Barışcan İğrek
Şov uğruna sorunlu futbolcuları transfer ederek paraları çarçur harcıyoruz
2021-2022 sezonunda Spor Toto Süper Lig’de mücadele edecek kulüpler, transfer çalışmalarını hummalı bir şekilde sürdürüyor.Yeni sezon öncesi, kulüplerin oyuncu bazındaki bazı hamlelerini değerlendirmek istiyorum. Çünkü bunlar içerisinde, ilginç ve gereksiz hamlelerin olduğunu gördüm.
Futboldaki transfer gündemine geçmeden önce, özellikle son 10 gündür basketbol gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden ve Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında krize dönüşmesi muhtemel Şehmus Hazer transferi hakkındaki görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Banvit altyapısından yetişen ve geçtiğimiz sezon Beşiktaş Icrypex bünyesinde muazzam bir sezon geçirerek dikkatleri üzerine toplayan Şehmus Hazer’in, Fenerbahçe Beko’lu bir yönetici ile bir restoranda yediği yemeğin görüntülenmesinin ardından ortalık yangın yerine döndü.
Bu noktada Beşiktaş kulübü devreye girdi ve kulüple 2 yıl daha kontratı bulunan genç yeteneğin, kendilerinden izin alınmadan hiçbir kulüple görüşemeyeceğini vurgulayan bir açıklama yayınladı. Ardından Fenerbahçe kulübü, siyah beyazlı kulübün bu açıklamasına yanıt niteliğinde bir açıklama yayınladı.
Konunun muhataplarının yaptığı açıklamalara, son olarak Şehmus Hazer’in menajeri Atilla Emrullah’ın yaptığı açıklama eklendi. Emrullah yaptığı açıklamada, Banvit altyapısında yetişen basketbolcuları Beşiktaş’a getirdiği için pişman olduğunu ve genç oyuncuların önünün açılması gerektiğini kaydetti.
Tüm bu gelişmelere ve yapılan açıklamalara baktığımız zaman, üç tarafın da kendilerine göre haklı sebepleri olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe Beko, Beşiktaş’ın istediği bonservis bedeline biraz yaklaşır, Beşiktaş da istediği bedelden biraz feragat ederse, şahsen bu transferin gerçekleşeceği kanaatindeyim. Bu saatten sonra, Şehmus’un Beşiktaş’ta devam etme ihtimalinin yok denecek kadar az olduğunu düşünüyorum.
Kariyerinin başında olan genç bir sporcunun kariyerini etkileyecek olan ve mümkün olduğu kadar sıkıntısız ve gürültüsüz geçmesi gereken böyle bir transfer sürecinin, bu kadar sancılı geçmesi de tartışılması gereken ayrı bir konudur!
Süper Lig’deki bazı transfer gelişmelerine geçecek olursak… Süper Lig’in yeni ekiplerinden Adana Demirspor, transfere hızlı bir giriş yaptı. Adana temsilcisi şu ana kadar, dünyaca ünlü santrafor İtalyan Mario Balotelli, geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru Galatasaray’dan ayrılan Faslı 10 numara Younes Belhanda, Norveçli sağ bek Jonas Svensson gibi isimleri kadrosuna kattı.
Açık söylemeliyim ki, Adana Demirspor’un Balotelli’yi transfer ettiğini duyunca çok şaşırdım. Avrupa futboluna biraz ilgi duyan bütün futbolseverler bilirler ki, gerek saha içinde gerekse saha dışında son derece sorunlu bir futbolcudur Balotelli. Böyle sorunlu bir futbolcuya güvenip, santrafor gibi zor bir bölgeyi teslim etmek ne kadar doğru bir hamledir? Bilemiyorum!
Adana Demirspor, Süper Lig’de mücadele eden kulüpler arasında, ekonomik gücü en yüksek ekipler arasında gösteriliyor. Kulüp başkanı, Cumhurbaşkanına en yakın isimler arasında bulunan iş insanı Ethem Sancak’ın kuzeni Murat Sancak, diğer yönetim kurulu üyeleri de gerektiği zaman kulübe maddi destek bulabilme imkanına sahip güçlü isimler. Ancak, sahip olunan bu ekonomik gücü daha akılcı ve gelecek odaklı kullanmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
Güç gösterisi yapmak uğruna, futbol hayatının sonuna gelmiş ya da futbol oynamaya niyeti olmayan oyuncuları transfer ettiğimiz zaman, bu hovardalığın bedelini çok ağır bir şekilde ödüyoruz. Geçmişte, bu durumun örneklerini defalarca gördüğümüzü ve alt liglerin bu tür hovardalıklar yapan kulüplerle dolu olduğunu unutmayalım!
Sonuç olarak, gerek basketbolda Şehmus Hazer’in transfer süreci, gerekse futbolda Süper Lig kulüplerimizin yürüttüğü transfer çalışmaları bizlere gösterdi ki, Türk sporunda “planlama” olgusu oldukça geri planda kalıyor. Genç bir basketbolcunun transfer sürecini bile layığıyla yönetemiyor kriz haline getiriyor, şov uğruna sorunlu futbolcuları transfer edip paraları çarçur ediyoruz.
Maalesef, senelerdir aynı hataları tekrarlayıp duruyor, hatalarımızdan en ufak bir ders bile çıkarmıyoruz.