Uğur Ergan
Ali Candaş'la sezona veda
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından kurulan yeni kabinede Hazine ve Maliye Bakanı olarak görev alan Mehmet Şimşek’in, Türkiye’nin en önemli sorunu olan ekonomiye çeki düzen verip veremeyeceğini zaman gösterecek. “Ne olursa olsun yeter ki seçimi alalım” anlayışının neden olduğu ekonomideki çöküntü, her alanda olduğu gibi sanat hayatını da olumsuz etkiledi. Resim fiyatları aldı başını gitti. Özellikle bazı ressamların fiyatlarına yetişmek artık mümkün değil. Bu durum her gün daha da fakirleşen ve Türkiye’de yok almaya başlayan, kültür sanata meraklı orta sınıfı vuruyor. Sanat, artık zenginlerin hobisi ve spekülatif tutumlarla adeta borsa gibi para döndürdüğü bir alan olmaya başladı. Maalesef AKP iktidarlarının her alana yaydığı “Görgüsüzlük”, kültür sanatta da kendisini gösteriyor. Özellikle de İstanbul’da.
Yaz mevsimiyle birlikte Ankara’da kültür sanat hayatı da tatile girer. Galerilerin büyük çoğunluğu kepenklerini indirir, sanatçılar tatil beldelerindeki çalıştaylarla sonbaharın ortasından itibaren canlanacak yeni sezon için hem enerji depolar hem de yeni dönem için eserler üretirler. Bu yazı, sezonun son yazısı.
Sezonu sanat yaşamında 60 yılı geride bırakmış olan, Çankaya Belediyesi’nin geçen yıl kendisi için özel bir katalog hazırladığı ressam Ali Candaş’la bitirmek istedim.
Renkçi soyut figüratif çalışmalarıyla kendine has bir resimsel dil yaratmış olan Ali Candaş, eserleriyle adeta düş gücünü zorluyor. Candaş’ın resimlerinde ana kaynağı doğa ve insanın oluşturduğunu söyleyebiliriz. Arka planında doğa yüzeyinin işlendiği eserlerde, gizlenmiş figürler kavisli spontane fırça hareketleriyle izleyicinin karşısına çıkar. Kadın ressamlarımızdan Gülay Yüksel de katalogda Ali Candaş için özetle şunları yazmış:
“Ali Candaş, çocukluğundan bu yana mücadele, azim ve çalışkanlığı benimsemiş, her koşulda kendi değerini korumayı ve ayakta kalmayı bilmiş. Karadenizli bir annenin oğlu olarak dünyaya gelmiş. Karadeniz kadını evlatlarını sevdiği kadar, saygı duymayı da bilir. Hele erkek çocuğuna öyle bir özgüven aşılar ki, ileride o çocuğun yaşamına nasıl etki edeceğini bilmese de yapar bunu. Genlerinde vardır çünkü. Böyle bir ananın çocuğu olmalı Ali Candaş. Resimlerindeki kadınlar, başı dik, tuttuğunu koparan, cengaver Karadeniz kadınlarıdır. Eserlerinde soyutlanmış figürler olarak karşımıza çıkar bu kadınlar.
Kullandığı duru ve çarpıcı kontrastlar içeren renklerin yanı sıra, Karadeniz dağlarına inen sislerin renkli gri tonları da yer alır. Hırçın doğanın çocuğu olan sanatçı, resimlerinde kararlı ve anlık fırça darbeleri ile çözümler her şeyi. Bir yandan da, fırtınanın ardından çıkan gökkuşağının verdiği huzur ve mutluluk gibi bir his yaşarsınız eserlerinde. Bir sanat eseri soyut olsa da duygudan yoksun olamaz.
Sanatçının dünyasını eserlerinde yaşamak, çok özel bir şeye tanıklık etmektir. Ülkemizde sanatçı olmak kolay değil. Büyük bir özveri ve çalışmayla sanatçı olunuyor. Özveri, yetenek, çalışma azmi bir araya geliyor ve Ali Candaş oluyor…”
Yeni sezonda buluşmak umuduyla, şimdilik hoşça kalın…