Kaya Türkmen
Memleketin gündemi
Görmüşsünüzdür televizyonda: soğuk havada titreşen sokak çocukları, Taksim Meydanı’nda duran belediye otobüsünün egzoz borusundan çıkan zehirli gazla ellerini ısıtıyorlar. İnsanın içi parçalanıyor.
O çocukların karnı da açtı muhtemelen. Polis dayağından başka bir şey yememişlerdi bütün gün. Çöplerden yiyecek artığı toplamış veya fastfood restoranlarının kapılarında dilenmişlerdi. Arabaların camlarına yapışmışlardı belki de “Bir ekmek parası” diye.
Çocuk onlar. Bizim çocuklarımız. Yaşıtları okula giden çocuklar. Almanya’nın kıskandığı ülkemizin sokaklarında yaşayan çocuklar.
Şubatın ocaktan iyi, martın şubattan iyi, nisanın marttan zaten iyi olduğu; uçan, şahlanan, asrın liderinin Türkiye’sinin çocukları.
Aklın, mantığın, bilimin reddettiği uçuk bir ekonomi teorisi uğruna ülkenin hazinesinden satılan 128 milyar dolar var ya… 84 milyona böldüğünüzde her birimizin yaklaşık 22.500 lira hakkımız vardı o parada.
Taksim’de otobüs egzozlarında ellerini ısıtan yavrularımızın da…
Her birinin 22.500 lirası onların hayallerine bile uğramadan buhar oldu gitti.
· · ·
Doktorlarımız çalışma koşullarından ve mesleklerini icra ederken yüz yüze geldikleri şiddet tehdidinden bunaldı. Birçoğu yurtdışına gitti. Binlercesi sırada. Yabancı dil kursları Almanca öğrenen hekimlerle dolup taşıyor.
Cumhurbaşkanı “Giderlerse gitsinler” diyor. Yeni mezunlarla götürürlermiş işi.
Oysa Erdoğan iki yıl önce bir televizyon programında kendisine uzatılan çanaklara cevaben, şehir hastaneleri sayesinde sağlık turizminde bir patlama meydana geleceğini anlatmıştı.
Bugün sağlık hizmetlerini tıp fakültelerinden yeni mezun olmuş doktorlarla sunmayı planladıklarına göre, sağlık turizmi konusundaki beklentilerini gözden geçirirler herhalde. Hani 2023 hedeflerini habire güncelledikleri gibi.
“Gelin Türkiye’de tedavi olun. Yeni mezun pırıl pırıl sıfır kilometre genç doktorlarımız var” diye de reklam verirler artık.
Dünya çapında bir organ nakli cerrahımız, Cumhurbaşkanının o sözleri nedeniyle ABD’den aldığı teklifleri ciddi olarak değerlendirdiğini açıkladı.
Artık Cleveland Clinic mi olur? Houston Methodist mi? On binlerce dolar ödeyip oralara gider zengin hastalarımız bundan sonra nakil ameliyatı için.
Bizim karaciğerlerimizi, böbreklerimizi de asistanlar değiştiriverir kış lastiği takar gibi.
Bir Akapeli ilçe belediye başkanı da “yurt dışına giden doktorlar vatandaşlıktan çıkarılsın” demiş. Neden acaba? Yurtdışında yaşayan milyonlarca vatandaşımız var. Onlar da daha iyi yaşam koşulları için gitmediler mi?
· · ·
15 Temmuz darbesinin finansörü olduğu gerekçesiyle ağzımıza geleni söylediğimiz Birleşik Arap Emirlikleri’yle can ciğer kuzu sarması olduk. “Şerefsiz Bunlar” diye başlık atmıştı yalaka basın.
Sonra paramız bitti. İflasın eşiğine geldik. Elde kalan son milli hazinelerimizi satacak müşteri lazım oldu. BAE idarecileri de Türkiye’deki “Eşsiz fırsatları” kolluyordu. Beklentiler örtüştü ve şimdi çok iyiyiz elhamdülillah. Şeytan kulağına kurşun… On anlaşma imzaladık. Boru mu?
15 Temmuz’un finansörü olarak itham ettikleri “BAE’ye gösterilen bu âlicenaplığı Gezi direnişinin finansörü olarak belledikleri Osman Kavala’ya da gösterin” demek isterdim ama haddim değil. Kavala kimseden aman dilemiyor ki! Savunma yapmaktan bile vazgeçti. O bir kişisel kinin kurbanı.
Tıpkı “Seni başkan yaptırmayacağız” diyen Selahattin Demirtaş gibi…
SS Bakanımız da “Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen katildir” demiş. Ve eklemiş: “Dünyanın 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil” demiş. Duyduk duymadık demeyin.
Ekonomide model, demokraside model, adalette model, eğitimde model, sağlıkta model. Hey maşallah!
· · ·
Şiddet kurbanı kadınlar, Tıp Bayramı’nda Taksim meydanında dövülen hekimler, yem fiyatının altından kalkamadığı için hayvanlarını kesime gönderen çiftçiler, son başbakanın “Maliyeti kafaya takma, ek ekebildiğin kadar” öğüdü, Yargıtay’ın “Evlenme teklifini kabul etseydi öldürülmeyecekti” kararı, malum şirketlere ihalesiz verilen yüz milyonluk projeler, rant uğruna ağaç katliamı, Devlet Bahçeli, Tansu Çiller…
Memleketin gündemine bak! Kabus gibi.
Neyse ki geççek…