Hukuki normların geçerli olduğu, kurumların o normlara göre işlediği ülkelerde yaşanmayan bir sorun var Türkiye’de. Aslında 22 yıllık iktidarın yarattığı ibretlik bir güvensizlik tablosu. O tabloyu görünür kılansa Köfteci Yusuf vakası oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vatandaşlarının güvenli gıdaya ulaşmasını sağlamakla görevli. Aklına esen aklına estiği gibi gıda ürünü satamaz. Satarsa karşısında devleti bulması gerekir. Devletin ilgili kurumu denetlemeyi yapar ve kurallara aykırılık varsa yasa gereği o işletmeyi ifşa eder.
Ama yaşadığımız son olayda durum çok farklı ilerledi. Köfteci Yusuf’un ürünlerinde kurallara aykırı olarak domuz etine rastlandığı rapor edildi, bunun kamuoyuna duyurulmasında karmaşa yaşansa da işletme, bakanlığın Taklit veya Tağşiş yapanlar listesine eklendi.
Bu gelişme üzerine ne olması beklenir; o lokantaya gidenlerin azalması, işletmenin zor duruma düşmesi, alışverişin düşmesi, yeni bir raporla durumun düzeldiği ilan edilene kadar bu işletme açısından sıkıntılı günlerin devamı.
Ama tam aksi oldu. Önce tereddüt yaşandı ama ardından, domuz eti gibi toplumun hassas olduğu bir konuda Tarım Bakanlığı’nın listesinde yer alan Köfteci Yusuf’a destek mesajları gelmeye başladı. Ardından gitmeyecek olanlar bile lokantaya gidip paylaşım yaparak köfteciyi sahiplendi, devletin ortaya koyduğu rapora güvenmediğini ilan etti.
Yani toplum resmi bir kurumun resmen ortaya koyduğu bir raporu reddetti. O rapora güvenmedi. “Vardır bunun altında bir çapanoğlu” diyerek Köfteci Yusuf’a sahip çıktı.
Bunun temel nedeni kurumlara ve siyasete duyulan derin güvensizlik.
Tabi bu kendi kendine de olmadı. 22 yıllık bir birikimin sonucu.
Düşünün, ülkenin istatistik kurumu her ay vatandaşlarının gözünün içine baka baka yalan söylüyor, ülkenin yöneticileri tasarruf derken 20 milyonluk araba peşinde koşuyor, ekonomi bakanları dolar alan ayazda kalır diyor, almayan ayazda kalıyor, ülkenin Cumhurbaşkanı seçimden önce faizi arttırmayacağını ilan ediyor, seçimden hemen sonra hem faizi artırıyor hem vatandaşın canına okuyacak zamların altına imza atıyor. Maliye bakanı büyük müteahhitlerin borcunu tıkır tıkır ödüyor, milyarlarca liralık vergilerini affediyor, garsonların bahşişine göz dikiyor. Bu güvensizlik ortamında doğru iş yapılsa bile kimse kimseyi o işin doğru olduğuna inandıramaz. Ekonomiyi düzeltmeye, enflasyonu düşürmeye çalışan iktidarın önündeki en önemli sorun da budur.