Kerem Kırçuval

Bu köşeden 20 Ekim 2022 günü yazmıştım. “Erdoğan gerçekten Kılıçdaroğlu’nu istiyor mu?” diye sormuştum.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, karşısında rakip olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu görmek istemiyor.

Bu yazıma farklı tepkiler geldi. Beni “Bay Kemalci” olmakla suçladılar. Eleştirenler, kimilerinin gazına gelip “Yahu niye istemesin, daha önce kaç sefer yendi, yine yener” dediler.

Bunlar normal. Ne alındım ne üzüldüm, “Bekleyin görün” demekle yetindim.

Ben, kupürünü gördüğünüz o yazıyı yazdığımda 418 milyar doları iç edenler bile durumu daha anlamamıştı. Yok haklarını yemeyeyim. Sinsice, düzenin değişmemesi için hazırlıklarına başlamışlardı. Uyur mu hiç onlar?

Önce, anketçi soytarıları devreye soktular. Buradan son derece saygın anketçileri yine tenzih ederim. Anketçi dediğim tipler son zamanda türeyenler. Verdikleri rakamları topladığınızda yüzde 114 çıkanı da var yüzde 125 çıkanı da. Matematikten de habersiz zavallılar.

Bunlar devreye girdi.

Sonra bunların arasına vicdanını çoktan yitirmiş, cüzdanıyla yaşamın onurlu olduğunu sanan gazeteciler. Hiçbir haberleri doğru çıkmayan, öngörüleri tutmayan bu basın mensupları hem 418 milyar doların ortaklarına çalışıyor hem de menajerlik ajansı gibi çıktıkları yayınlarda isimler ortaya atarak kazançlarını katlıyorlardı. Utanmazlıkta sınır tanımıyorlardı.

Mesele ahalinin kafasını karıştırmak ile yeterli olsa anlarım. Proje ondan da ileriydi. Proje masayı birbirine düşürmek, aday kavgası varmış gibi göstermek, parti içindeki amatörleri, acelecileri kullanmaktı.

Görünüşlerine bakınca en çok “Bu düzen değişsin” diyenler onlardı. Ama onların istediği gibi değişsin. Nasıl onların istediği gibi? En kazançlı halleri böyle ise aslında değişmesin. Çünkü düzen değişince ilk ıskartaya çıkacak, bilardo sopası değil, bir köşeye atılacakların kendileri olduğunu hepimizden iyi biliyorlardı.

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile final yapmak istemez, kaybedeceğini içimizden en iyi bilen olarak son ana kadar elindeki tüm gücü kullanır, elinin altındakilerin de kullanmasını ister. Bunda beis yok. 20 senenin tek muktediri, gücün elinden gitmesini ister mi? İstemez.

Şimdi size kimin nerede durduğunu, kimin düzenin devamından yana olduğunu, kimlerin 418 milyar doların onlardan alınıp halka geri verilmesinden uykularının kaçtığını anlamanız için basit bir şifre vereyim.

“Kılıçdaroğlu aday olmasın” diye kim açıktan, örtülü, imalı, eylemli ortaya çıkıyorsa işte o bu düzenden yanadır. Şifre basit. Bunu söyleyenlere bakın, hatta daha da ileri gideyim, “kazanacak aday” kavramını kullanmakta ısrar edenlere…

Bir seçime giderken “kazanacak aday” demek kaybetmektir, bu kadar emekle kurulan birliktelik için de. Onları yormayayım.

Şifremi nasıl kullanacağınıza döneyim. Bu şifre ile seçimin anahtarlarını tek tek açabilirsiniz. CHP içinde de tabloyu çözersiniz, Millet İttifakı masasında da. Hatta iktidar ve ortakları masasını da bu şifre ile çözersiniz. Yeter ki söyleyene bakın.

Aylar öncesinden yazdığım bu şifrenin daha iyi anlaşılması için tekrarladım bazı notlarımı.

TRT’nin kar yayınının içine meczup yollayarak, sosyal medyasında boy boy “Reis’inin fotoğraflarını paylaşan bir genci, CHP otobüsünde gençlik festivaline göndererek bağırtanlar öyle anlaşılıyor ki hayli zordalar. Memleketin parasını kurdukları trol ordularına yedirenler çırpınmaya başladı.

Bu olaylar karşısında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tek bir cümle kurdu: “Unutmayın, 418 milyar dolar çok büyük paradır.”

Hala anlaşılmadı mı esas mesele?