Hoş geldin Ya *Halaskâr Fatih

Sezon başında takımın başına gelmek üzereyken son anda vazgeçilen, Alanyaspor ile yolları ayırdıktan sonra- sanki bugünleri bilirmiş gibi- takım çalıştırmayan, zaten efsane olan adı her kriz anında tekrar tekrar gündeme gelen, “Fırtınayı Karadeniz’in deli dalgaları gibi coşturacağına inanılan, büyük umutla, hasretle yolu gözlenen, uzun yıllar sancaklarda görev yapıp payitahta geri dönen, kurtarıcı Fatih “Sultan” Tekke hoş geldin… 300 günden bu yana deplasmanda kazanamayan ( ne büyük tesadüftür ki, yaklaşık bir sene önceki son deplasman galibiyeti de Başakşehir’e karşıydı) Trabzonspor’un, dış saha galibiyet orucunu da bitirdiniz ya hocam, artık sırtınız yere gelmez sizin…

Galat-ı meşru mudur bilinmez; “Sevmek mübalağa sanatıdır. Abartın..." demiş usta şair İsmet Özel. Ben de yazının girişinde, geçtiğimiz hafta tüm Trabzonsporların yaptığı gibi, ustanın sözün uyuverdim.

Elbette ki; Başakşehir maçında gördüklerimizi yazacağız. Ama önce bir parça filmi geri sarıp yaşanan sürece dair, naçizane, birkaç söz söylemek isterim, bu sefer abartmadan… Sezon başında, Abdullah Avcı ile- geç kalınmış bir şekilde- yollar ayrılınca, Ertuğrul Doğan Başkanın ilk tercihi Fatih Tekke olmuştu. Ve hatta Fatih Hoca ile de anlaşılmıştı. Bun anlaşmayı bozan; Trabzonspor eski başkanlarından, bakanlık görevinde de bulunmuş bir isimdi. “O ismin” araya girmesiyle “söz dinlemek” zorunda kalan Başkan Doğan, tavsiyeler üzerine Şenol Güneş’in beşinci dönemine “kerhen” onay vermek zorunda kaldı. Beşinci Şenol Güneş devri malumunuz… Duyduklarımız, bildiklerimiz Güneş’in yedeğinin arandığı yönündeydi. Geçtiğimiz hafta, hakem faciasının doğurduğu Hatayspor mağlubiyeti, yönetimin istediği kozu eline almasına neden oldu. Geçtiğimiz Pazartesi, Şenol Güneş’e, aslında “tenzili rütbe” olan Sportif Direktörlük teklif edildi. Belki de bu teklif Güneş’in “izzet-i ikbal” ile köşesine çekilmesi, için bir zarafet örneği idi. Bu benim düşüncem… Eğer bu incelik düşünülmemiş ve gerçekten Şenol Hoca’ya sportif direktörlük teklif edildi ise, “vah ki ne vah” … Başarısız olduğu için görevden ayrılmasını istediğiniz teknik adamı, takımın CEO’su yapmak çok da hayra alamet olmasa gerek…

Takımın başında üç antrenmana çıkan Teknik Direktörden takıma büyük etki etmesini beklemek çok doğru beklenti olmasa gerek. Gerçi takımdan daha çok taraftara etki yaptığını görülüyor. Sezon başından bu yana; 12 hafta boyunca, deplasman galibiyeti olmayan tek takım olan Trabzonspor’un, Fatih Tekke’nin ilk maçında “ilk dış saha” galibiyeti alması, sezonun geride kalan bölümü için sevindirici tabi… Ancak, yine şeytanın avukatlığını yapayım, bu galibiyetin kötü bir dönem geçiren Başakşehir’e karşı olduğu da unutulmamalı…

Oyuna gelince; Trabzonspor’un maç boyunca topa daha az sahip olduğunu gördük. Fatih Hoca’nın çalıştırdığı, özellikle İstanbulspor’da, topla az oynayan ama sonuç alan takımlar yarattığını görmüştük. Trabzonspor böyle bir kimliğe mi bürünecek, bunu henüz ilk maçtan söylemek çok zor. Üç golü, akan oyundan gelmesi, bu sezon en az alkan oyun golünü atan takımlardan olan Bordo Mavililer için sevindirici…

Ancak; “bir çiçekle baharın gelmediğini” hatırlatmakta fayda var. Futbol da “-se, -sa” gibi ekleri sevmesem de, Trabzonspor’un kalesinde Uğurcan Çakır’ın devleştiğini; başta kurtardığı penaltı olmak üzere, refleksleri ile çıkarttığı toplar olduğunu da unutmamak gerekir… Ki; açan çiçekler yalancı bahara aldanıp, dökülmesin…

İki haftalık Milli Maç arasından sonra, Göztepe ve Fenerbahçe deplasmanı Fatih Tekke’nin Trabzonspor’a nasıl etki edeceğini daha rahat göreceğiz. İlk maçta üstelik deplasmanda alınan galibiyet moralleri yerine getirdi. O zaman hoş geldin “Halaskâr Fatih Tekke” …

*Halaskâr: Kurtarıcı

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi