Ekonomide Karamsar Tablo

Geçen hafta sonu jeopolitik tansiyonu yükselten bir gelişme yaşandı. Hamas’ın İsrail’e Aksa Tufanı olarak isimlendirilen roket saldırına karşılık İsrail’in de Gazze’ye Demir Kılıçlar Operasyonu ile yanıt vermesi dünyanın gündemine yerleşti. İnsanlık suçu olan bu çatışmanın sonrasında ekonomik bir dram yaşanmaması da önemli.

Henüz yakın geçmişte Şubat 2022’ de Rusya – Ukrayna hattında yaşanılan gelişmeler sonrası işgalle beraber gelen ekonomik yaptırımların sıcak savaşı ekonomik savaşa dönüştürmekle kalmayıp domino etkisi yaratarak ülkeleri pek çok kanaldan nasıl etkilediği görüldü. Çünkü savaş sadece iki tarafı ilgilendirmiyor. Bu nedenle saldırılara çok açık olan bu coğrafyada, yaşanılan gelişmelerin ne yöne evrileceği, bundan sonraki süreçte alacağı şekil ve diğer ülkelere yayılıp yayılmayacağı ekonomik açıdan önem taşıyor.

Konuya ilişkin olarak iki olasılık var. Birincisi jeo politik risklere alışkın olunmasından dolayı çatışmanın ekonomik etkisinin sınırlı olabilme ihtimali diğeri ise hava saldırısı devam ederken kara harekatının da başlaması ve çatışmanın diğer ülkelere de sıçraması durumunda finans piyasalarında ve petrol fiyatlarında yaşanılan geçici etkinin dışında pek çok açıdan ülke ekonomilerinin olumsuz etkilenmesi.

Her ne kadar Goldman Sachs, İsrail’deki çatışmaların ilk aşamada küresel petrol üretiminde bir etkisi olmadığını belirtse de çatışmanın İsrail- İran petrol ticaretine sıçrama riski petrol fiyatlarındaki artışın devamlılık göstermesine yol açarak Avrupa’nın gaz fiyatlarını etkiler ve Avrupa’da enflasyonu tetikleme olasılığını güçlendirir. Bu nedenle İran önemli figür. İran’ın bu sürecin dışında kalıp kalmaması belirleyici olacak.

Bir de ABD’nin baskısı ile Suudi Arabistan bir petrol arzı kısıntısına giderse bu baskıyı birçok ülke hissedecek. Türkiye’nin her ne kadar İsrail ile olan ihracatı çok düşük olsa da ABD ve Avrupa’daki yansımalar üzerinden etkileneceği muhakkak. Bu nedenle Türkiye barışı sağlamak için elinden geleni yapmak zorunda. Diğer yandan Gazze’den sivillerin çıkması isteniyor. Siviller, Mısır kapılarını açmazsa nereye gidecek sorunu da karşımızda duruyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “Yanıtımız Orta Doğu’yu değiştirecek” ifadesi göz önüne alındığında bu sancılı sürecin öyle çok da kısa dönemde bitmeyeceği görülüyor. Yaşanılmakta olan bu belirsizlik elbette ki ekonomilerdeki öngörüsüzlüğü de güçlendirecek.

*****

Sıcak savaş ortamı içerisinde ülke içi gündeme ise pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısından çıkan kararlar eşlik etti. Kuşkusuz alınan kararların en önemlisi hem emekli olup hem de fiilen çalışmaya devam eden emeklileri kapsam dışı bırakan ve bir defaya mahsus olmak üzere emeklilere 5 bin TL ödenmesi kararı oldu. Sayın Cumhurbaşkanı enflasyona ezdirmeme sözünü yerine getirmek için düzenleme yapıldığını belirtse de enflasyona mahkûm olan emeklilik hayatının tek seferlik çözümle iyileşemeyeceği ve emeklinin feryadını dindiremeyeceği bilinen bir gerçeklik.

Ayrıca enflasyonla mücadele için konut ve kirada fahiş fiyat artışlarına ağır yaptırımlar getirileceği ve zincir marketler başta olmak üzere tüm esnafın işletmelerin yapacakları indirimlerle enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadeleye devam edileceğinin açıklanması enflasyonu önlemede de havanda su dövülmeye devam edildiğini gösterdi.

****

Tüm bunlara rağmen bu hafta gelen en güzel haber elbette ki Nobel Ekonomi ödülünü “Kadınların İşgücündeki Yeri” ile ilgili çalışmalarından dolayı Amerikalı kadın akademisyen Prof. Claudia Goldin’in alması oldu.

Her ne kadar TÜİK verilerine göre ülkemizde ağustosta kadınların işsizlik oranı yüzde 12,6 (erkeklerde yüzde 7,5), işgücüne katılma oranı yüzde 36,0 (erkeklerde yüzde 70,9 ), genç nüfusta işsizlik oranı, yüzde 22,7 (erkeklerde yüzde 14,2) olarak tahmin edilse de kadın emeğine ilişkin çalışmalarıyla bir kadın bir kadın akademisyenin Nobel Ekonomi ödülünü alması umutlarımızı yeşertti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serap Durusoy Arşivi