Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Gölgede kalan

Zaten çok güvenilir bir seyahat aracı değil.

İnsan şansını zorlamamalı. Onu bu denli güvensiz ve tehlikeli yapan veriler elde olduğu sürece bir suikast aracı haline gelmesi şaşırtıcı olabilir mi…

Helikopterden bahsediyorum.

Her ne kadar çevik, kolay kaçan bir güç sembolü olsa da helikoptere atfedilen bu avantajlar komploların aracı olarak da kullanılmasına neden oldu. Kaç tane ölümcül kaza gerçekleşti… Şüphe uyandıran kazalar. Kolay kaçma ve çeviklik deyince tek motorla dahi uçabilen, adları kuş serisiyle anılan mini jetler de şüphe uyandıran “kazalara” uğradı. Hal böyle olunca bu güvensiz hava araçları (düşmeden önce) kimi ya da kimleri taşıyordu sorusu öne çıkıyor. Gelin, sorunun peşinden gidelim, bakalım ne olacak…

İstikrarsızlık

1994 yılında Ruanda’nın o zamanki Cumhurbaşkanı (buraya adını yazıp zihninizi bulandırmayayım) ve Burundi Cumhurbaşkanı aynı hava aracına biniyor. Son anda gelişen bir dizi olaylar sonucunda birlikte uçmaya karar veriyorlar. Zaten aralarında barış konusunu görüşüyorlar, o sıralar. İki taraf da birbiriyle nicedir tepişme halinde ve nihayet bu iki Cumhurbaşkanı, “artık kan dökmesek” kıvamına gelmişler. Gidilecek çok yol var ama olsun, bir yerden başlanıyor işte. Varacakları havalimanına dakikalar kala taş gibi düşüyorlar. Herkes ölüyor. Sonra iki taraftan da toplam sekiz yüz bini bulan insan ölüyor. Cumhurbaşkanlarının ölmesinden her iki taraf da birbirini suçluyor. Peşinden gidilebilecek bir soru daha belirmiyor mu ufukta? Barışın gelmemesi kimin işine yaradı… Silah tüccarlarının? İstikrarsızlıktan nemalananların? Hava aracının düşmesinden pilot sorumlu tutuldu. Arıza da olabilir dendi. Raporlara kaza olarak geçti. Çelişkilerin sebebi bendeniz değil.

Çözüm İstemeyince

Barış çabalarından memnun olmayan çeşitli aktörler var, dünyamızda. Hükümetler var, paralı askerler var. 1961 yılının Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Afrika’da bir ülkeye ateşkes görüşmeleri için gidiyordu. Gidemedi. Onu taşıyan hava aracı da taş gibi düştü. BM Genel Sekreteri dahil on beş insan öldü. Aradan geçen yarım yüzyıla rağmen bu konu açık bir yara olarak kaldı. İlk incelemelerden düşme nedeni tamamen kaza sonucuna bağlandı. Sonra ortaya birtakım kanıtlar, bilirkişi raporları çıkınca aracın yerden vurulmuş ve düşürülmüş olma şüphesi ağır bastı. Konuyla ilgili olarak, dönemin ABD Başkanı Harry Truman, “Onu öldürdüklerinde bir konuyu halletmek, çözüme kavuşturmak üzereydi. “Onu öldürdüklerinde” dediğime dikkat edin!” diye açıklamada bulundu.

Kötü Hava, Pilot Hatası

İmkânı olsa sol kolunu bile adı “sol” diye kesip atacak yapıda olan Leh Kazinski yani Polonya Cumhurbaşkanı 2010 yılında, sonradan raporunda “kötü havadır”, “pilot hatasıdır” diye yazılacak bir “kazada” öldü. Üstelik 2. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Katyn Katliamı’nın anma törenine giderken…

Bizden örnek yok mu? Olmaz olur mu…Var. 1993’te Orgeneral Eşref Bitlis’in tam da terör örgütü PKK’nın bir kolunun ABD ile alış-veriş işinde olduğunu ordu büyüklerine rapor etmişken, Irak sınırı içinde bir Kürt Devleti kuracaklarının bulgularını toparlarken içinde olduğu hava aracı düştü. Motor buzlanmasından oldu gibi bir şey dediler. Şöyle bir düşünün; Bitlis’in ebediyete kadar susmasıyla kimler kazandı? Derken, 2009 yılında, BBP Genel Başkanı ve Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler yine bir “kötü hava şartları” ya da “pilot hatası” nedeniyle yere taş gibi düşüp öldüler. Kim ya da kimlerin işine geldi, bu ölüm…

Değerler Dediniz

Tarih, kötülüğü organize etmenin iyiliği organize etmekten daha kolay olduğunu gösterir. Değerlerin olmadığı bir dünya bu. Dolayısıyla tehlikeli bir dünya olmaya devam ediyor. Giderek daha tehlikeli hale geliyor.

Valla, helikoptere falan binmeyin derim. Birileri gidişatınızı değiştirmek istiyor olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi