Nasrallah The End

22 Eylül tarihli Mossad Usulü başlıklı yazımı şöyle bitirdim:

“Nasrallah önce şunları söyleyecek: Kırmızı çizgimiz aşıldı. Misilleme yapacağız. İntikamımız acı olacak. İsrail’in saldırısına hazırız. Hodri meydan. Lübnan’a girmenizi bekliyoruz. Sonra zımnen A şıkkını kabul edecek.

A. İsrail'e roket atışını durdurun. 70 bin İsrailli evlerine geri dönsün.

B. Karadan bir işgalle karşı karşıya kalın.”

Dediklerimi aynen söyledi. A şıkkını kabul etmedi. Roket atmaya devam etti. Bileti kesildi. Yerin 15-16 kat altındaki sığınağında vuruldu. Neyle?

Amerikan F-35 uçaklarından bırakılan Amerikan M-84 bombalarıyla.

Teknolojiyle istihbaratın şakası yok. Şeriatın kestiği parmak acıyor mu bilmem. Lafın gelişi değil gerçekten bilmem. Çünkü daha şeriatın İsrail’in parmağını kestiğini hiç görmedim. Ama İsrail’in kestiği parmak acıyor.

efe-gorsel.jpeg

Kuzeyde, Lübnan sınırındaki evlerini terk eden 70 bin İsrailli evlerine dönmeden Bibi durmaz. Kendisi yurtdışından gelen eleştirileri pek takmaz. Oralı bile olmaz. Ama içerideki eleştirilere çok hassastır. 1 yıl geçti. Bibi, daha Gazze’deki rehineleri İsrail’e döndürmeyi beceremedi. Daha bu işin protestoları bitmemişken şimdi bir de “70 bin” protestoları başladı. Bibi’nin bunlara tahammülü yok.

Çünkü protestolar artarsa koltuk tehlikeye girer. Koltuk giderse yargılama başlar. Uluslararası yargılamalardan korkmaz. İsrail yargısından korkar. Yargılama başlarsa bu yaştan sonra hapse girer. Eski Başbakan Ehud Olmert rüşvetten 16 ay yattı. Yargılamadan kaçtığından belli ki Bibi de rüşvet aldı. Kaşla göz arasında bilinen 283 bin dolarlık puroyu, şampanyayı, karısına pırlantaları, uçak biletlerini kıvırıverdi. Fazlası da vardır.

HİZBULLAH’LA KARA SAVAŞI ÇIKSA İSRAİL KAZANIR MI KAYBEDER Mİ?

İki cümlede anlatalım: Bu işler tamamen paraya bakar. Bir de istihbarat kapasitesine.

Hizbullah’da ikisi de yok. İsrail’de ikisi de var.

Hizbullah’ın destekçisi İran. Çatlasın, patlasın, kızarsın, bozarsın Hizbullah’a verip verebileceği yıllık 700 milyon dolarlık askeri ekipman.

İsrail’in savunma harcaması yıllık 30 milyar dolar. Üstüne ABD’den 3,3 milyar dolar aldığı yardım var. Ek olarak Amerikalıların 26 milyar dolarlık bir de bonus! sözü var.

60 milyar dolar nire, 700 milyon dolar nire?

***

İş daha heyecanlı hale gelsin diye uzmanlar anlatıyor: Gerilla savaşı zormuş. Her şey para değilmiş.

Bakın Putin, Ukrayna’da şehir savaşında 2 yıldır nasıl da sıkışmışmış.

Yahu Ukrayna, İran’ın kesesinden savaşan gariban bir gerilla savaşçısı mı? Kiev’e oluk oluk para, ekipman akıyor. Ukrayna’nın teknolojisi, Rusya’dan yüksek. Amerikalılar parayı kessin. Savaş 24 saatte biter. Trump gelirse zaten onu yapacak.

***

Peki mesele paraysa Hamas’ın da bütçesi dar. O neden yenilmiyor?

Bunu söyleyenler utanmıyor. Savaş bitmiş mi bitmemiş mi esas Gazzelilere sormak lazım.

