Nuray Babacan
Erdoğan depreme yakalandığında ne yaptı
Tarihin en büyük depremlerinden biri olan ve 13 milyon insanı etkileyen bu afet, siyasette, bürokraside, milletvekili listelerinde, ekonomide köklü değişikliklere neden olacak. Artık deprem öncesindeki tüm planlar ve hesaplar değişti. Hangi partinin veya siyasinin enkazın altında kalacağına halk karar verecek ama önümüzdeki üç aydaki değişikleri gün gün göreceğiz.
Yazıya, deprem bölgesindeki iktidar mensupları, bakanlar ve milletvekillerinin tutumu konusunda Ankara’ya ulaşan şikayetler ve tepkilerle başlayıp, bütün bunların yeni dönemde neye evrileceğine ilişkin kulis bilgileriyle devam edeceğiz.
Öncelikle şunu söyleyelim. İktidar Partisi AKP, deprem bölgesindeki milletvekillerinin neredeyse tamamını değiştirmeyi planlıyor. Bu siyasette bilinen ‘üç mektup yaz, çevreni suçla’ hikayesinin yeni uyarlaması olacak. Bundan il örgütleri de nasibini alacak. Yıkılan binalar, müteahhit partililer, usulsüzlük, yolsuzluk, haksızlık hikayeleri eski dönemle birlikte unutturulmaya çalışılacak. Bölgedeki tepkiler, mevcut milletvekilleri ve yöneticiler üzerinden temize çekilecek. Depremzede yeni milletvekilleriyle ‘aynı duyguları paylaşıyoruz, yeniden başlıyoruz’ kampanyası planlanıyor.
Bazı bölge milletvekillerinin yanında fotoğrafçısıyla gezip, çadırlar arasında fotoğraf çektirmesi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bölgedeki faaliyetlerinden kampanya videosu yapması gibi olaylar, AKP içinde de ciddi tartışma konusu. Hatta bölgedeki bazı parti yöneticilerinin ‘şu bakan gelsin, bu bakanı geri çekin’ diye müdahale ettiği anlatılıyor.
AFAD ve Kızılay yönetimi başta olmak üzere yerel yöneticiler, vali ve kaymakamların yetersizlikleri konusu da çok konuşuluyor. Herkes geniş kapsamlı bir görevden alma beklerken, bunun zamana yayılarak etkisinin azaltılması planlanıyor. Örneğin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’n AFAD yönetimini ve bazı valileri herkesin içinde azarladığı anlatılıyor. Bu arada bölgedeki temasları sırasında şiddetli bir artçı depreme valilik binasında yakalanan Erdoğan’ın oturduğu yerden kalkmayıp dua okuyarak beklediğini de bilgi olarak ekleyelim.
Dediğimiz gibi depremin etkisi her yerde. Seçimlerde yüzde 50 civarında olan liste yenilenmesinin, bu kez daha da fazla olacağı konuşuluyor. Yani bir nevi, tepkiler eskiler üzerinde kalacak yeni isimlerle iktidar temize çekilmeye çalışılacak.
Takvim netleşirken, liste yarışları da kızışmaya başladı. Bakan yardımcıları arasından milletvekili olmak isteyenler kulis yapıyor. Tüm bakanların milletvekili adayı yapılacağı öne sürülüyor. Cumhurbaşkanı baş danışmanlarından en az 10 ismin listeye girmeye çalıştığı aktarılıyor.
ADRESLERİ DEĞİŞSE DE YARDIMLARI ALACAKLAR
Bu hazırlıklar nedeniyle doğal olarak gözler YSK’da. YSK, şu anda seçim sürecinin yönetilmesine ilişkin genelgeleri hazırlıyor. Deprem bölgesinden başka şehirlere gidenlerin 3 milyon 300 bin civarında olduğu, bunun en az 1.5 milyonunun seçmen olduğu belirtiliyor. Bu kişileri sandığa götürmek için bazı kolaylıklar getirilecek. Adres nakli yapmaları için yoğun bir kampanya yürütülecek. Ankara’ya gelmişse burada oy kullanması için teşvik edilecek. Bölgede, adres nakli olursa deprem yardımlarından yararlanamayacağına yönelik dedikodular var. Adreslerini taşısalar bile depremzede olmaya devam edecekleri ve hak kaybına uğramayacakları duyurulacak. Bu süreçte depremzedelere en yakın duran parti örgütü avantajlı çıkacak.
Gelelim deprem bölgesindeki seçmen psikolojisine. Burada oy kullanmaya yönelik teknik zorlukları bir tarafa bırakıyorum. Bu kişilerin siyasete ve Ankara’ya olan inançsızlıkları nedeniyle sandığa gitmeyecekleri yorumları yapılıyor. Henüz sarılmayan yaralar, çadır ve konteynerlerdeki zor hayat, başka bir ilde birilerinin yanında göçmen olmanın travması, sandığa gidenlerin sayısını azaltacak. Bütün bu sorunlara rağmen bu seçmenin nasıl sandığa götürüleceğini sorduğumuz bir AKP’li siyasetçinin “Olduğu kadar…” sözleri durumu çok güzel özetliyor.