Barışcan İğrek
Trabzon’daki keskin düşüşün nedenlerini iyi araştırmak gerekir
Süper Lig’in zirvesinde Galatasaray ile Fenerbahçe arasında kıyasıya bir mücadele var. Geçtiğimiz sezonun Süper Lig şampiyonu Trabzonspor ise, bu sezon “tanınmayacak halde!”
Öncelikle, son şampiyon Trabzonspor’un yaşadığı düşüşe değinmek istiyorum. Çünkü, bütün takımlarda görülebilecek sıradan bir düşüş değil. Son derece keskin bir düşüş!
Geçtiğimiz sezon, şampiyonluk yolundaki bütün rakiplerini çok büyük bir puan farkı ile saf dışı bırakarak şampiyon olan bir Trabzonspor izledik.
Bu sezon ise, ligimizin bitimine uzun bir süre olmasına rağmen şampiyonluk yarışından kopan bir takım var.
Sportif başarısızlığı bir kenara bırakalım. Başkan Ahmet Ağaoğlu ve teknik direktör Abdullah Avcı’nın istifası da Trabzonspor taraftarını üzdü.
Özellikle, başkan Ağaoğlu’nun istifası kafalarda soru işareti yarattı. Bir anda gelen bir istifa oldu. Nedeni de tam olarak açıklanmadı. Kulağımıza bazı duyumlar geliyor ama elde belge olmadığı için bu duyumları sizlerle paylaşmak etik olmaz.
Trabzonspor’un seçimli olağanüstü kongresinde yeni başkan olarak Ertuğrul Doğan seçildi. Hayırlı olsun diyorum.
Süper Lig’in zirvesinde, teknik direktör Okan Buruk liderliğinde güzel bir hücum futbolu oynayan ve 60 puan toplayan Galatasaray yer alıyor. En yakın takipçileri ise, bir maç eksiğiyle 54 puanlı Fenerbahçe.
Galatasaray takımının sahaya yansıttığı futbolu beğeniyorum. Karşılaşmaların belli bölümlerinde, oynadıkları iştahlı futbol ile rakipleri üzerinde baskı kurmayı başarıyorlar.
Ülkemizde yaşanan büyük deprem felaketinin ardından liglere verilen zorunlu ara sonrası, birçok takımımızda olduğu gibi Galatasaray’da da belirli bir form düşüklüğü yaşandı. Son maçta Konyaspor’a karşı alınan sürpriz mağlubiyet de bu durumun bir göstergesi.
Çok büyük bir ihtimalle, -oynadıkları oyunlara baktığımızda- Galatasaray’ın bu sezonu şampiyon olarak tamamlayacağını düşünüyorum.
Ancak, Trabzonspor’un bu sezonki durumunu çok iyi analiz etmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Benzer bir hayal kırıklığını yaşamamaları için adımlarını sağlam bir şekilde atmalılar.
Galatasaray’ın en yakın takipçisi Fenerbahçe, milli ara öncesi oynadığı son maçta Alanyaspor’u mağlup ederek, -bir maç eksiğiyle- Galatasaray ile puan farkını 6’ya indirdi.
Bu sezon inişli çıkışlı performans gösteren bir Fenerbahçe izliyoruz. Bazı maçlarda etkili bir futbol oynuyorlar, bazı maçlarda da taraftarlarını memnun edecek oyunu ortaya koyamıyorlar.
Bu istikrarsız görüntünün birçok nedeni var. Yıllardır, takıma seviye atlatacak kaliteli bir santraforun bir türlü transfer edilememesi ve büyük ümitlerle transfer edilen orta saha oyuncusu İrfan Can Kahveci’nin alıştığımız performansından çok uzak bir görüntü sergilemesi bu nedenlerden bazıları…
Santrafor konusuna ayrı bir parantez açmak istiyorum.
Fenerbahçe başkanlığına seçildiği günden bu yana, Ali Koç’un transfer konusunda en yoğun mesai harcadığı mevkilerden biri santrafor bölgesi oldu.
Bu bölgeye sayısız transfer yapıldı ama bir türlü beklenen verim sağlanamadı. Çünkü, büyük umutlarla transfer edilen bu oyuncular orta seviye oyuncular idi ve Fenerbahçe formasının ağırlığını kaldıramadılar.
Bu sezon başı da Joshua King ile geçtiğimiz yıl Beşiktaş’ta forma giyen Michy Batshuayi takıma dahil oldu. Bu isimler de maalesef takıma gereken katkıyı sağlayamadı. Bunun üzerine takımın yıldızı Enner Valencia ileri uca yerleşti ve kritik goller kaydederek Fenerbahçe’yi zirvede tuttu. Teknik Direktör Jorge Jesus ve Başkan Ali Koç şu anda büyük bir tribün tepkisiyle karşılaşmıyorsa Enner Valencia sayesinde diyebiliriz.
Ali Koç liderliğindeki Fenerbahçe yönetimine naçizane tavsiyem şudur:
Sezona bu tip 3-4 tane orta sınıf oyuncu ile girmek yerine, kalitesi tartışılmayacak bir isimle girer, yanına da Serdar Dursun gibi bitiricilik yönü iyi olan ve mücadeleci bir ismi ilave edersiniz. Böylece ileri uç şekillenmiş olur. Serdar Dursun’a yeterince şans tanınmadığı kanaatindeyim. Ayrıca, geçen sezon Beşiktaş takımında gösterdiği performansa baktığımızda, Michy Batshuayi’nin transfer edilmesini yanlış ve gereksiz buluyorum.
Futbol yapılanmasını organize ederken hayallerden ve abartılardan ziyade gerçeklerle hareket etmek gerektiğine inanıyorum.