Kalleşliğin Adı Mertlik Olunca…

Siyasi saiklerle insan(lar)ın canına kıyabilmenin “mertçe” de olabileceğini Meral Akşener’den öğrenmiş olduk. Sinan Ateş cinayetinden yola çıkılarak söylenmiş sözlerin hangi cinayetleri aklamak için söylendiğini bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz. Zira Meral Akşener’in devlet için kurşun atanı da yiyeni de şerefli addeden müktesebatı bu konuda fikir sahibi olmak için yeterli… 

Konunun tarihsel ve aktüel tarafları üzerine açıklamalar yapıldı, yazıldı, çizildi. Biz de birkaç söz edeceğiz elbette. Ancak, oraya gelmeden üstünde durulması gereken son derece sorunlu bazı noktalar mevcut. İkinci ağızdan olmasın, sözü Akşener’e bırakalım: 

“Ben ısrarla her şeyi takip ederim ama siyasi malzeme hâline getirmem. Ama bunu kendisi anlattığı için sizlerle paylaşmak isterim. Ayşe (Sinan Ateş’in eşi) benim evladım gibi. Telefon açtı bana dedi ki ‘Abla, çocuklarla sana gelmek istiyoruz.’… Siyasi anlamda en ufak bir şey değil bu anlattığım… Küçük kızın elleri buz gibi. Neden biliyor musunuz? Haykıra haykıra ağlayasım var. ‘Anne gözümün önünden ayrılma, ya seni de vururlarsa…’ Nasıl biliyor musunuz? Titriyor. Çünkü torbacılar öldürdü, katletti. Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi. Onun için de hiçbirimiz korkmadık ama çocuğun babasını katledenler torbacılar, torbacılar… Bu çocukların ahının yerde kalmaması için bizi seçin…”

Öncelikle “Siyasi malzeme hâline getirmem…” cümlesiyle başladığı sözlerin tamamı bir siyasi cinayetten rant devşirme gayesi güdüyor. Ve bunu o kadar acemice yapıyor ki diskurunu oy isteyerek bitiriyor. Yetmiyor, malzeme olarak bir çocuğun duygularına ve korkularına dayalı psikolojisini kullanıyor. Dinleyicileri -kendi gözünden seçmenleri- duygu kanalından yakalamaya çalışıyor. Bunu yaparken de, çocuğun hayatı boyunca kendisiyle büyüyecek olan travmasını kullanıyor, hülasa onu istismar ediyor. Kararı kendisinin vereceği olgunluk seviyesine gelinceye kadar arka planda kalması gereken bir felaket; bizzat çocuğun merkeze alındığı bir retorikle planlı olarak toplumsallaştırılıyor. 

Diğer bir sorunlu noktaysa faillerin “torbacılar” olarak tanımlanması… Yargı süreci devam ederken konuyla ucundan kıyısından ilgili olan herkesin bildiği gerçekler çarpıtılıyor ve bir hükme varılıyor. Tüm siyasi bağlantılardan, şüpheli durumunda olan siyasilerden, onların koruduğu suçlulardan, ucu emniyete uzanan iddialardan azade cinayetin ilmeği torbacıların boynuna geçiriliyor. Mesele tüm siyasi bağlantılardan arındırılıp bir sokak kavgası basitliğine, sıradan, alışılagelmiş bir üçüncü sayfa haberine indirgeniyor. Akşener; fiili işleyenler “torbacılar” yerine başkaları olsaydı, öldürülen bir ülkücü değil de fikren veya doğuştan (etnisite itibariyle) bunu hak eden(!) birisi olsaydı cinayetin kabul edilebilir bir yanı da olabilirmiş gibi konuşuyor. Akşener’in dili, iktidarın ve ortağının dilidir ve konuyu basite indirgeyerek örtbas etmeyi amaçlayan odaklara hizmet eder. Mücadelenin iktidara karşı olması gerekirken, konunun DEM Parti’yle tartışmaya dönüşmesi de zaten açık bir niyet göstergesi. Akşener’in “demli kafalar” ifadesi bile iktidarın, muhafazakâr ve kendileri gibi olmayanları aşağılayan/kategorize eden dilinden ilham alıyor.

Gelelim şu “mertlik” bahsine... Yazının başında da ifade ettiğimiz üzere, taraf ayırt etmeksizin siyasi saiklerle işlenmiş bir cinayet ile mertlik mefhumunun yan yana gelmesi söz konusu olamaz. Özellikle de Sebahattin Ali’den Turan Dursun’a, Uğur Mumcu’dan Taner Kışlalı’ya, Musa Anter’den Tahir Elçi’ye siyasi kurbanlar vermiş olan acılı bir toplumun karşısında, bu cinayetleri sınıflandırmak ve bazılarına haklılık payesi vermek izansızlıktır. Hele de, yetmişlerin siyasi kavga ortamında devlete yaslanan ve 12 Eylül’ün zeminini hazırlayan tarafın mensubu iseniz, bu yaptığınız siyasi ahlaka da mugayirdir. Seçim başarısızlığının idrakiyle fabrika ayarlarına dönmek ve iktidara yanlamak gibi bir düşünce varsa da bunun yegâne yolu bir çocuğun duygularını istismar etmek veya kanlı bir maziyi sahiplenmek olmamalıdır…

Hülasa; bu çocukların ahının yerde kalmaması için Akşener gibilerden uzak durunuz efendim…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Boray Acar Arşivi