Edebiyatçılar aynı masada buluşursa

1950 yılında belediyenin açtığı çukura düşen Orhan Veli, birkaç gün sonra beyin kanaması geçirir ve henüz 36 yaşındayken yaşamını yitirir. Ölümü şüpheyle karşılandığı için otopsi yapılır. Çocukluk arkadaşı Şair Halim Şefik Güzelson, Orhan Veli’nin ölümü üzerine şu satırları kaleme alır:

Morgda açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince tenkafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar
Çok geç kaldılar

İşte bu satırların şairi bir akşam dostları Nurullah Ataç, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Sait Faik’i Lambo’nun meyhanesine davet eder. Henüz Halim Şefik ortada yoktur ama Suat Derviş çıkagelir. İstanbul’dan ayrılmadan önce Lambo’nun meyhanesinde soluklanmak, İstanbul’u içine çekmek arzusundadır. Meyhaneye her girenin “Hava sisli ve puslu…göz gözü görmüyor” diye başladığı cümleler bir masanın etrafında toplanan şairler, edebi tartışmalar, şiirler, Lambo’ya olan borçlar ve meşhur veresiye defteriyle devam eder.

guzel-son.jpg

Söz konusu edebiyatımızda iz bırakan isimler olunca tüm bu yazar ve şairleri tiyatro sahnesinde bir araya getiren metnin yazarı Hakan Tabakan’a ulaştık. Güzel Son oyunuyla ilgili merak etiklerimizi sorduk.

Bu hikâyeyi yazmaya nasıl karar verdiniz?

2023 İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, Işıl Kasapoğlu projesi olan İstanbul Mon Amour için bir oyun sahnelenecekti. Sevgili Volkan Saröz (Güzel Son’un yönetmeni) İstanbul temalı kısa bir metin istedi, yazar ve şairlerin sohbetlerinden oluşan. Böyle başladı. Derken, Sevgili Volkan ile konuşmalar, yazışmalar, fikir alışverişleri ile Güzel Son tamamen şekillendi. Hatta kısalttık bile, yani oyunun bir de uzun versiyonu var.

Oyunlarımın çoğu bir gecede geçer. Birbirlerini tanıyan veya tanımayan insanlar arasında yaşanır olaylar. Aslında durumlar üzerinden gitmeyi tercih ederim. Ne yazarsam yazayım, duygu ve atmosferi yakalayabilirsem evet, bir sonuca ulaşabiliyorum. Bu oyunda da aynısı oldu, Lambo’nun atmosferi duygunun oluşmasını da sağladı.

hakan-tabakan.jpg
Hakan Tabakan

Güzel Son’da oyunu Nurullah Ataç ile açmak, diğer karakterlerin de davetiyesini kendi kendine oluşturdu. Anlık tercihler bile edebi metinde o büyülü gerçekliğin kurulmasına büyük katkılar sağlıyor. Dediğim gibi, duygu ve atmosfer temel dayanaklarım.

Sizin için çıkış noktası Halim Şefik’in Orhan Veli’nin ölümünün ardından yazdığı Otopsi şiiri mi oldu?

Çıkış noktam olmasa da Orhan Veli ile Halim Şefik dostluğunu, daha doğrusu Halim Şefik’in o güzel sevgisini hatırlamaya, hatırlatmaya yarayan güçlü bir unsur oldu.

Çıkış noktası Halim Şefik’le ilgili olabilir ama. Çünkü o da çok unutulmuş şairlerden biriydi (Suat Derviş gibi), dünyanın en güzel soyadlı şairini hatırlatmak ne güzel. Kurgu bu yüzden müthiş bir güç, gerçek denen olgudan çok daha güçlü ve hisli ve adaletli ve güzel ve sonsuz… Gerçek, Orhan Veli’yi çok genç yaşta öldürdü… hiçbir kurgu böyle bir kahramanı daha yolun başında öldürmez örneğin.

Kurgu güzel, gerçek zalim, otopsi acı, Halim Şefik harika bir dost.

guzel-son-oyunu-2.jpg

TEK BAŞINA BİR SUAT DERVİŞ

Tüm bu isimleri buluştururken nelere dikkat ettiniz?

Lambo’nun müdavimlerine öncelik vermek şarttı. Bir de benim özellikle sevdiğim yazarlar şairler. Yukarıda bahsettiğim gibi oyunu Nurullah Ataç ile açınca Orhan Veli de gelmeliydi, Melih Cevdet de… Sonra Orhan ile tatlı atışmaları olan Sait de. Üstelik bu karakterlerin kendi başlarına hayatları müthiş ayrıntılarla doluydu ve birbirleriyle olan ilişkileri, kavgaları, sevgileri, küslükleri… Oyunun adı zaten Güzel Son, Halim Şefik olmazsa olmazdı. Galiba kendi kendine merkeze Orhan Veli oturdu, kısa hayatından hiç de farklı olmadan.

Komünist Suat Derviş’in gelmesi yazar tercihiydi. Başka bir kadın edebiyatçı da olabilirdi veya birkaç kadın sanatçı. Oyunu yazma işi bitince, son kontrollerde Suat Derviş’in yeterli olduğunu anladık. Evet, hep tek başına bir Suat Derviş.

ABİDİN DİNO VE OKTAY RIFAT LAMBO’NUN VERESİYE DEFTERİNİ YILLARCA ARAR

Lambo’nun meyhanesi dönemin yazarlarının, şairlerinin buluştuğu bir mekân. Bir de Lambo’nun meşhur bir veresiye defteri var. O defter bugün ortaya çıksaydı siz en çok neyi merak edip arardınız?

J. L. Borges’in Kum Kitabı diye bir öyküsü var. İnce bir eserdir güya, bir çırpıda okunacak bir kitap sanki. Ama okuyan, bir sayfayı ikinci kez asla bulamaz, her defasında farklı bir sayfa, her defasında farklı bir öykü…

Böyle bir defter olmasını hayal ederdim; sonsuzluk defteri, hür bir edebiyat tarihi, hakiki hayat sahneleri, büyük acılar külliyatı, yoksulluğun mürekkepleri, yalnız ölüler kaydı, kimsesizler mezarlığı; param yok Mösyö Lambo, onurumla terk etmek için burayı, bir dörtlük yazsam deftere mahcubiyeti, yaşadık ve bitti… Sus! Bitti deme, kurgu sana her şeyi iade edecek kudrette. Yeter ki ne aradığını bil. Laf! Bilmesen de olur. İlk dizenin sonunda ne getireceğini hiç bilemedim. Hem o defterde neler vardı, kimse bilmiyor.

Abidin Dino ile Oktay Rıfat’ın meşhur Veresiye Defterini yıllarca aradığı söylenir. Bulamazlar.

Erkek yazarların, şairlerin olduğu bir masada sadece Suat Derviş’in varlığı bize neyi anlatıyor?

Hep yalnız bir Suat Derviş, hep uzaklarda, hep yollarda, hep bir gitme halinde; unutulmuş, yok sayılmış, değeri bilinmemiş, çok hırpalanmış. Bence gereğince de anlaşılmamış insan ve yazar olarak… Hep yazmış, hep yazmış, hep yazmış… Başka türlü nasıl yaşayabilirdi ki? Varlığı görüp yokluğa tahammül etmiş. Galiba Suat Derviş de o mekâna başka türlü gelemezdi. Suat Derviş de ayrı bir oyun konusu. Hikâye anlatmaya muhtacız, hikâye dinlemeye… Dilerim Güzel Son, izleyicilerin hafızasında güzel bir hikâye olarak hep yaşar; hayatımızda eksik kalan, tadına varamadığımız anlara dair.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi