Rakiplerin zayıflığını not ederek yazıyorum, Fenerbahçe futbol adına güzel şeyler yapıyor, hadi daha açık yazayım, güzel top oynuyor. Kanatlardaki pas üçgenleri ve önde baskı ile hücum sürekliliği sağlıyor Fenerbahçe…
İnsan söylemeye korkuyor, nazar değecek, büyü bozulacak diye; iyi topçularla iyi futbol oynuyor Fenerbahçe. Nefis hazırlanmış, organize şık goller atıyor. Şimdilik sorun bunu 90 dakikaya yayamamak, dahası kolay konsantrasyon kaybetmek… Mesele süreklilikte.
Mesela gol attıktan sonra gevşiyor Fenerbahçe, ikinci, üçüncü golü bulmakta zorlanıyor. “İstek sürekliliği” gerekiyor. Gol yedikten sonra ise bocalıyor Fenerbahçe, farklı önde bile olsa, tereddütlü futbol başlıyor. “Özgüven sürekliliği” gerekiyor…
Bu iyi futbolda en büyük pay yetenekli futbolcularda ve bir de yüksek form yakalayan isimlerde. Mesela İsmail Yüksek sezona gerçekten çok sağlam girdi. Orta sahanın tüm yükünü sırtlıyor. İrfan Can Kahveci, keşke hep bu formda olsa, olabilse. Hem futbol aklını sahaya yansıtıyor hem sol ayağındaki kıskandıran yeteneği.
Mesela Maribor karşısında tribündeki olaylar nedeniyle oyun durduğunda konsantrasyonunu kaybetti Fenerbahçe ama Allah’tan ikinci gol geldi de yeniden hareketlendi sarı lacivertliler.
Geciken transferler her sezon başında ideal 11 konusunda kafaları karıştırıyor. Fred, Cengiz derken yeni transferler var olan isimleri tedirgin ediyor muhtemelen bir miktar da motive...
İsmail Hoca, ilk maçtaki galibiyetin de rahatlığıyla bugüne kadar az şans bulan isimleri sahaya sürdü. Kaleyi İrfan Can Eğribayat’a emanet etti, stoperde Samet’e, sol bekte Osterwolde’ye, orta sahada Zajc’a, ilerde Batshuayi’ye şans verdi. İyi de etti. Osterwolde bile kötü oynamadı. Zajc ilk yarı bekleneni veremediyse de Eğribayat penaltı kurtarmayı başardı.
Sonradan oyuna aldığı King, Nayır, Müldür, Elmaz gibi isimler de fırsat bulmanın keyfiyle oynadılar.
Fenerbahçe’nin şu aşamada eksiği geriden gelen toplarla merkezden hücuma çıkmak, bunun çaresi de Fred’de…. Gerisini Twente düşünsün.