Aytuna Tosunoglu
Vurursak düzleşir
Televizyonu açınca karşımda Olivier Roy’u gördüm ve çok şaşırdım.
Sevindim de!
Tartışma kabiliyeti birkaç yüz kelimeyle ve malum konularla sınırlı zevatın, konuşma sırası kendilerine gelinceye kadar geçmesi gereken sürede ellerindeki cep telefonuyla oynamalarını seyretmek yerine Olivier Roy’u sabah, öğle ve akşam izlemeye razıyım. Ulusal televizyon kanalları içinde bir tane çıtası yüksek program var, onu da Kürşad Oğuz yapıyor. Halk TV’deki programının adı, “Gelecek Fikirler.” Gitmiş, bulmuş Olivier Roy’u ve mermi etkisinde sorular soruyor… Roy da aynı etkide cevaplıyor. Dedim ya, şaşırdım, sevindim ve heyecanlandım.
Kim bu Roy, derseniz…
Siyaset Bilimci
Tanınmış bir siyaset bilimcidir. Konuyla ilgililer, ilgilenenler bilir kendisini. Kafayı bizim diyarlara takmıştır. İyi ki de öyle yapmıştır. Siyasal İslam, laiklik ve Orta Doğu’nun hatta geniş anlamda Müslüman dünyanın sosyo-politik dinamiklerini kazar, bulur, çıkartır, üstüne çalışır, kitap yazar. Küreselleşmeye İslam ve siyaset arasındaki etkileşim bağlamından bakar.
Kaynakları baz alınca Olivier Roy’un siyasi perspektifi hakkında şunları söylemek mümkün oluyor: Roy bir eleştirel analitikçi. İslam’a ve İslam’ın siyasi ifadelerine ilişkin ana akım anlatılara karşı bir meydan okuma hali var. Hatta sürekli şu “medeniyetler çatışması” kavramına karşı çıkıyor ve onun yerine İslam’ı içeren çatışmaların siyasi doğasını vurguluyor. Hatta Roy’a göre günümüzün tanımıyla İslami radikalizm, İslam’ın kendisinin radikalleşmesi yerine “radikalizmin İslamlaşması” olarak anlaşılmalıdır. Bunun ne anlama geldiğini yine kendisi söylüyor, “modern zamanların sosyo-politik hoşnutsuzluklarının İslami semboller ve retorik aracılığıyla ifadesi…”
Şiddet İçeren Biçimler
Roy’un küreselleşmenin ve modernitenin geleneksel toplumlar özellikle de Müslüman dünyası üzerindeki etkisini sık sık vurgulaması dikkate değer. Günümüz İslami akımların taviz vermez, katı ve çoğunlukla şiddet içeren biçimlerini, kısmen küresel kapitalizmin ve siyasi istikrarsızlıkların baskısı altında geleneksel kültürel kimliklerin kaybedilmesine bir tepki olarak okuyor, Olivier Roy. Doğru okuyor, fikrimce. Dini duyguların manipülasyonu ve siyasal İslamcı coğrafyadaki hükümetlerin iktidarı pekiştirmek, uzatmak ve muhalefeti kontrol etmek için dini alıntıları kullanma şekline dair tartışmalarında açıkça görülüyor. Tüm bunlar Roy’un, “Dünyanın Düzleşmesi” kitabında herkesin anlayabileceği bir dille ifade ediliyor.
Özgün Bir Şey Kalmasın
Kültür ve toplumsal normlardaki derin dönüşümler bizi çok katmanlılıktan bir “düzleşme” sürecine getirmiş, Olivier Roy’a göre. Onun tanımladığı bu düzleşme kültürün küresel olarak yaygınlaşan, bağlamından kopmuş ve “okunur/açık” kodlara (kılavuz gibi hani) indirgenmesiyle ilgili. Kültür dediğimiz şeyin giderek daha fazla standartlaştırılmış hale geldiğini de söylüyor. Derinlik ve bağlamsal zenginlik böylelikle uçup gidiyor. Hatta verdiği örnek pek güzel: İletişimde emojiler kullanmak dini uygulamalarımızda bile var!
Bir Parça da Biz Alalım
Roy kitabında, İslamcı hareketlerin, yüzeysel olarak saf İslami köklere dönüş iddiasında bulunmalarına rağmen, aslında Batılı siyasi ideolojiler ve örgütsel modellerden derin biçimde etkilendiğini savunuyor. Sonuçta, eş zamanlı olarak küresel ve küreselleşme-karşıtı bir İslami kimlik ortaya çıkıyor.
Kültürel özgünlükler, geleneksel bilgiler ve yerellik kaybolunca dünya düzleşmiyor mu zaten?
Daha çok pazarlanabilir parçalar haline gelmiyor muyuz?
Düz. Kesmesi, pay etmesi kolay…
Bir okuma önerisi: Olivier Roy, 2024, “Dünyanın Düzleşmesi”, Çeviren: Haldun Bayrı, Metis Yayınları.