Nuri Abaç dönemleri

Nuri Abaç, tartışmasız çağdaş Türk resminin önemli isimleri arasında yer alır. Günümüzde, müzayedeler dahil “Piyasa” dediğimiz alanda, Abaç resimleri en çok aranan ve yüksek fiyat bulan yapıtlardır. Ancak bu fiyatlandırma, Abaç’ın 1970’li yılların öncesi ve sonrası, 1970’li yılların sonlarına doğru göze daha hoş gelmeye başlayan farklı konu başlıklarını kapsayan geçiş süreci ile en çok tercih edilen 1990’lı yılları içeren masalsı eserlerde farklılık gösterir.

Türk resmine geleneksel figürlerle gerçeküstücülüğü ve fantastikliği kazandırmış bir isim olan Abaç’ın dönemlerini daha iyi anlayabilmek için sanatçının Ankara’nın en önemli kültür-sanat merkezlerinden biri olan Cer Modern’de açılan “Acâibü’l Mahlûkât” isimli sergisini gezip izlemekte fayda var.

 

Nuri Abaç’ın oğlu Celal Abaç’ın koleksiyonu ve arşivinden sunulan sergi, adını Kazvinli Zekeriya el-Kazvini’nin kozmografi eseri “Aja’ib al-Makhluqat ve Ghara’ib al-Mawjudat”tan almış. Yağlıboyaların yanı sıra çini mürekkebiyle yapılmış 35 siyah beyaz eserin de sunulduğu sergi, “Piyasa”da Abaç’ın “korkunç yaratıkları” diye bilinen ve açıkça ifade etmek gerekirse pek rağbet görmediği için çok görülmemiş yapıtlarından oluşuyor.

Sergideki eserler Abaç’ın çoğunlukla 1970’li yılların öncesi ve ilk yarısına dayanan mitolojik yaratıklar ve düşlerde yaşayabilecek gerçek dışı tiplemeleri içeriyor. Resimlerde gerçekle-düş, yaşamla- ölüm, şenlikle-hüzün gibi temalar iç içe geçmiş. Abaç, geleneksel anlatım biçimlerinden ve kültürel kalıtların biçim dillerinden etkilenerek, tarihi olayları acayiplikler dünyasında birer imgeye dönüştürmüş. Sergiyi gezdiğinizde Abaç’ın sanat yaşamının ilk

yıllarında Ankara’da Anadolu kültürlerinin ve Hitit esintilerinin etkisi altında kaldığını görebiliyorsunuz. Hitit kabartmalarını yorumlayarak ve düşünsel sorunsalını irdeleyerek kendi anlatım diline ulaşmaya çalışan Abaç, özellikle korkuları anımsatan dışa vurumlar üzerinde yoğunlaşarak, deformasyonlar yaratmış. Sanatçı, organik olarak parçalara ayrılmış gövdelerde yuvarlatılmış dokusal sarmallarla korkuyu fantastik dışa vurumla görselleştirmeyi hedeflemiş.

“NEŞELİ” DÖNEM

1970’li yıllardan sonra “Korkunç canavarlar dönemi” bitmeye ve Abaç’ın Karagöz-Hacivat ağırlıklı, Osmanlı minyatürlerindeki doğa ve kompozisyon düzenlemelerinden etkilendiği “neşeli fantastik dönemi” başlar. Karagöz-Hacivat döneminin sonlarına doğru insanlar minyatürlerdeki gibi badem gözlü ve yandan iki boyutlu olarak Abaç’ın eserlerinde yer bulur. Artık Abaç’ın en çok tutulan 1990’lı yıllar dönemi başlamıştır: Boğaz gemileri, yandan çarklı ada vapurları, çarkıfelekler, İstanbul’un semtleri ve balıklarla sarılı denizler, motifleşen kıvrımlara dönüşen dalgalar arasında motif balıklar, gemiler ve insanlar. Ada vapurlarının yandan çarklarının ortalarındaki kuşlar, insanlar, atlar… Abaç fantastiğinin beğenilen farklı bir yaklaşımı da kuğu gemilerdir. Bu gemiler, tek, çift veya üç büyük kuğunun gövdesinden oluşan deniz araçlarıdır. Müzik kameriyeleri, turistik eşya satan dükkanlar, lokantalar, gurbetçiler, pazar yerleri de, alt zemini hafif uçucu renklerle boyanmış Abaç eserlerinin beğenilen kompozisyonlarıdır.

2008 yılında kaybettiğimiz Abaç’ın sanatında geçtiği evreleri anlayabilmek ve sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için, 17 Mart’a kadar sürecek “Acâibü’l Mahlûkât” sergisini görmenizi tavsiye ederim. Sergiyi gezdiğinizde, Abaç’la ilgili geçmişte gazetelerde çıkmış haberleri, sergi duyurularını ve sanatçının şövalesi gibi ilginç objeleri de görebilirsiniz.

GÖKÇEBAĞ VE KARAKOÇ SERGİLERİ

Aslında Ankara’da resim ustalarının geçiti var desek abartmış olmayız. Abaç dışında, iki yakın arkadaş Yalçın Gökçebağ Armoni Sanat’ta; Fevzi Karakoç da Arda Sanat’ta geçen Cuma günü açılan sergilerle Ankaralı sanatseverlerle buluştu. Gökçebağ’ın 60x80 santimetre ebatlarındaki eserleri artık sanatçıyla özdeşleşmiş çay toplayanlar, harman yeri, köyde kış, sevgi plajı ve Bodrum manzaralarından oluşuyor. Gökçebağ’ın özellikle “çay nehri” adını verdiği eseri, klasik “çay toplayanlar”ından farklı. Karakoç, son sergisinde de çocukluğundan beri hayran olduğu atları yansıtmaya devam etmiş. At figürlerini soyutlayan Karakoç, eserlerin alt zeminlerini Anadolu’nun çok renkli kilimleri ve kıyafetlerinden esinlenerek renklendirmiş. Her iki sergi de 3 Şubat’a kadar sürecek. Genç kuşağın önemli ismi Raşit Altun’un “Araf” sergisi de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sanatseverleri bekliyor

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi