Eda Yılmayan
FATİH PROJESİ EĞİTİMİ FETHEDEMEDİ!
FATİH Projesi için 7 bakanlık, 5 üniversite ve TÜBİTAK birlikte çalıştı. Proje kamuoyuyla paylaşıldığı günden bugüne 5 Milli Eğitim Bakanı değişti ancak FATİH eğitimde hedeflenen dönüşümü yaratamadı. Projeyle ilgili bir rapor hazırlayan ERG’nin eski direktörü Batuhan Aydagül “FATİH başarısız siyasi bir proje olarak tarihe geçti” diyor.
Eğitimde fırsat eşitliğini oluşturmak amacıyla 10 yıl önce hayata geçirilen ancak bir türlü tamamlanamayan Fatih Projesi’ni eğitimcilerle değerlendirmeye devam ediyoruz. Yedi bakanlığın, beş üniversitenin birlikte yürüttüğü, TÜBİTAK’ın da internet güvenliği alanında destek verdiği, projenin kamuoyuna ilk duyurulduğu günden bugüne beş Milli Eğitim Bakanı’nın değiştiği “Asrın Projesi” olarak tanıtılan FATİH neden başarısız oldu?
FATİH Projesi’yle ilgili araştırmalarımız sırasında Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) 2014 yılında yayınlandığı raporunu inceledik. ERG, 2013’te FATİH Projesi’ni incelemek üzere dünya çapında eğitim reformu projeleri uygulayan uluslararası, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Research Triangle Institute (RTI International) ile bir araya geldi. Raporun amacı projenin eğitimde dönüşüm için bir fırsat eşitliği sağlayıp sağlayamayacağını analiz etmekti. Sorularımızı Eğitim Reformu Girişimi’nin 2013 – 2019 yılları arasında direktörlüğünü yürüten ve rapor sürecinde de aktif olan Batuhan Aydagül yanıtladı.
Projeyi incelemiş, bunun üzerine uluslararası bir kuruluşla rapor hazırlamış biri olarak proje neden başarısız oldu?
FATİH Projesi her ne kadar tabletle bilinse de 2011 seçimleri öncesinde o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın vaadi öncesinde bir fırsat eşitliği projesiydi. Başlangıçta okullara bilgisayar ve projektör verilmesiyle başlayan daha sonra bazı okulların veli desteğiyle akıllı tahtalar alması üzerine fırsat eşitliği yaratmak için tüm okullara akıllı tahtalar kurulmasını hedefleyen bir projeydi. Öyle kalsaydı bugün övgüyle konuştuğumuz bir iş olurdu.
2011 seçimleriyle bir anda ortaya tablet çıktı. Tablet gelir gelmez işin ölçeği büyüdü. Sırf tabletle değil öğretmenlerin de teknoloji anlamında eğitilmelerini gerektiren, alt yapının da buna uygun oluşturulmasını gerektirecek bütüncül bir paket çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı projeyi bir anda kendi kucağında buldu. Siz de tahmin edersiniz ki Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan bir emri projenin paydaşları ne derse desin yapılmaması imkânsız. FATİH yapılmasın, tablet dağıtılmasın demenin anlamı olmayacaktı. Madem dağıtılacak, bunu pozitif bir çıktıya nasıl çeviririz buna baktık. Bu kadar çok kamu kaynağı ayrılan, siyasi iradenin arkasında olduğu bir işte başarılı olunabilirdi. Eğitimde bir dönüşüm hikâyesi olabilecekken başarısız siyasi bir proje olarak tarihe geçti. Ancak bunun faturasını eğitimcilere, Milli Eğitim Bakanlığı’na kesmek haksızlık olur. 2012’de eğitim sistemi değişmiş, bakanlığın üstüne muazzam bir bürokratik yük getirilmişti. 2014’te TEOG değişecek denildi, dershaneler kapatılacaktı. Milli Eğitim Bakanlığı hangisinin altından kalkacak?
Projenin etkili ve dönüştürücü olması için tüm sacayakları birlikte hareket edebildi mi?
Teknolojiye yapılan yatırımın etkili olmasını sağlayan bazı kilit etkenler vardır. Bu etkenler, siyasi irade; gerek ulusal düzeyde gerekse okul düzeyinde değişimi destekleyen güçlü bir kurumsal yapı; donanım, yazılım ve içerik dahil olmak üzere teknolojiye ilişkin doğru tercihler yapılması; öğretmenlerin mesleki gelişimine gereken önemin verilmesi; izleme ve değerlendirme kültürünün yerleştirilmesi olarak sıralanabilir. Milli Eğitim Bakanı’nın açıkladığı 2023 Vizyon Belgesi’nde FATİH Projesi’nin çıktılarından yararlanıldı mı? Vizyon belgesinde eğitim öğretim içeriği geliştirmek için ekosistem oluşturulması gerektiği belirtiliyor. Eğitim sisteminizde iyi bir pedagoji, güçlü bir öğretim programı, güçlü öğretmenler, iyi bir yönetim yapısı ve destek mekanizması varsa siz FATİH’i daha iyi planlar ve uygularsınız.
