Halim Bulutoğlu

Halim Bulutoğlu

Şimdi İstanbul’da Olmak Vardı!

12 Eylül faşizmi döneminde yurt dışında memleket hasretiyle yaşamak zorunda kalanların…Her baskı döneminde kimi şarkılar, kimi şiirler sembol olur böyle. Şili’de, iç savaş döneminin İspanya’sında, Vietnam savaşı yıllarının bütün dünyasında ve elbette siyahi ayaklanmaların olduğu dönemde, dünün ve bugünün Filistin’inde…

Gerçekten de bugün İstanbul’da olmak vardı. Olamayanlar için söylüyorum.

Ben İstanbul’da olan şanslılardandım. Dün gecenin sicim gibi yağmurundan sonra sabah güneş yüzünü göstermiş, pırıl pırıl bir bahar havasına uyanmıştık.

Maltepe’ye gidebilmek için yola çıktım. Her zaman trafiği ana baba günü olan Nişantaşı sokakları bom boş. Metro durağına giden ara yollarda, tekstilin kalbi Osmanbey sokaklarında dükkanların hemen hepsi kapalı.

Bugün dokuz günlük tatilin ilk günü. Bayram yarın başlıyor ama belli ki insanlar dünden yollara dökülmüş. Her bayramda olduğu gibi İstanbul boşalmış görüntüsü veriyor. Gazetemizin haberlerinde de var. Antalya ve Muğla bayram ve okulların ara tatili nedeniyle sezonu erken açmış diye.

Osmanbey - Yenikapı metro hattı da her günkü yoğunlukta.

Yenikapı Marmaray istasyonuna ulaştım. İstasyon kalabalık. Birazdan ilk tren geldi. Halkalı’dan, tüm Bakırköy-Yeşilköy sahilini sırtlanmış geliyor. Tıka basa dolu. Zorlukla içeri girebildim. Belli , herkes Maltepe’ye gidiyor. Ellerinde, sırtlarında bayraklar. Her yaştan, her kesimden insanlar. Sirkeci’de durdu. Kondüktör anons ediyor. Kapıları zorlamayın diye. Bu anons Üsküdar’da, Ayrılık Çeşmesi’nde, Söğütlüçeşme’de ve sonrasında artarak devam etti.

Bostancı’dan sonra istasyonlardaki kalabalık giremez oldu. Kondüktörden yine anons: “Süreyya Plajı istasyonu yoğunluktan kapatılmıştır. Lütfen İdealtepe ve Maltepe istasyonlarını kullanın.”
Tren boşalmak bilmiyor. Gerçekten de hem İdealtepe ve hem de Süreyya Plajı istasyonları önceki trenlerden inenlerle dolu. Merdivenler dar ve adım adım geçilebiliyor. Çaresiz Maltepe’de indim. Ama orası da farklı değil.

Miting saati 12:00 diye ilan edilmişti. Sekiz şeritli sahil bulvarına inebilmek ne mümkün. Bulvar da taa Maltepe’den dolmuş. Bir ucu Maltepe, öteki ucu İdealtepe. Yaklaşık 5 kilometre. Miting alanı dolmuş. Sahneye ulaşmak ne mümkün. Ama herkes neşe içinde. Sanki pikniğe gelmişler. Atılan sloganlara da katılıyorlar ama daha çok günün ve ortamın keyfini çıkarıyorlar. Gençler, ellerinde sabah evden çıkarken yazdıkları yaratıcılık ürünü pankartlar. Muhtemelen önceki gecelerden kalma kimileri.

Platformdan gelen anons sesleri bulunduğum yere zar zor ulaşıyor. Ulaşsa da ne dediği anlaşılmıyor. Kimsenin de bu sesleri, konuşmaları dinleme diye bir derdi yok zaten. En azından benim bulunduğum bölgede. Söylenecek her şey son bir hafta, on gündür söylenmedi mi zaten.

“Abi böyle miting olmaz ki! Çok kalabalık.”

Fazla duramıyorum. Dönüp yapacak işlerim var. Miting saati 12.00 diye ilan edilmişti ya, ben 13.30’da alandan ayrıldım. Aynı istasyondan geri döneceğim. O saatte insanlar karşımdan akın akın gelmeye devam ediyor. Maltepe istasyonuna ulaştım. Bir saat önce indiğimde durum neyse yine aynı. İnenlerin platform üstü ve çıkışında yarattığı izdiham devam ediyor. İçeri girebilmek için tek sıralık bir boşluk var, benim gibiler orada uzun kuyruk oluşturduk. Arkamda iki kişi aralarında konuşuyorlar.

Biri canı sıkkın söyleniyor.

“Abi böyle miting olmaz ki!”

Öteki soruyor.

“Niye?”

Cevap gecikmiyor.

“Abi çok kalabalık…”

Gülüyorum.

Dört saattir ayaktayım. Üstelik tıka basa bir ortamda. Eh, yaşımız da fena değil. Ama serde gençlik var diye çıkmışım yollara. Keyfim yerinde. İyi ki orada olmuşum. İyi ki bugün İstanbul’dayım.

Marmaray treninde Yenikapı tarafına benimle birlikte dönen dört beş kişilik bir genç grup var. Aralarında konuşuyorlar. Bir yandan da gözleri cep telefonlarında.

Birisi başkalarının paylaştığı mesajı okuyor. “Meydanda altı milyon kişi var diyorlar.” Öteki, “Yok canım olsa olsa dört milyon vardı” diye yanıt veriyor. Bir diğeri babasından alıyor haberi. İki buçuk milyon kişi diye gazeteler paylaşıyormuş.

Bu benim Maltepe’de, son on yılda dördüncü kez katıldığım miting. Bu kez açık ara daha kalabalık olduğu kesin ama bu rakamlar beni çok da ilgilendirmiyor.

Ben bu gün insanların yüzlerini gördüm. Birileri tarafından taşınarak değil, kendi iradeleri ve imkanlarıyla çıktıkları yolda, sırt sırta yolculukta birbirlerine gösterdikleri toleransı, bir kişilik yer açabilmek için daha fazla sıkışmayı göze almayı, birbirlerine yer vermeyi, telaşsız, sakin şekilde ilerlemeyi, attıkları ya da katıldıkları sloganlardan keyif alabilmeyi, yüzlerindeki gülümsemeyi, sevgiyi…

Türkiye her türlü adaletsizliğe, zulme inat, birlikte olabilmeyi böyle başaracak.

Deniyor ki, seçime daha çok var, her şey değişir.

Son on gündür bizlere yaşatılanlara inat , korkusuzca meydanlara çıkan onbinler, geçen Pazar hiçbir zorunlulukları olmadığı halde sandığa koşan milyonlar, birbirlerini seven, dayanışan insanlar. Muktedirlerin değiştiremeyeceği aslında bu. Umarım o bir avuç muktedir de anlar yaptıkları kötülükleri.

Bugün bayram tatilinin ilk günü. Yarın bayramın ilk günü.

Ben bugün dünden, ben bugün on gün öncesinden daha mutlu, daha umutluyum. Yollarda, alanlarda gördüğüm herkes de eminim öyle hissediyor.

Gelecek yıllarda da değişmeyecek olan bu.

Güzel, huzurlu, aydınlık bir ülke umuduyla herkese iyi bayramlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Halim Bulutoğlu Arşivi