Uzun süre aperitif beslenirsin bazen!
İş koşuşturması, hızlı yaşam, yoğun tempo falan derken dürüm ağırlıklı beslenmeye başlar, atıştırmalık besinlere alışır, alışılmış bir çaresizliğe itersin metabolizmanı!
Evde yemek yapmayı unutursun uzun bir süre!
Sonra vaktin olur birden, mutfağa girer bir masterchef olduğun zannına kapılıp, harika bir yemek yapma iç güdüsünün derinliklerinde bulursun kendini!
Buzdolabının kapağını açıp üstü sulanmış yarım kap yoğurt ve birkaç bozuk sebze ile karşılaşma anı, umudunu ve heyecanını bir nebze düşürse de vazgeç(e)mez eldeki malzemelerle en iyi yemeği yapmaya çalışır ve oturur büyük bir keyifle yersin!
Dün Fatih Terim bu içgüdü ile eldeki malzemelerden en iyi yemeği yapmaya çalıştı! Çok uzun bir süreden sonra Galatasaray mevcut şartlarda en iyi 11’i sahaya çıkardı.
Hakem Hüseyin Göçek’in bütün art niyetine, aleyhte kararlarına ve oyunu soğutma çabalarına rağmen Galatasaray maçı kazanma isteği ve arzusunu kaybetmedi. Oyunun hemen başında geriye düşmesine rağmen, mücadeleyi bırakmayan Galatasaray, ilk yarıda skoru 1-1’e getirmeyi başardı! Hüseyin Göçek’in art niyetli tutumu, Galatasaray’ın TFF ve Kurullarına karşı başlattığı savaşta, bir gözdağı gibiydi!
Israrla övmeye çalıştığımız ve Türk Futbolu adına büyük beklentiler içerisinde olduğumuz Ömer Erdoğan’ın takımı Hatayspor’un ısrarla zamana oynaması, futbolcularının yere yatarak süre çalması ve futbolu çirkinleştirmeye çalışması kendi kariyeri adına oldukça utanç vericiydi!
Kerem Aktürkoğlu ve Berkan Kutlu’nun önceki maçlara göre tutuk olduğu, Sacha Boey ve Cicaldau’nun oldukça iyi bir maç çıkardığı Galatasaray, maçın 2. yarısına da oldukça istekli ve baskılı başladı. Uzun süre golü kovalayan Galatasaray, aradığı golü 90. dk’da Luyindama’nın kafa golüyle buldu.
Maçın genel değerlendirmesinde iki oyuncuya ve Fatih Terim’e özel bir parantez açmamız gerekiyor;
*Muslera, mental olarak artık hazır hale gelmeli.
*Luyindama, aşırı özgüvenini sorgulamalı ve bir Messi olmadığını hatırlamalı. Attığı gol bu değişime vesile olmalı.
*Fatih Terim Emre Akbaba’dan faydalanamadığını ve faydalanamayacağını kabullenmeli!
Ve son söz TFF’ye!
TFF, kulüpleri dizayn etmek ve tehdit etmek yerine istifa edip, Türk Futbolunun adil ve şeffaf yönetilmesinin önünü açmalı…