“BİR EĞİTİM SİSTEMİ SÜREKLİ DEĞİŞMEZ”
Projenin yapılamaması sizde bir hayal kırıklığı yarattı mı?
Projenin başarıya ulaşması için orta düzeyde bürokratın yapabileceği bir şey yok. Tasarımı, uygulaması iyi olmayan, hedefi belli olmayan üstelik bir de üzerinizde çok fazla baskı hissedeceğiniz bir işti. FATİH bakanlığın önüne düşmüş zaten o tasarlamamış, uygulayıcı bir rolde elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bürokratik iradeyi arkasına koyduğunuzda eğitimde dönüşüm yaratabilirdi. Biz de projenin eğitimde dönüşüm yaratacağına inanıyorduk, bugün baktığımda iyimserliğimize şaşırıyorum. Sürekli mi bir eğitim sistemi değişir? Bu kadar çok değişimi bir ülkenin kaldırması çok zor. Kodlama, 4.0 endüstrisi gibi popülist söylemlerle değil, Türkiye’yi iyi anlayan, dünyaya eleştirel bakabilen planlar yapılmalı. Hastayı ayağa kaldırmadan ona yeni yükler vermemeliyiz. Bu raporun gözden geçirilip yeniden yayınlansa hala geçerliliğini koruduğunu söyleyebilirim.
“TÜRKİYE’DE EĞİTİM VE BİLİŞİM KAMUOYU BU İŞİ SAHİPLENMEDİ”
Bu rapor projeyle ilgili bilimsel bir çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı raporu inceledi mi?
Sivil toplum kuruluşlarının yaptığı işleri bakanlık alır, katkı sunar ama yetki bakanlıktadır. Bazı konularda rapor üzerinden bakanlıkla ilişkiler devam eder ama FATİH’te etmedi. Türkiye’de bilişim ve eğitim kamuoyu bu projeyi sahiplenmedi. Bu işin daha uzun süre takipçisi olunabilirdi. Siyaseten kutuplaşan, gerilimin yüksek olduğu bir ortamda bunu yapmak kolay değil. Ancak bu tür işler kamuoyuyla diyaloğun en çok devam ettiği projelerdir. Üniversiteler, düşünce kuruluşları, FATİH konusunda birlikte hareket edip, bakanlığı etkileyelim, birlikte bu projede çalışalım demedi.
Raporda öğretmen eğitimleri olmadan eğitimde bu dönüşümün sağlanamayacağı belirtiliyor. Mesleki eğitimlerle ilgili görüştüğümüz öğretmenler öğretmen eğitimlerinin güncel olması gerektiğine dikkat çekiyor.
ÖĞRETMEN EĞİTİMLERİ GÜNCEL OLMALI
Öğretmenler Milli Eğitim’in düzenlediği seminerlerin yeterli olmadığını, yönetimle akraba, iş ilişkisi olan kişiler, kurumlar tarafından bu eğitimlerin verildiğini belirtiyor. Görüştüğümüz öğretmenlerden E.K, “Seminer dönemleri bazen çok boş geçiyor. Her gün bir eğitimle doldurulabilir. Dijital eğitimler de verilebilir. Öğretmenlerin tecrübeli olması önemli. Yılların tecrübesine sahip ancak bilgisayar kullanmayı bilmeyen öğretmenler var. O öğretmen de bu eğitimlerle eksiklerini tamamlayabilirdi.”
Bir başka öğretmen N.T ise şunları söyledi: Benim 30 yıl önce aldığım seminerler inanılmazdı. Marmara Eğitim Fakültesi, 19 Mayıs Eğitim Fakültesi’nde çalışan, alanında uzman ve çalıştığı alana katkı sunan eğitimcilerden seminerler aldık. Hatta bu eğitimler bu işten ücret dahi almayan eğitimciler tarafından yapılıyordu. 4, 5 yıldır seminerler ticarete döküldü. -mış gibi yapılıyor.
BATUHAN AYDAGÜL KİMDİR
Batuhan Aydagül lisansını Marmara Üniversitesi’nden, yüksek lisansını da Stanford Üniversitesi Uluslararası Eğitim Yönetimi ve Politika Analizi üzerine tamamladı. Harvard Extension School’da yönetim dersleri de alan Aydagül, The British International School İstanbul’da yöneticilik yaptı. 2007-2008 arasında Liberya Eğitim Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması için koordinatör olarak davet edildi. Mart 2003’te Eğitim Reformu Girişimi’ne araştırma görevlisi olarak katıldı. 2013- 2019 arasında direktör olarak görev aldı. Bir yıldır ABD’de bulunan Aydagül, Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde eğitim politikası çalışmaları alanında doktora yapıyor.