Serap Durusoy
Daha sıkı iletişim yeterli mi?
Yeni ekonomi yönetiminin haziran ayından beri yazdığı ekonomi hikâyesinin bir ayağını rasyonel politikalara geri dönüşe ilişkin uygulamalar oluştururken, diğer ayağında da yabancı para arayışı yer aldı. Nitekim Sayın Şimşek, Yeni Şafak Gazetesi’nde yapmış olduğu değerlendirmede Türkiye’ye karşı esen rüzgârların 2024’ün ikinci yarısından itibaren destekleyici bir nitelik kazanacağını söylemişti. Sayın Şimşek seçim sonrası döviz bulabilmek için yönünü Körfez’e çevirmiş ve ilk gezisini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yapmıştı. Türkiye’nin ihtiyacı olan kaynağı tedarik noktasında Körfez ülkeleri gibi sermayesi fazla olan ülkelerden başlandığını bunun en somut emaresinin BAE ile yapılan 51 milyar dolarlık yatırım paketi olduğunu belirtmişti. Daha sonraki duraklarsa Katar ve Suudi Arabistan olmuştu. Körfez ülkelerine 5 kez yapılan
ziyaretin ardından ABD'de yatırımcılarla bir araya gelen Şimşek 1-14 Ekim’de Fas’ın Marakeş kentinde düzenlenen IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantılarına katılmış ve 9 Ekim’de ise Paris’te yatırımcılarla buluşmuştu.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kasım ayı başında internet sitesinde yer alan açıklamada, yatırımcı günleri düzenleneceğini duyurmuş ve ABD’li yatırımcılardan gelen talep üzerine yatırımcı günlerinin 11 Ocak 2024 tarihinde New York’ta gerçekleştirileceği belirtilmişti. Aslında TCMB geçmişte iletişim politikası uygulamalarının tamamlayıcısı olarak yatırımcı ve ekonomistlerle yatırım toplantıları yapmıştı. Ancak ABD’de düzenlenecek bu toplantının geniş kapsamlı olması, toplantıyı diğerlerinden farklı ve önemli kılıyor. Zira toplantıya, büyüklüğü 50 trilyon doları bulan dünyanın en büyük yatırım fonlarından 200'ü aşkın üst düzey temsilcinin katılımı bekleniyor. Ayrıca yatırımcı gününe katılacak kurumlar arasında Morgan Stanley, JP Morgan, Goldman Sachs, PIMCO, Blackrock, Vanguard, Fidelity ve UBS’nin yer alacağı bilgisi kamuoyuna yansıdı. “Yatırımcı günü”nün ikincisinin ise bu yıl Türkiye’de gerçekleştirilmesinin planlandığı bilgisi mevcut. İki kısımdan oluşacak toplantının ilk kısmında makroekonomi, para politikası, finansal piyasalar ve bankacılık gibi
konularda ayrıntılı teknik sunumların yapılacağı ikinci kısmın ise geniş kapsamlı soru- cevaptan oluşacağı bilgisi paylaşıldı. TCMB Başkanı Erkan'ın Para Politikası ve Enflasyon Görünümü başlıklı sunumuyla başlayacak toplantıya Bakan Şimşek’in ise Ankara'daki programları nedeniyle çevrimiçi katılacağı ve toplantıda "Maliye Politikası ve Hazine'nin Finansman Görünümü başlıklı bir konuşma yapacağı bilgisi basında yer aldı. Toplantının
ikinci bölümünde Türk Varlıklarına İlişkin Yatırımcı Görüşleri Paneli düzenlenecek. TCMB'den Başkan Erkan, başkan yardımcıları ve birim yöneticilerinin katılımıyla Dezenflasyon Patikası, Döviz Rezervleri Stratejisi ve Bankacılık Sektörü ve Makro ihtiyati Çerçeve başlıklı oturumların gerçekleştirileceği toplantının, Erkan'ın soruları
yanıtlayacağı kapanış oturumuyla sona ereceği yine kamuoyuna yansıyan bilgiler arasında.
Yakın zamanda Sayın Şimşek, TBMM Genel Kurulu’nda bakanlığının 2024 yılı bütçesini anlatırken, “Biz hiç kimseden para istemedik. Türkiye’nin paraya ihtiyacı yok. Arzuladığımızdan daha fazla para girişi zaten var” yönünde bir açıklamada bulunmuştu. Hal böyle ise neden böyle bir toplantıya ihtiyaç duyuldu? Sayın Bakan’ın bu toplantıya online katılımı da para bulmaya gitmek istemediği olarak mı yorumlanmalı?
Öte yandan;
-CDS’in 300’lerin altına gerileyerek iyi bir seviyeye ulaşmasına,
-Yabancı raporlarının olumlu gelmesine,
-Yapılan ziyaretlerle ekonomi politikası anlatılmasına ve
-Türkiye’ye ilişkin yoğun bir istek olduğu belirtilmesine rağmen hâlâ arzu edilen yabancı
sermaye gelmedi.
Hiç şüphesiz bunda yakın bir dönemde yapılacak yerel seçimler nedeniyle uygulanmakta olan ekonomi politikasının kesintiye uğrayacağı endişesinin yüksek olması etkili. Ayrıca dünyada azalan bir risk iştahı var. Özellikle konjonktürün pozitif olmaması, jeo-politik riskler ve kur riski yabancı girişini engelleyen nedenler arasında yer alıyor. Haliyle bu durum yabancının bekle gör süresini uzatmasına neden oluyor.
Ekonomi kurmaylarının enflasyonun mayıs ayında en yüksek seviyeye ulaşacağı yönünde yaptığı açıklamalar göz önüne alındığında yabancı yatırımcı için haziran ayı belirleyici olacak ve yabancıların pozisyon almasında yılın ikinci yarısı daha önemli olacak gibi görünüyor. Bu arada yabancının gelmesi istenirken yabancı yatırımcı nereye, nasıl gelecek sorusu da yanıt bekliyor.
Tüm bunların dışında Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne geçilmesinin ardından 10 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulan ve Türkiye'nin yatırım ortamını tanıtarak yabancı yatırımcılara rehberlik eden Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi var iken bugün gerçekleşecek olan bu toplantıyı TCMB’nin yapması doğru bir aksiyon olarak değerlendirilemez. Aslında TCMB daha önce böyle bir
aksiyonda bulunmadı. Ancak yabancı yatırımcının gelme isteksizliği ve gecikmesi ekonomi yönetimini yeni arayışlara yöneltiyor.
Elbette ki yatırımcı günleri ile daha sıkı bir iletişim kurulmak isteniyor. Fakat TCMB’nin enflasyon hedefini güncelleme gerekliliği ve TCMB Başkanı’nın değiştirilmeme garantisinin olmaması yabancı sermayenin sürdürülebilir bir şekilde ülkemize gelmesi noktasında göz ardı edilmemesi gereken unsurları oluşturuyor.