Hep aynı sözü işitiyoruz.
“Bu yenilgilerden çıkartacağımız dersler var. Yolumuza güvenle devam edeceğiz”
Kullandığımız arabanın lastiği patlayınca da dünya kupasından elenince de ayağımız kayıp düşünce de mazeretimiz hazır.
“Bu bana ders olsun”
Ama ne yazık ki bazı dersler çok pahalı. Pahalı dersler de tabi ki bitmek bilmez.
Gerek milli takımlarımıza, gerek kulüp takımlarımıza teknik direktör olarak gelen özellikle yabancı hocalar, bu sözcüğü çok kullanmaya başladılar.
Bu sözcük, başarısızlık karşısında görevde devam edebilmen veya görev süreni uzatabilmen için sihirli bir anlam taşıyor.
“Dersimizi aldık, hatalarımızı gördük, bunları tekrarlamayacağız”
Dersini alanlar kervanına Milli takımın Alman Teknik Direktörü Kuntz da katıldı. E.. O kadar para alınca, alınan ders biter mi. Bitmez.
Yıllardır 4-4-2 oynayan milli takıma, en kritik maçta, Portekiz karşısında 3-5-2 oynattı. Sonuçta o parasını, biz de dersimizi aldık.
Bu kadar pahalı bir ders biter mi? Bugün dersi Kuntz verir, yarın Hans verir.
Ama biz aradan yıllar geçse de dersimizi almayız.
Adamlar derslerini ala ala antrenör olur, dünya piyasasına çıkar.
Biz dersimizi almadığımız için hem parayı verir, hem de neden dünya kupasına gidemedik diye dövünürüz.
Sistem, işte bu kadar basit.
İster 3-5-2 de. İster 4-4-2.
Bu sistemde parayı alan gider.