Kaya Türkmen
Güçlendirilmiş parlamenter sistemdi değil mi?
Yoksa biz mi hayal görüyoruz? Ama olamaz. Hem tek tek hem altılı masa olarak bugünkü ucube sistemi terk edip güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçmek konusunda topluma sözünüz var. O sözünüzde durmanızı bekliyoruz.
Sözüm muhalefete tabii ki...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen bugünkü sistemin ülkemize en ufak bir yarar sağlamadığını, tersine koca bir ülkeyi ve o ülkenin yönetimini tek bir adamın aklına, görgüsüne, eğitimine, bilgisine, ferasetine, insafına, namusuna, tıynetine, cibilliyetine emanet etmenin yanlış olduğunu hemen herkes anladı, yaşadı, gördü, deneyimledi.
Hâlâ iyi diyen varsa bilin ki bir şekilde menfaati vardır bu sistemden.
Ya birden fazla maaş alan arsızlardandır, ya imar rantından, vergi affından, peşkeş çekilen kıyılardan, orman arazilerinden, kentlerdeki kupon arsalardan, kamu-özel ortaklıklarından nemalanan haramilerdendir, ya da sosyal yardımların Akape’nin cebinden çıktığını ve vatandaşa lütfedilen bir cemile olduğunu sananlardandır.
İşin içinde olan herkesin çalıp çırptığı, beş liralık işin devlete on beşe mal ettirildiği beton yığınlarının yüzyılın yatırımları olduğu yutturmacasına inandırılan saftiriklerdir herhalde.
Belki vatandaşı dinle imanla kandırıp ekmeğine, parasına, ırzına göz koyan tarikatçılardır.
Yüz kızartıcı dosyalar, utandırıcı kasetler, onur kırıcı kanıtlarla tehdit edildikleri için daha dün ağız dolusu küfrettikleri, en ağır ithamlarda bulundukları, her türlü ahlaksızlığı yakıştırdıkları iktidar büyüklerine bugün koşulsuz biat edenlerdir herhalde sisteme iyi diyenler.
Sokaklardan toplanıp Büyükelçi yapılanlardır sistemi beğenenler. İktidarla aynı yolda beraber yürüdüğü için yüksek yargı organlarına tayin edilenler, bakan, bakan yardımcısı yapılanlar, Soma’da vatandaşa güzel tekme attığı için Türkiye Futbol Federasyonuna getirilenler, kamu bankalarının ve diğer iktisadi teşekküllerinin yönetim kurullarına oturtulanlar, ihale üstüne ihale verilenler, sülalece ihya edilenlerdir muhtemelen.
Bir de Külliye ahalisidir.
Bu ülkenin demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, güçler ayrılığına, denge ve denetim mekanizmalarının gerekliliğine inanmış, yargı bağımsızlığına özlem duyan insanları ise bugünkü sistemden memnun değil.
Aşırı yetkilerle donatılmış tek bir kişinin hem yasama hem yürütme hem de yargı üzerinde mutlak kontrol sahibi olmasının otoriter bir rejim yaratmasından, demokratik katılım ve çoğulculuğun ortadan kalkmasından, rejimin doğal sonucu olarak karşımıza çıkan anayasa ve hukuk tanımazlıktan, adam kayırmacılıktan, liyakatsizlikten, yolsuzluktan şikayetçiler.
Tüm toplumu ve farklı siyasi görüşleri temsil etmesi beklenen Cumhurbaşkanının bir siyasi partinin lideri olmasının cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığını zedelemesinden, toplumda var olan siyasi bölünmeleri derinleştirmesinden, toplumun diğer kesimlerinde dışlanmışlık hissi yaratması ve kutuplaşmayı artırmasından hoşnut değiller.
Partili cumhurbaşkanının devletin kaynaklarını kendi partisi lehine kullanabilmesine, bunun seçim süreçlerinin adilliğine gölge düşürmesine, sonuç olarak demokrasiye olan güveni zayıflatmasına itirazları var.
Partili olmasının Cumhurbaşkanının toplumu birleştirici ve bütünleştirici rolüyle çeliştiğini, siyasi tarafgirliğinin farklı kesimlerle uzlaşı arama kapasitesini azalttığını söylüyorlar.
Cumhurbaşkanının gerektiğinde kendisini yargılayabilecek yargı üst kadrosunu, yani Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinden 12’sini atamasının kuvvetler ayrılığı ilkesiyle, rektörleri atama yetkisinin ise üniversite özerkliğiyle çeliştiğini savunuyorlar...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın birkaç gün önce yaptığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem yeniden ele alınmalı. Güçler ayrılığının nasıl olacağını insanlara göstermemiz lazım" yolundaki açıklaması dışında, CHP’nin son dönemdeki söyleminde parlamenter sisteme atıfların kaybolmuş olması umudunu muhalefete bağlayan seçmenin kafasında soru işaretleri yaratıyor.
Bugünkü rejimden kurtulmak ve parlamenter sistemi ihya etmek için Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluk gerekir. Ve o çoğunluk sağlanana kadar ülkenin bugünkü sistemle yönetilmesi kaçınılmaz; anladık! Ama muhalefet seçmeni her uygun fırsatta nihai amacın parlamenter sistem olduğunun vurgulanması beklentisi içinde.
İkinci bir Recep Tayyip Erdoğan seçmek istemiyor kimse.
Haberiniz olsun.