
Abdullah Biricik
OSİMHEN’DEN TAKTİKSEL BRİFİNG
“Galatasaray kenardan, ‘aman kimse küsmesin’ felsefesi ile yönetiliyor şu an.
‘Icardi’yi oynatırsam Osimhen, Osimhen’i oynatırsam Icardi küser’ mantığı ile takım yönetiliyor. Hatta ‘oyuna almazsam Batshuayi de küser’ düşüncesi hakim!
‘Küstürmemek’, üç oyuncuyu da aynı maçta aynı taktiksel diziliş içerisinde oynatmaya indirgenmiş durumda.
Lig uzun bir maraton! ‘Kulvarda 60’tan fazla maç yapacağız. Yani 3 günde bir maça çıkacağız, dönüşümlü oynayalım, dinlene dinlene oynayalım, gerekirse maç içerisinde değişelim’ düşüncesi yok!
Tüm taktik değiştiriliyor, sistem değiştiriliyor, takım sahada ne oynadığının farkında değil ama hiç önemli değil, küsmesinler yeter ki!
Bu yazdıklarım Galatasaray’ın kaybettiği maçtan sonra kaleme alınmış bir yazı değil. 4-3 kazanılan Elfsborg maçından sonra yazıldı.
Bakmayın skorun 4-3 olduğuna! Yunus Akgün şapkadan tavşan çıkarmasa 3-0’dan 3-3’e giden yeni bir facia yaşanacaktı! İpten döndü Galatasaray!”
Yukarıdaki cümleleri 24 Ekim 2024 tarihinde Gazete Pencere’de “AMAN KİMSE KÜSMESİN” başlıklı yazımda kaleme almıştım.
Yani yaklaşık 5 ay önce Galatasaray’ın şu an içerisinde bulunduğu buhranı ön görmüştüm.
Üstelik kazanılan bir maçtan sonra yapmıştım bu eleştirileri.
Uyarı niteliğindeydi, belli ki uyarıcı olamamış.
Bırakın uyarıcı olmayı -3’lü savunmaya geçilerek- savunma düzeni dahi bozuldu Galatasaray’da.
Dün Çaykur Rizespor ile oynanan maçın ilk yarısında -her geçen gün defoları biraz daha ortaya çıkan- 3-5-2 sistemi ile çıktı yine Galatasaray.
Sahada ne yaptığını bilmeyen bir oyuncu topluluğu vardı ve bir kaos futbolu izletti bizlere.
2 ve üzeri gol beklenti ortalaması ile oynayan Galatasaray’da ilk yarıda yakalanan oran 0,21’di.
Sahanın her bölgesinde derin boşluklar vardı.
Doğru alan paylaşımı yapılamadığı için bloklar arasında -vizesiz- geçiş hakkı tanınıyordu rakibe.
Topun olduğu alanda Rizespor’lu oyuncular, topsuz bölgede kümelenmiş şekilde Galatasaray’lı oyuncular vardı.
Büyük bir skandala ve hezimete imza atılacaktı ki, en büyük handikapı “oyuncu değiştirme zamanlaması” olan Okan hoca ikinci yarıya hem 2 oyuncu değişikliği hem de taktiksel değişiklikle başlayarak bizleri şaşırttı.
Yeni transfer Eren Elmalı’yı alarak 4’lü savunmaya ve tek forvetli sisteme geçerek oyunun kaderini değiştirdi.
Mertens yerine Ahmed Kutucu’yu sahada tutsa da Lemina’nın oyuna dahil olmasıyla takım eski günlerine dönüş sinyali verdi.
Yeni transfer Frankowski’yi beğendiğimi de belirtmek isterim. Oyunu iyi okuyabilen, bileklerine hakim, tecrübeli ve kontrollü bir futbolcu. Sağ kanatta Galatasaray’a önemli katkılar sunacaktır.
Transferi ile ilgili soru işaretlerine sahip olduğum Eren Elmalı da diri görüntüsü ve güçlü fiziği ile ön plana çıktı.
Tek forvetli yapıda kendisini bulan Osimhen, 2 gol atarak maçın adamı oldu.
Maçın adamı olmaktan öte bundan sonraki maçlarda hangi sistemle oynanması gerektiği ile ilgili kısa bir brifing verdi teknik heyete.
Teknik heyetin, Az Alkmaar ve ligin kaderini şekillendirecek olan Fenerbahçe maçları öncesinde bu brifinge karşı nasıl bir reaksiyon göstereceğini hep beraber göreceğiz ancak Lemina’nın Avrupa listesine yazılmama gafletinin kolay unutulabilecek bir gaflet olmadığına hep beraber şahitlik ettik.
Neresinden bakarsanız; “tepeden tırnağa olağanüstü bir oyuncu”…