Eda Yılmayan
‘SADAKA DEĞİL MAAŞIMIZI İSTİYORUZ!’
Pandemi sürecinde sorun yaşayan en büyük meslek gruplarından biri öğretmenler. Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin bir kısmı işsiz kaldı, bazıları ise sigortasız çalıştırılıyor. Maaşlarını alamayan özel okul öğretmenleri sosyal medya üzerinden birleşip seslerini duyurmaya çalışıyor.
Özel okullarda, etüt merkezlerinde, kreşlerde çalışan öğretmenler haklarını arıyor. Özel okul öğretmenlerinin sorunları pandemi süreciyle birlikte daha fazla görünür hale geldi. Kimi işten çıkarıldı, kimi maaşını alamadı veya eksik aldı, kiminin ise sigortası yatmadı. Özel okul öğretmenleri işten çıkarılma korkusu yaşamadan sevdikleri öğretmenlik mesleğine devam etmek istiyor. Sosyal medya üzerinden birleşen öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı’na seslerini duyurmaya çalışıyor. Twitter’dan 300, Instagram üzerinden 500 öğretmene ulaşan öğretmenler #OOgretmenleri hesabından yaşadıkları sorunları dile getiriyor ve meslektaşları arasında çeşitli anketler yapıyor.
Özel Okul Öğretmenleri Grubu’ndan ulaştığımız A.K yaşadıkları sorunlarla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Sosyal medya üzerinden öğretmenlere ulaşmanız kolay oldu mu?
A.K: Bazı öğretmen arkadaşlarımızın Instagram hesapları okul yönetimi tarafından takip ediliyor. Okul yönetimi bizim oluşturduğumuz sayfayı takip ederlerse farklı yöntemler uygulamak zorunda kalacaklarını söylüyorlarmış. Bu nedenle bazı öğretmenler bizi takip etmeyi bıraktılar. Bazıları ise yaşadıkları güçlükleri aktarmak için bizimle zar zor iletişim kurdular, sosyal haklarının neler olduğunu öğrenmek istediler. Aile geçindirdikleri için tedirginler, işte atılma endişesi yaşıyorlar. Birçok kurum sahibi bize tehditkâr konuştu. Çok da hoş olmayan, sert tavırlar gösterdiler. Kim olduğumuzu öğrenmek için çok uğraştılar. Instagram sayfamızda bölgesel bir hesap oluşturduk. Twitter’da fazla takip edemeyecekleri için oraya yüklenemiyorlar ama Instagram’da durum daha farklı. Kimliğimizi açıklamıyoruz.
Yaptığınız anketlerde neler tespit ettiniz?
Öğretmen arkadaşlarımıza pandemi sürecinde evden çalışma durumlarının nasıl olduğuyla ilgili sorular sorduk. Öğretmenlerin ders sayısının azaldığını ama iş yükünün arttığını gözlemledik. Daha sonra nasıl bir süreçten geçtiklerini öğrenmeye çalıştık. Kısmi zamanlı mı çalıştıkları, ücretsiz izne mi çıkarıldıkları yoksa tamamen işten mi atıldıkları sorusuna öğretmenlerden ücretsiz izne çıkarıldıkları bilgisini aldık. Devletten çok küçük bir ücret aldıklarını ama kurumları tarafından herhangi bir ücret ödenmediğini aktardılar. Öğretmenler 545 TL gibi bir ücretin yattığını söyledi. Devlet ücretsiz izinde 1100 TL ödenek çıkartmıştı ama bu paranın hepsi yatmadı. Kısmi zamanlı çalışan öğretmenlere de çalışma durumlarına göre farklı ücretler çıkarılmış. 1000, 1200 veya 700 TL ödenmiş.
Yapılan araştırmaya göre; ankete katılan öğretmenlerin %22’si ücretsiz izne çıkarıldı. A.K de ücretsiz izne çıkarılan öğretmenlerden.
Ücretsiz izne çıkarıldığınızı nasıl öğrendiniz?
A.K: Ücretsiz izne çıkarıldığımı bir WhatsApp mesajıyla öğrendim. Bir akşam 21.30’da arkadaşlar ücretsiz izne çıkarılanlar, kısmi çalışma ödeneği alacaklar bunlar diye bir tablo gönderildi, oradan öğrendim.
Uzaktan eğitim süreci başladığında öğretmenlerin okullarından teknik destek de alamadığını belirten A.K yalnız bırakıldıklarını söylüyor. “Birçok insanın interneti, bilgisayarı, kamerası yok. Okul yönetimleri öğretmen arkadaşlarımıza bilgisayar, kamera temin etmeleri gerektiğini yoksa farklı bir yöntem izlemek zorunda kalacaklarını söyledi, tehdit ettiler. Maaş alamıyoruz, bunları temin etsek de ödeyecek paramız yok.”
“TELEFON FATURAMI ÖDEYECEK PARAM YOK”
Her gün öğrencileriyle ve velilerle görüştüğünü aktaran A.K telefon faturasını ödeyecek parası olmadığını söylüyor. “Okul müdürüm hocam maaş yatıramıyoruz ama kişisel hesabımdan size cep harçlığı gönderebilirim dedi. Kabul etmedim ben sadaka için çalışmıyorum emeğimin karşılığını almak istiyorum. Bu durum hepimizi etkiledi. Hem maddi hem de psikolojik olarak zor durumdayız. Aile ilişkilerimiz sıfıra inmiş durumda. Yalnız yaşayan öğretmenler ev kirasını, doğalgaz faturasını ödeyemiyor.”
“OKUL YÖNETİMİ MOBİNG YAPIYOR”
Salgından önce öğretmenlerin %30’u 25 veya daha az saat ders verdiklerini belirtiyor. Ancak A.K görüştükleri öğretmenlerin salgınla birlikte gece yarılarına kadar çalıştıklarını, veli toplantıları ve okul yönetimiyle görüşmeler yaptıklarını aktardı.
A.K: Mesai kavramımız tamamen ortadan kalktı. Okul yönetimi akşam 22.30’da ani bir toplantı talep edebiliyor. Telefonsuz bir yere gidemiyorum, tedirgin oluyorum. Uzaktan eğitim olsa da rahat davrandığımızı söylüyorlar. Bir toplantıda haftalık izin günümüz olması gerektiğini söylemiştim. Bana zaten özgür olduğumuz, günde iki saat ders verdiğimiz söylendi.
A.K Ramazan Bayramı’nın 1. günü veli toplantısı yaptıklarını, resmi tatillerde de çalışmaya zorlandıklarını belirtiyor. “Bayram arifesinde kurum toplantısı yaptık. Bayramın 2.günü de kurum toplantımız oldu. Resmi tatildeyiz bunu neden yapıyoruz diye sorduğumuzda şu yanıtı aldık. Arkadaşlar zaten sokağa çıkma yasağı var, evlerdeyiz, boş duracağımıza boşluğumuz olduğunda bunu yapalım dediler.”
Canlı yayınlar yüzünden ve canlı yayınlara yönetimin bağlanarak sürekli kontrol altında tutulmaları öğretmenler üzerinde mobing yaratıyor. A.K mobingin bununla da sınırlı olmadığını okul yöneticilerinin kılık kıyafetlerine, makyajlarına karıştığını söylüyor. “Kurum müdürümüz mobing seviyesini artırdı. Online derse makyajsız girmeyin diye uyarılarda bulunuyor. Ders saatlerimiz değişti. 40 dakika olan dersler şimdi 50 dakika. Bu süre boyunca devamlı aktif olmamız ve ders işlememiz istendi. LGS’ye girecek öğrencilerle çalışıyorum. Bu çocukların 20 dakika sonra ilgileri başka yere kayıyor.
ÖĞRETMEN DEĞİL, DADI OLDUK’
Öğretmenlere dadı gibi davranıldığını belirten A.K velilerin “Hocam ben söz geçiremiyorum, lütfen siz konuşur musunuz?” diye kendilerinden yardım istediklerini anlatıyor. “Günü 24 saat olarak yaşayamıyoruz. Her çocuğun çalışma durumu, kendilerine ayırdıkları zaman farklı. Hepsiyle ayrı ayrı ilgileniyoruz. Öğrenci ve velilerle fazlasıyla içli dışlı bir arada oluyoruz. Velilerden daha çok öğrencilerin velisi gibi olduk. Maalesef özel okullarda veli paramı veriyorum, yapmak zorundasın diye bakıyor. Bizleri satın aldığını düşünüyor. Ben buraya para veriyorsam bu öğretmeni satın aldım, o benim kölem diye bakılıyor. Kurum müdürü de buna karşı durmuyor. Velilerden gelen talepleri eğitim bilimlerine aykırı olsa dahi yerine getirmeye çalışıyor.”
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan size ulaşmak isteyenler oldu mu?
Twitter hesabımızdaki paylaşımlarımızda Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’ u etiketliyoruz ama bizi takip etmiyor. Görmesi için elimizden geleni yapıyoruz ancak henüz bakanlıktan herhangi bir yetkili bizi aramadı.
Yıllardır özel sektörde çalışan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar vardı. Dönem dönem bunlar dile getirilmeye çalışıldı ancak devlet kontrolünde ses çıkaranlar bastırıldı. Kurumlar fişlenen öğretmenlere çalışma ortamı sunamayacaklarını söylediler, öğretmenleri sindirmeye çalıştılar ama salgınla birlikte bu katlanılmayacak duruma geldi. Artık yeter diyoruz, daha sıkı bir dayanışma kurmamız gerekti.
Yasal haklarınızı öğrenebildiniz mi? Sizlere destek olabilmeleri için avukatlara çağrıda bulundunuz mu?
İki avukat arkadaşımız yasal haklarımızla ilgili bizleri bilgilendiriyor. Özel okul öğretmenlerinin öğretmen kadrosu altında sigortaları işlemiyor. Kaçak çalıştırılan birçok öğretmen var. Bu durumu nasıl ortadan kaldırabiliriz ve nasıl farklı bir yöntem izleyebiliriz sorusunun yanıtı eksik. Bazı eğitim kuruları öğretmenlerini kaçak çalıştırıyor. Sigorta ödemiyor veya büro işçisi, sekreter, halkla ilişkiler veya strateji uzmanı gibi meslek alanlarından işe aldığı için yasal geçerliliğimiz olmuyor.
Özel okul öğretmenleri olarak bir sendika kurmayı veya var olan bir sendikaya katılmayı düşünüyor musunuz?
İlerleyen süreçte böyle bir durum ortaya çıkabilir ama şu an için net bir şey söyleyemeyeceğim.