İktidarı da aynı muhalefeti de. Ahali reyini kullanacak bu kez yerel yöneticilerini seçecek iki taraf da aynı telden çalıyor, ahaliyi tehdit ediyor.
23 senedir sınırsız yetkilerle memleketi yöneten, girdiği seçimlerde zaferden zafere koşan iktidar partisinin söyleyecek sözü kalmamış olmalı ki bu kez aba altından sopa gösterip, “Rey vermezseniz para da yok hizmet de yok” diye söyleniyor en üst ağızdan.
Kaç seçim “Beka” diyerek, ülkenin bölüneceğini iddia ederek, mezhepçilik tespihini çekerek, dini değerleri, bayrağı kullanma konusunda tereddüt göstermeyenlerin şimdiki yeni yolunun hizmet tehdidi olması ne acı.
Çünkü biliniyor ki, “Onu yapacağız, bunu da yapacağız” diye ahalinin karşısına çıkanların aldığı bir yanıt var;“Kaç senedir neden yapmadın?”
“Her mahalleye kreş, caddenin altına üst geçit, metro, kentsel dönüşüm” vaatleri havada uçuşuyor. Sanki dersin 23 sene bu vaatlere hazırlanılmış. Ne kadar yorgun olduklarının farkında değiller. Her vaatlerinin arkasında “Hangi ihale var?” sorusunun sorulduğunu işitemiyorlar.
Rakiplerini yani toptan muhalefeti millete terör örgütü gibi gösteriyorlar, “devletin sahibi biziz” diyorlar. Milletin vergilerinin, devletin kaynaklarının kendilerine tahsis edildiğini sanıyorlar. İtiraz edenleri kendi yargıçlarının, savcılarının önüne atıyorlar.
12 Eylül mahkemelerini, sonrasında korkunç onlarca karara imza atan DGM’leri aratan mahkemeleri var, adalet can çekişiyor, önümüze devrim diye “yeni yargı reformu” adını koydukları paketleri getiriyorlar.
İçişleri Bakanlığı her sabah yeni bir operasyonun haberini duyuruyor. Dünyanın kırmızı bültenle aradığı çete liderleri, uyuşturucu baronları, mafya babaları tek tek yakalanıyor ve “Peki bugüne değin neden aramızdaydılar, neden onlara göz yumuldu?” diye sorulmuyor.
Sığınmacılar yerleşiklere bakıyor onlar yeni gelenlere, geleceğe dönük umutsuzluk artıyor ama tehdit dili susmuyor.
Yerle bir edilen ekonomide emeklilere sıra gelemiyor, maaşları 23 senede gün gün eriyen emekliler için kaynak bulunamıyor ama kendi harcamalarından hiç kısıntı yapılması akla gelmiyor.
“Kimi marketler Ramazan ayı boyunca et fiyatlarını sabitledi.” Müjde diye sunuluyor, işçisi memuru emeklisi kapatmak için çok uğraştıkları et kurumunun önünde sabah namazından önce kuyruğa giriyor.
Mamalara güvenlik çiplerin takıldığı marketler etiket değiştirme personelleri istihdam ediliyor artık. Pazarlar sabah değil akşam kalabalıklaşıyor nedense…
Ama tehdide devam. “Rey yok ise hizmet de yok para yok. Perişan olursunuz…” deniyor.
Peki üzerine atılı terör örgütleriyle bilerek ya da bilmeyerek iş birliği suçlaması olan muhalefet ne yapıyor?
Onlar da tehdit ediyor.
Onlara göre önümüze gelen sandık yine son sandık, ona göre tarihi sorumluluk bizim üzerimizde. 31 Mart günü vereceğimiz karar Türkiye için dönüm noktası. Demokrasi kalacaksa 31 Mart tercihine bağlı.
Yapılmayanları, ekonomiyi özellikle anlatmıyor muhalefet, iktidara laf yetiştiriyor, onun peşinden gidiyor ve milletin karşısına çıktıklarında da tehdit dilini kullanmaktan geri kalmıyor.
Bu millet ne yapsın Allah aşkına?
Derman arıyor, berbat gidişe çare istiyor ama iki tehdit arasında kalıyor. Yıldırdılar, yıldırdılar, yıldırdılar.
Neyi yapıp yapmadığınızı, neyi yapacağınızı anlatın millet de gidip reyini kullansın.
Bu memleket size de kalmaz unutmayın.
Kerem Kırçuval
6 Mart Çarşamba 2024