Allah billah aşkına bu Hamas’ın yenilmemiş hali mi? 40 bin insanının canını koruyamamış. Malını koruyamamış. Şehri koruyamamış. Taş taş üstünde kalmamış. Okulundan, camisine, hastanesine yerle yeksan olmuş.

Ama efendim İsrail, Hamas’ın yönetim kademesine ulaşamamış. Savaş daha bitmemiş. İsmail Haniye’nin, Hamas’taki görevi yüzbaşı mıydı?

Aslında ortada gerçek bir savaş da yok. Bülent Arınç doğru söyledi. Elimizde 7 Ekim’de boyundan büyük işlere kalkışıp İsrail’e saldıran gerçeklerden kopuk bir adet Hamas var. Bir adet de Gazze’dekileri masum insan-Hamas diye ayırt etmeden pervasızca bombalayıp öldüren İsrail.

***

4 Ağustos tarihinde İran Balonu başlıklı yazımda İsrail’in infaz ettiği, İran’a müzahir tepe yöneticilerin kısa listesini verdim. İran bu infazların hiçbirine etkili bir cevap veremedi. Veremez. Gücü yok. Şimdi bu listeye Hasan Nasrallah eklendi.

Lafla peynir gemisi, velayet-i fakih masallarıyla dış siyaset yürümüyor. Dar bütçelerle, düşük teknolojiyle, çeyrek çepelek istihbaratla yol alınmıyor.

***

Şimdi Hizbullah çöküyor. İsrail’in önünde bir fırsat var. Filistin’le iki devletli makul bir çözüme giderse İran’ın bu gecekondu yapılarının hortlamasının önünü alır.

Ama bu Netanyahu’nun işine gelmez. Çünkü kendisi bu çatışmalardan besleniyor. Hem o sayede koltukta kalıyor. Hem de kabinesindeki Ben Gvir gibi fanatikleri tatmin ediyor. Bibi, fanatiklere çok muhtaç. Partisinin Knesset’te tek başına yeterli sandalye sayısı yok. Fanatikleri küstürürse iktidardan düşer. Bu köktenciler zaman zaman Bibi’yi tehdit ediyorlar: Dediğimizi yapmazsan, savaşa devam etmezsen, sandalyelerimizi alıp gideriz, hükümetten düşersin ha!

Netanyahu’yu iktidarda tutan işte bu aşırı sağ koalisyon. Bibi, kendini o koalisyondan kurtarıp, parlamentoda merkezin desteğini alır da daha ılımlı bir çizgiye geçer mi? Kanı durdurur mu? Hayır.

Nereden biliyoruz? Geçen gün BM Genel Kurulu’nda elinde tuttuğu haritadan. O harita, aşırı sağcıların istediği harita. Yani Ürdün’den Akdeniz’e, Batı Şeria dahil İsrail’in hüküm sürdüğü senaryoyu gösteren harita.

Sözün özü: İsrail, demir yumrukla barışa zorlanmadıkça bu iş çözülmez. O demir yumruğu vurabilecek potansiyel ülkeler de ABD’yle Çin.

ABD zaten Yahudi lobisi kontrolünün altında. Onu geçtik. Çin, Gazze’deki insanlara merhamet edip böyle bir topa girmez.

Hayalleri bırakıp, gerçeklere dönelim. Yazıyı nasıl başladıysa öyle bitirelim.

Nasrallah öldü. Şimdi Hamaney, Hizbullah’ın başına yeni birini atayacak. Atanan kişi şunları söyleyecek: Kırmızı çizgimiz aşıldı. Misilleme yapacağız. İntikamımız acı olacak. İsrail’in saldırısına hazırız. Hodri meydan. Lübnan’a girmenizi bekliyoruz. Sonra İsrail’in şu iki şıkkından birini kabul edecek.

A.İsrail'e roket atışını durdurun. 70 bin İsrailli evlerine geri dönsün.

B.Karadan bir işgalle karşı karşıya kalın.

Acaba hangisini edecek? Tabii ki Ayetullah hangisini et derse onu edecek. Peki ama acaba Ayetullah, Hizbullah’ın yeni liderine mesajını nasıl iletecek? Çağrı cihazları ellerinde patladığına göre bu sefer mors alfabesiyle mi gönderecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Efe Sıvış Arşivi