Uğur Ergan
Suriye Soruları
Suriye’de 61 yıllık Baas rejimini sona erdiren son 12 gün içindeki gelişmelerin, birçok soruyu gündeme getirdiği aşikar. Soruların mantıklı karşılığını bulmak, Ortadoğu gibi hani denir ya “Şeytanın aklına bile gelmez” düzeyde akıl almaz oyunların döndüğü bir coğrafyada, hem oldukça zor görünüyor hem de son derece temkinli davranmayı gerektiriyor.
Bazı soruları sıralayıp, bu gri ortamda yanıtlamaya çalıştım:
HTŞ liderliğindeki muhaliflerin arkasında Türkiye var mı?
Türkiye’nin açık desteği herkesçe biliniyor. Resmi Türk dış politikası Suriye’de yaşananları bir dış müdahaleyle açıklamaya çalışmanın yanlış olacağı görüşünü dile getirse de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçen Cuma günü kendisini tutamayıp muhaliflerin kazasız belasız ilerleyip Şam’ı almalarını temenni ederek, ağzındaki baklayı çıkarmıştı.
Türkiye iç savaşın başladığı 2011’den bu yana Esad’a karşı. Peki nasıl oldu da 13 yıl boyunca olmayan son 12 gün içinde yıldırım hızıyla oldu? Galiba işin içinde, bölüp yönetmeyi, vaatlerle (içi boş veya dolu hiç fark etmez) içeriden (asker dahil) adam satın almayı, var olduğundan beri sömürgecilikte inanılmaz tecrübeye sahip İngiltere var. Kendi tarihimize bakmak bile yeter. İngiltere bu işi öylesine oynar ki, fırsatını bekler, her zaman perdenin arkasındadır ve asla ön plana çıkmaz. İsmini hiç duymazsınız. Bu kanıya nereden vardığıma gelince. Bunun için geçmişte Hürriyet’in Washington Temsilciliğini de yapmış Serdar Turgut’un “10 Haber”de yayınlanan yazısını öneririm.
Turgut’un ABD’deki kaynaklarına dayandırdığı yazıya göre, seçimler sonrası ABD’de ulusal güvenlik kararlarında boşluk doğunca İngiltere, “Siz şöyle bir kenara çekilin ben bu işi, Trump resmen göreve başlamadan önce bitireyim” demiş. Elbette Esad’ın koruyucusu Rusya’nın Ukrayna’ya yoğunlaşması, İran’ın Filistin ve Lübnan’da İsrail’den ağır darbeler yemesini de unutmamak lazım. (https://10haber.net/yazarlar/serdar-turgut/abdnin-elindeki-son-ham-istihbarata-gore-suriyede-olanlar-ve-olacaklar-568108/)
Suriye’de bundan sonra her şey güllük gülistanlık olur mu?
Aralarında “Gerçek stratejik ortaklık” olan İngiltere, ABD ve İsrail’in çıkarları neyi gerektiriyorsa o olur. Herkes “Suriye’nin toprak bütünlüğü, farklı din, kültür ve mezheplerin bir arada yaşaması önemli” gibi laflar ediyor ama sahada şu andaki mevcut durum ülkenin üçe, dörde bölünme ihtimalini de içeriyor. Yeni planda “Suriye Federal Cumhuriyeti” olup, olmadığını yaşayarak göreceğiz. Tabii bu durumun Türkiye’nin çıkarlarıyla örtüşüp, örtüşmeyeceğini de.
Rusya ve İran’ın Suriye’deki durumu ne olur?
İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a indirdiği darbe ile ağır yara alan İran’ın, Esad’ın devrilmesi sonucu Suriye’yi de kaybettiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla Suriye’de oluşacak yeni yapı, İsrail ile İran arasında oldukça geniş bir alana yayılmış tampon bölge haline dönebilir. İngiliz planına göre Rusya, Ukrayna’da alacaklarına karşılık Esad’ı gözden çıkardı ama Suriye’yi değil. Rusya’nın Akdeniz’deki Tartus ve Himeymim’deki üslerini kapaması, Moskova’nın Akdeniz’in sıcak sularına inme politikasını sonlandırdığı anlamına gelir ki, bu da Rusya’nın çıkarlarına ters bir durum. Ayrıca Fırat’ın doğusundaki YPG’nin, Suriye-Irak sınırından güneye kadar inen alana hakim olması İsrail’in olduğu kadar ABD ve Rusya’nın da işine gelecektir. Dolayısıyla YPG, ABD’den sonra Rusya’nın da müttefiki olabilir.
Türkiye’nin 911 kilometrelik sınırda kaç komşusu olacak?
“Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için çok önemli” desek de zaten “de facto” iki komşu var. Fırat’ın batısında Türkiye’nin eğitip donattığı Suriye Milli Ordusu (SMO) denetimindeki bölge ile Fırat’ın doğusunda YPG denetimindeki bölge. Türkiye destekli SMO dün yaptığı operasyonla Münbiç’i de alarak YPG’yi Fırat’ın batısından çıkardı. Böylece YPG’nin Fırat’ın doğusundan batısına doğru uzaması şimdilik önlenmiş oldu.
Nizamı sağlayacak tek Suriye ordusu mümkün mü?
“Şu an için” tek Suriye ne kadar mümkün görünüyorsa, tek ordu da o kadar mümkün. Çok sıcak gelişmelerin yaşandığı bugünlerde bununla ilgili bir değerlendirme yapmak zor. O kadar çok taraf var ki… Silah bırakmış olsalar da Esad döneminden kalan güçler, HTŞ, SMO, YPG ve irili, ufaklı daha birçok güç. Öyle bir gelişme olur ki, Türkiye’nin destek verdiği SMO ile Esad’ı devirdikleri için Erdoğan’ı memnun eden HTŞ güçleri bile karşı karşıya gelebilir.
Yeni dönemin devlet mekanizması nasıl işler?
Galiba bu defaki “akıl”, Irak’ta Saddam Hüseyin’i deviren “ABD aklı” gibi “züccaciye dükkanına giren fil” misali işlemiyor. HTŞ lideri El Colani bile devlet kurumlarına, halka, zarar verilmemesi için sürekli çağrıda bulunuyor. Dolayısıyla muhaliflerin “Geçiş sürecini” rejimden kalanlarla birlikte yöneteceklerini söyleyebiliriz. Devlet işleyişinin durması halkın ihtiyaçlarını karşılamasını durdurur, bu da tepkiye neden olur.
Türkiye’deki Suriyeliler döner mi?
AKP iktidarının, Türk toplumunda ciddi şekilde tepkiye neden olan Suriyelilerin geri dönüşünü sağlamak için Halep’in rejimden kurtarılmasını çok arzuladığını bilmeyen yoktu. Çünkü en fazla göçmen Halep ve civarından. Geri dönüşler hızlanır mı, bunu da zaman gösterecek. Ama ben azımsanmayacak bir kesimin Türkiye’de kalmayı tercih edeceğini düşünenlerdenim.