Çanlar kimin için çalıyor?

Sigmund Freud. 1856 yılında, Aşkenaz Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak o zaman Avusturya’da olan Pribor’da dünyaya geldi. Hastayla sohbet yoluyla psikolojik vakaları teşhis etme yöntemi olan psikanalizi geliştirdi. Hani hastayı kanapeye yatırıp sorular sorma yöntemi bildiğimiz. Bilinç dışı, yani hastanın farkında olmadığı birtakım unsurları keşfedip, bunların zihninde yarattığı dünyayı nasıl etkilediğini inceler psikanaliz.

Freud, kuramını oluştururken cinselliği de psikanalizin merkezine yerleştirdi. “Ödip kompleksi”, “libido” gibi kavramları günlük dilimize kazandıran da Freud’dur.

Freud’un geliştirdiği teorilerden biri de “psikolojik projeksiyon” veya “Freudyen izdüşüm” de denilen “yansıtma” kuramıdır.

Yansıtmayı bireylerin kendilerinde var olan arzu edilmez durumları ve davranışları karşı tarafınmış gibi göstermek olarak tanımlıyor Freud.

Zaman zaman herkes yansıtma yapıyor. Ancak, bu tutumu âdet haline getirmek veya başkalarını ezmek, sindirmek, küçültmek için kullanmak psikolojide bir davranış bozukluğu, ruhsal bir problem olarak yorumlanıyor. Narsisik kişilik özelliği deniyor ona.

AKP’li Cumhurbaşkanı partisinin Aydın’da düzenlenen bir toplantısında esmiş gürlemiş yine hafta sonu:
“Darbeye giden yolun taşlarını döşeyen CHP…” (Galiba kastedilen 27 Mayıs’tır. O ihtilalin taşlarını CHP döşemedi. Akla ziyan bir iddiadır o. Ama, 15 Temmuz darbe girişiminin taşlarının FETÖ’yle yol arkadaşlığı yapılır ve mensupları devlete yerleştirilirken döşendiğini biliyoruz).

“…bugün de Türkiye’nin siyasi iklimini zehirlemeye çalışıyor.” (Siyasi iklim kutuplaştırmakla, demokratik muhalefete “illet”, “zillet” gibi adlar takmakla, terörist diye suçlamakla, siyasi parti liderlerini tehdit etmekle zehirleniyor).

“Bizzat CHP Genel Başkanı kamu kurumlarına mafyavari baskınlar düzenleyerek…” (Adam geliyor, kapıyı çalıyor, açmıyorlar, geri dönüyor. Bu mudur mafyavari baskın? Sorsanıza iktidar ortağınıza mafyavari baskın nasıl yapılır? Yahut uzağa gitmeyin, sorun Hürriyet gazetesi baskınını Sedat Peker’e sipariş eden eski milletvekilinize).

“…devleti felç etmek için canhıraş bir gayret gösteriyor.” (Devlet aygıtının felç olduğunu herkes görüyor da, onun nedeni muhalefet lideri değil, şahsım rejimi. Zaten TÜİK’in veya Milli Eğitim Bakanlığının nizamiyesinden içeri sokulmadığı halde devleti felç edebilme gibi bir güce sahipse, oyum kesin Kılıçdaroğlu’nun.).

“Siyasette kaybettiklerini gördükçe tehdit çıtasını yükselterek milletimizi sindirebileceklerini sanıyorlar.” (Siyasette kaybedeceğini görünce, Anayasa güvencesindeki toplantı ve gösteri haklarını kullanmayı, yani sokaklara dökülmeyi düşünebilecek vatandaşlara, “Nereye dökülürseniz dökülün… Bizler… hepinizi önümüze katar, gideceğiniz yere kadar kovalarız” diye tehdit eden CHP Genel Başkanı mı?).

“Ancak tüm bu dolapları…” (Dolap konusuna girmesek? ‘AKP dolapları’ diye yazınca 1 milyon 470 bin madde çıkıyor Google’da).

“…çevirirken milletimizin, ülkemizin artık değiştiğini, Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını bir türlü hesap edemiyorlar.” (Evet değişti maalesef. Mumla arıyor milyonlar o eski dediğiniz Türkiye’yi. Ama bu çürümüş, kokuşmuş AKP Türkiye’sinin sonu geldi ve özlediğimiz mutlu Türkiye’yi demokratik güçler kuracak).

“15 Temmuz destanıyla beraber Türkiye’de artık demokrasi dışı tüm yol ve yöntemlerin kapandığını göremiyorlar.” (Nasıl kapandı? Tersine açıldı ardına kadar. Anayasa referandumunda mühürsüz oyların geçerli sayılması demokratik bir yol muydu? AKP adayının kaybettiği 31 Mart İBB seçimini iptal ettirmek miydi demokratik yöntem? Siyasi rakiplerin haksız bir şekilde yıllarca tutuklu kalması mıdır demokrasi? Gösteri yapan kadınların dövülmesi mi?).

“Popülizm yaparak, tutamayacakları sözleri vererek halka açıkça yalan söyleyerek iktidar kapısını aralayacaklarını zannediyorlar.” (‘AKP’nin tutulmayan sözleri’ diye yazınca Google amca “Yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları yok edeceğiz” sözünüzü hatırlatıyor. ‘AKP’nin yalanları’ derseniz, Kabataş’taki başörtülü bacımdan, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesini kimin açtığına kadar dinlediğimiz çeşit çeşit yalanların kataloğu çıkıyor karşınıza).

“…Çiftçiye elektriği bedava vermekten bahsediyorlar. …Madem böyle bir vaadiniz var, gelin bu çılgın projenizi şu an yönettiğiniz büyükşehir belediyelerinde hemen başlatın.” (Bu vaadi merkezî hükümeti elinde bulunduranlar yerine getirebilir ancak. O da olacak. Merak etmeyin).

“…Bunlar tüm ilkelerini çiğneme pahasına siyasi ömürlerini birkaç sene daha uzatmanın derdindeler.” (İktidarını birkaç sene daha uzatmanın derdinde olan AKP ve liderinin, aynı 2019’da olduğu gibi, bugün de Edirne-İmralı çelişkisine bel bağlayıp oraları tahrik etmeye başladığını, meclisteki üçüncü büyük partinin haksız yere tutuklu eski eş-başkanının ipten dönmüş PKK liderine hesap vereceğinin T.C. devlet başkanı tarafından dillendirildiğini izlemekten dehşete kapılmayan var mı?).

“Çıkarları uğruna bölücü örgütün siyasi uzantılarına avukatlık yapacak kadar kontrolü kaybettiler.” (Çıkarları uğruna bölücü örgütün elebaşına mektup sipariş verecek kadar kendilerini kaybettiler).

“Ne yaparsa yapsınlar, çanlar Bay Kemal ve arkadaşları için çalmaya çoktan başlamıştır.” (Çan sesi mi duyuyorsunuz? AKP’nin gidişinin müjdecisi olmasın o çanlar?).

“2023’te kendilerini sandıkta bekleyen akıbetten kurtulamayacaklar. Bay Kemal ve yandaşları hem siyasetten hem milletin hafızasından silinip gidecekler.” (Ama siz bu milletin hafızasından hiçbir zaman silinmeyeceksiniz. Sizi hiçbir zaman unutmayacağız. Hep hatırlayacağız. Hiçbir şüpheniz olmasın).

Unutmayacağız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi