Olur mu?

EURO 2024’ün ikinci tur maçlarında, sahne sırası bize geldi. Milli Takımımız, bu akşam Leipzig’den ya Berlin’e gidecek ya da yurda dönecek. Avusturya’nın nasıl futbol oynadığı, yenilmesine rağmen Fransa’yı nasıl zorladığı, Hollanda’yı nasıl yendiği biliniyor. Bilinmeyen, bu akşam bizim ne oynayacağımız… Çünkü grupta oynadığımız iki maçı kazanmamıza rağmen, oynadığımız oyunun tatmin edici ve umut verici olduğunu söylemek bir hayli zor. Gürcistan maçını son dakikada – iyi gününde olan- Samet’in kalemize girmekte olan topa kafa ile müdahale ederek kornere atması sonrasında, kontra atağa çıkarak kazandık. Portekiz maçını konuşmaya hiç gerek yok… Çekya maçını ise, rakip on kişi olmasına rağmen, zor kazandık. Tablo ortada iken, bu maçın favorisi olduğumuzu iddia etmek, Pollyanna’nın bile hadi değil…

Milli Takımımızın çeyrek final şansı hiç mi yok? “Çıkmadık candan umut kesilmez.” der atalar sözü. Nefes aldığı müddetçe, umut hep vardır. Ama doğruları yaparak… Peki, bizce doğrular ne? Anlatalım…

Montella’nın, bu akşam için yapması gereken ilk hamle, Barış Alper’i sağ kanada çekmek olur. Barış Alper; fuleli, bire birde adam geçebilen, kora kor oynayabilen bir oyuncu. Bu meziyetlerini, geçtiğimiz sezon içerisinde çok geliştirdi. Ama kanat oyuncusu… Forvet ya da santrafor değil. (Forvet ve santrafor, ileri uçta oynamalarına rağmen farklı tipte oyunculardır. Forvetler; çalım atarak oyuncu geçebilen, koşular yapabilen oyuncular iken, santraforlar ceza sahası civarında gezinerek –amiyane tabirle yatarak- son vuruşta affetmeyen oyunculardır.) Leipzig sonrası, Berlin’e, Çeyrek Finale gitmek için, Barış Alper’i sağ kanat çizgisinde oynatmak gerekir.

Milli Takımızın en sıkıntılı bölgesi, savunma. Her ne kadar; Ferdi sol bek, Mert Müldür sağ bekte çok iyi maçlar çıkartsa da stoperlerimiz aynı performansı sergileyemiyorlar. Ozan Kabak’ın turnuva öncesi sakatlanması sonrasında, Samet grup maçlarının hepsinde stoper oynadı. Gürcistan maçında, neredeyse hatasız oynayan Montella’nın prensi, Portekiz maçında saç baş yoldurttu. Çekya maçında ise, sallanarak maçı bitirdi. Bu akşam ise kart cezalısı… Futbol aklı, Merih Demiral-Abdülkerim Durmaz tandeminin doğru olduğunu söylüyor.

Grupta oynanan ilk iki maçta, kaptan Hakan Çalhanoğlu’nu “altı numara” oynatan Montella, Çekya maçında Salih ve İsmail ile çift ön libero oynadı. Bence de doğrusu bu. Çift ön liberoda alternatif daha fazla. Kaan Ayhan, İsmail Yüksek, Salih Özcan, Orkun Kökçü, Okay Yokuşlu bu bölgede oynayabilecek isimler. Bu bölgede oyuncular ve –genelde- Milli Takımımız için en büyük sıkıntı, pozisyonu bitiremeden kaptırılan toplar. Ülke futbolunun genel sıkıntısı da bu zaten. Geçiş hücumlarına çözüm bulamıyoruz. Bu akşam bu sorunu fazla yaşarsak, eve dönüş biletimizi cebimize koyarlar. Bunu engellemek için tek formül, ön tarafta mutlaka ve mutlaka atağı sonlandırmak.

Kaptan Hakan Çalhanoğlu, Avusturya maçında sarı kart cezası nedeniyle oynayamayacak. O bölgede yerine oynaması gereken isim bence, Arda. Futbolumuzun son dönemde yetişen “Altın Çocuğu” Arda, oyun zekâsı, pozisyon bilgisi ve cesaretiyle, bu bölge için biçilmiş kaftan. Şüphesiz daha çok pişmesi gerekiyor. Sağ çizgi yerine, içeriye kat etmeyi sevdiği ve daha başarılı olduğu bir gerçek. Fiziksel olarak yetersiz olsa da bu açığını doğru yere koşu yaparak ve doğru yere pas atarak kapatıyor. Şut atma cesaretini Gürcistan maçında bir kez daha gördük zaten. Arda bu gece, basit ve topla az oynayıp diri kalarak, Milli Takımımızın en büyük kozu olacaktır.

Avusturya maçı, bir eleme maçı. Bu yüzden sahaya mutlaka bir forvet ile çıkmamız gerekir. O forvette Cenk olur. Formsuz da olsa, saç baş yoldursa da Cenk, bu akşam ilk on birde olmalı. Golcülük meziyetini, Çekya maçında gördük. Girdiği ikinci pozisyonu gol yaparak, fişi çekti. Montella’nın forvetsiz oyundan vazgeçip tek forvetli oynaması gerek, “tamam ya da devam” maçında.

Özetle galibiyetin formülü çok açık; forvetli on bir, ön tarafta mutlaka ve mutlaka atak bitirilmesi, geçiş hücumu yememek, sakar oyuncularımızın biraz gününde olması ve topun da bizi biraz sevmesi. Çeyrek Final hayal değil ama hiç de kolay değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi