimdi daha iyi görüyoruz.
Bu demek değildir yeni seçilenlerin aynı gözle izlenmeyeceği.
O ayrı bir yazı konusu.
Artık IMF ile poz veriyor, yarısı kaçak yollardan memleketimizi yuva edinenlere harcanmak sözü ile verilen milyar dolarlık anlaşmalara imza atılıyor…
Hikayede yine sen yoksun. Yol yapılıyor idi ya… Hadi buyur geç… Otobüs fiyatına, tren, uçak fiyatına bak mevkisiz de olsa… Fukaralık sadece devletin sahibi olduğunu sananlar için yok hükmünde.
Yoksullaşıyor, kimsesizleşiyor daha kötü olan tüm maceralara açık bir hale geliyoruz.
Sayın vatandaş! Et ve Süt Kurumu sabah namazından önce girilen kuyrukları önlemek için yüzde 25 zammı araya sıkıştırdı.
Lokantalara boykot tartışılıyor ya, Et Süt Kurumu önündeki cemaat anlaşsa ikindi namazından sonra mı gitsek? Ona da bir çare bulurlarsa akşam vakti?
Maksat yerlileri duysunlar, yani sizi işitsinler sayın vatandaş!