Hüseyin Tapınç
DOĞRU SORU - 2
Bir önceki yazıda karşılaştığımız kamuoyu araştırmalarını okurken ve değerlendirirken dikkat etmemiz gereken hususlara dair bir dizi yazı yazacağımdan söz etmiştim. Bu çerçevede iyi bir araştırmanın olmazsa olmazı ve bizi en çok yanıltma potansiyeline sahip doğru soru sorma konusu ile başlamıştım ve iyi bir soru sormanın sahip olması gereken iki özellikten söz etmiştim.
Doğru soru sormanın birinci ön koşulu, sorunun objektif bir şekilde hazırlanması ise, ikincisi de sorgulanan konuyu herkesin bildiği varsayımından kaçınmaktır.
Yansız ve yönlendirmesiz bir soru hazırlamanın yanı sıra iyi bir soru hazırlarken uzak durulması gereken tuzaklardan bir diğeri, insanların kendisini ortalamanın üzerinde görme eğilimini unutmaktır. İnsan, psikolojisi gereği kendisini her zaman ortalamanın üzerinde konumlandırır; bir birey matematik bilgisinin ortalamanın üzerinde olduğuna inanır, kendisini ortalamadan daha zeki ve akıllı olarak görür, ortalamadan daha iyi tavla oynadığına inancı tamdır, mutlaka ortalamadan daha iyi dolma pişiriyordur, kişisel bakımına herkesten daha çok özen gösteriyordur. Bu nedenle de insanlar kendilerini, “oldukları gibi” değil, “olmaları gerektiği” gibi yansıtma eğilimi taşırlar. Bu gerçekten yola çıkarak, “dişlerinizi fırçalar mısınız” sorusuna alacağınız yanıtı baz alarak yapacağınız bir takım hesaplamalar Türkiye’de satılan diş macunu volümünün oldukça uzağına düşer.
İnsan ile ilgili unutulmaması gereken bir diğer özellik insanların konformizm eğilimidir, insanlar genel olarak konformisttir; toplumun geneline hakim olan düşünceleri, tutum ve değerleri yansıtmayı ve o yönde davrandıklarını beyan etmeyi tercih ederler. İşte tam da bu nedenle, özellikle toplumsal hassasiyet taşıyan konularda sorgulama yaparken özel bir dikkatin gösterilmesi zorunludur. Din, cinsellik, şiddet gibi konular, sosyal hassasiyetler taşıyan özel konulardır. Bu nedenle, örneğin, kadına yönelik şiddet ile ilgili bir araştırmada katılımcılara soru yöneltirken son derece dikkat etmek gereklidir; katılımcıların toplumdaki egemen değerlere yönelmelerini engelleyip, kendi değerlendirmelerini açığa çıkartıcı sorular sormak iyi bir araştırmacının en önemli görevidir.
İyi bir soru hazırlamada, kuşkusuz ki dikkate alması gereken başka özellikler de bulunuyor. Bu yazıda tamamına yer vermek gibi bir iddiam bulunmuyor. Bu yazıda özellikle kamuoyu araştırmalarında sıklıkla karşılaştığımız sorunlu sorgulama örneklerine yer vermeyi hedefledim. Sorunlu sorgulamalar ne yazık ki yanlış bilgilerin toplumda tartışılmasına, üzerinde derinlemesine sosyal analizler yapılmasına ve yanlış bilgilerin yeniden üretilmesine neden oluyor. Amacım, araştırmalardan yola çıkan doğru bir tartışma platformuna zemin oluşturulmasına katkıda bulunmak ve yanlı, yönlendirmeli araştırmalara dikkat çekmek, bu tür çalışmalardan uzak durmayı sağlamak.
Bu ve bir önceki yazıda gündeme getirdiğim dört özelliğin ötesinde, altını çizmek istediğim bir husus daha bulunuyor. Araştırma katılımcılarına yönelteceğimiz soruların mutlak suretle anlaşılır ve tekil anlamlar içerecek şekilde yöneltilmesi gerekiyor. Bu konu, tüm sorgulamaların temel özelliği olmak durumunda.
Bir sonraki yazıda iyi bir araştırmanın ikinci koşulu olan, doğru kişiye soru yöneltme, yani temsiliyet meselesini ele alacağım.