Kerem Kırçuval
Erken seçim olacak mı?
Harika bir turnuvaya başladık. Şampiyona sevenler bilirler zaman geçmez, dört senede bir en nihayetinde.
Takımların oluşumu, o dört sene içinde milli oyuncuların birbiriyle olan kırgınlıklarının bir idmanda kaybolması heyecan verir. Sonra gruplar belli olur, ilk maç beklenir. Oturur kadro yaparsınız takımın başındaki hocaya inat.
Hele önceki gece gibi galibiyetle de başlarsanız o turnuva tadından yenmez. Yıllarca bu turnuvalarda başarılı olamadığımız için herkesin de ikinci takımı vardır, saklamayın hadi. Bu sene Galler yok o yüzden ikinci takımımı söylemeyeyim, yaşasın al beyazlılar.
Neyse işler iyi gidiyor. Arda Güler ne çaktı be!
Siyaset yazısına tam da böyle girilir arkadaş. Seçimler de böyledir, 4 senede 5 senede bir ahali kuvveti eline geçirir.
Sonuçlara göre bir bakarsın sulh olmuş, herkes barışmış ne güzel.
31 Mart seçimlerinin ardından esen rüzgar da barış rüzgarıydı sanki ama balkanlardan gelen soğuk hava yerine Afrika’dan gelen aşırı sıcaklar o rüzgarı çok çabuk dindirdi.
Aslında adına ne yumuşama ne de barış havası denmemeli. Siyasette satranç oyunu var. Herkes konumunu ona göre alıyor. Gözünü vezire dikenler, filden de attan da vazgeçiyor hedef şahı indirmek yahut şahı korumak.
Ve fakat bir kale savunulurken iki ayrı ordu arasında da gerginlik çıkmıyor değil. Görülmemiş hesaplar, mevzilerin kıymeti zaman zaman münakaşa, hatta huysuzluk çıkarıyor.
O günlerden geçiyoruz, bayram seyran demeden.
Gazze’de soykırım devam ediyor, ABD Başkanı’nın aklının yerinde olup olmadığı tüm dünyada sosyal medyadan takip ediliyor, Putin vazgeçmiyor, Ukrayna’ya “hadi barışalım” noktasına geliyor. Avrupa tedirgin. Bu tedirginlik aşırı sağcıların, faşistlerin sandıkları patlamasına neden oluyor.
Memlekette olduğu gibi dünyada da iyi giden hadise yok gördüğünüz gibi.
İşçi, memur, emekli ve asgari ücretli “Yahu öldük bittik halimizi düzeltin” diye zam beklerken, hazine ve maliyeden gelen haberler yeni vergiler yönünde. Kemerlere bir delik daha açılacağı belli oldu, içine sığılamayan pantolonların, eteklerin rahat rahat giyileceği dönem geldi en nihayetinde.
Peki seçim?
Erken seçim gündeme gelir mi?
Muhalefet de kurnaz, “Biz istemezük” havasında, “Onlar mecbur kalsın” derdinde.
Türkiye’yi yıllardır seçime ne muhalefet ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan götürüyor. Türkiye’de seçim kararı veren siyasete girdiği günden beri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli. Devlet Bahçeli’nin son zamanlarda anlamakta zorluk çekilen açıklamalarını yabana atmayınız.
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarındaki hikmet bir adım sonrasında daim kendisini gösterir. Cesaretinden şüphe edilmez. Partisinin parlamentoda olmaması pahasına alacağı kararlar konusunda tereddüt etmediği bilinir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi çileden çıkaran, ortaklık hukukuna rağmen yaşananlar, söylemlerdir. Bir gece yarısı açıklamasıyla Bahçeli tarumar edebilir ortalığı.
Bakın söylemlerinde ısrarla sadece “Tayyip Erdoğan’ın sonuna kadar arkasındayız” diyor. Yani dikkat çektiği ittifak ettiği parti değil sözleştiği lider Erdoğan. Bu aynı zamanda Erdoğan’a da bir uyarı. “Bizi içerden yıkmak istiyorlar” diyor mealince.
CHP yönetimi bunu sezdiğinden soğukkanlı duruyor. Ama kazan orada da kaynamıyor mu? O sıcak kazanı kalelerini kaybetmek istemeyenler görmüyorlar mı?
Şimdiden aday tartışmasını geçtim genel başkan değişsin sesleri boşuna mı çıkıyor?