Galatasaray Ali Sami Yen Stadyumunda Alanyaspor’a 1-0 mağlup oldu. Üstelik cezalı Marcao hariç 3 gün önce İtalyan devi Lazio’yu yenen kadroyu bozmadan. Futbolun doğasında var bu durum! Golü erken bulamamışsınızdır, yorgunsunuzdur, takımın temposu ve gardı düşmüştür, geciken gol ile rakibin direnci artmıştır vs. Buraya kadar her şey normal ama anormal olan 2 nokta var.
1) Galatasaray’ın 2 veya 3 oyuncu değişikliğini aynı anda yaptığı maçların neredeyse tamamında skor alamadığı halde ikinci yarıya yine 3 oyuncu değişikliği ile başlaması.
2) “Kurtarıcı” olarak oyuna alındıkları maçların neredeyse tamamında kötü performans ortaya koyan ve maçı çeviremeyen Babel- Ömer Bayram ikilisinin tekrar kurtarıcı olarak oyuna alınmaları.
Tam da bu noktada kayış koptu! Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ve yardımcılarının fark edemediğini Galatasaray taraftarı farketti ve Yedlin, Babel, Ömer Bayram üçlüsünü ıslıkladı. Fatih Terim maçtan sonra taraftarlara bazı futbolcuların ıslıklanması sebebi ile oldukça kızgındı. Bu şekilde oldukça öfkeli ve kızgın başladı maç sonu basın toplantısına. Eski Ali Sami Yen’de bu tarz tepkilere izin verilmediğini hatırlattı. Babel, Ömer Bayram ve Yedlin’in ıslıklanmasını doğru bulmadığını ve kabullenemediğini belirtti. Eğer taraftarlar ıslıklamamış olsa Yedlin’i çıkarmayacağını söyledi.
Hatta farklı sebepler veya maksatlar da olabileceğini ima etti. En kilit yorumunda da, “bu şekilde oyuncuları kazanamayacağını” belirtti.
Bu toplantıda Fatih Terim’in açıklamalarının ortaya çıkardığı iki önemli sonuç var;
•Demek ki Fatih Terim hala Ömer Bayram ve Babel’i Galatasaray seviyesinde görüp, bu oyuncuları kazanabileceğini zannediyor.
•Demek ki Fatih Terim, Boey’in alternatifi olarak gördüğü Yedlin’i kötü de oynasa 90 dakika oynatmayı düşünüyor.
Her ikisi de Fatih Terim’in kariyerine ve başarılarına yakışmayacak sonuçlar. Bir Teknik Direktöre futbolu öğretmek hiç kimsenin haddine değildir ancak yaptığı hataları tespit edip dile getirmek, sosyal medyada yazmak hatta sahada ıslıklamak (o takımın geleceği adına) taraftarın doğal reaksiyonudur. Antrenörler yaptıkları hataların farkında olmayabilir, hatta yardımcıları da ifade etmemiş olabilir. Tam da bu noktada taraftarın tepkisi bir takım ve antrenör için oldukça dinamik bir uyarıcıdır. Fatih Terim’in verilen tepkileri bu şekilde anlaması ve değerlendirmesi, Galatasaray’ın yüksek menfaatine olacaktır. Kaldı ki Babel’e Ömer’e ve Yedlin’e gösterilen tepkiler tek maçlık performans tepkileri değildir. Taraftarın futbol havuzunda birikmiş yetersiz performansların “dışa vurum” tepkisidir. Yetersiz performanslarına rağmen aldıkları yüksek sürelere verilmiş bir tepkidir. Dolaylı yoldan sizin hala o oyuncuları kazanmaya çalışmanıza verilmiş bir tepkidir.
Kıymetli Fatih hocam, bazen hatalarımız inandığımız doğrulardır. Bize bu hataları gösterenler de düşmanlarımız değil dostlarımızdır. Kendi takımını menfaatsizce seven, haftalığından biriktirdikleri ile ailesinden çaldığı zamanla karşılıksız sevdiği takımının maçına koşup o takımı en iyi yerde ve en zirvede görmek isteyen bu taraftarın, size ve takıma zararı olmaz aksine kendi futbol bilgileri ve verdikleri tepki ile sizlere katkısı olur. Bu taraftarlar geçmişte güvenip uzun süreler verdiğiniz Sabri Sarıoğlu, Yasin Öztekin ve Belhanda’ya da benzer tepkiler vermiş, bu oyuncuların Anadolu Kulüplerinde gösterdikleri yetersiz performanslar da sizi değil onları haklı çıkarmıştır.
Lütfen size güvenen ve inanan bu taraftarlara inanın ve futbol bilgisine güvenin, bu tepkiler takımı ve sizleri geriye değil ileriye götürür. Taraftarın tepkisine kızmak yerine, inandığınız oyuncuların performanslarını gözden geçirin ve gerekirse onlara kızın.
30 yaş bandındaki Babel, Ömer ve Yedlin’in yerine paf takımdan gençleri çağırıp onları kazanma yoluna gidin. Ne kadar hata yaparlarsa yapsınlar, taraftarların onlara kızmayacaklarına ve ıslıklamayacaklarına şahitlik edeceksiniz.
Sizin kazandırdığınız sayısız başarı ve kupalarla büyüyen ve bu sebeple futbol bilgisi hafife alınmayacak derecede yüksek olan bilinçli Galatasaray taraftarına kızmayın. Aksine onların sesine ve ıslıklarına kulak vererek Galatasaray’ı “alıştırdığınız” yüksek seviyelere taşıyın…
