Yeni yıla, yeni umutlar

Yeni bir yıla girerken, yeni düşler, yeni planlar, yeni umutlar düşleriz. Bireysel olarak yeni kararlar alır, açıklar, açıklamaz, yine de yeni yıla girerken, bir dolu olumsuzluk yanında yeniliklerle girmeye özen gösteririz. Herkes yol haritasını kendi konumuna ve koşullarına göre belirler.

Yazar dostum Çiğdem Koç bir ileti ile beni farklı bir yolculuğa çıkardı:

“Bak, yapay zekaya Yaşar Seyman için bir şiir yaz dedim. Yapay zekâ ne gönderdi.”

“Sözün İzinde: Yaşar Seyman’a,

Bir kadın, güçlü, sözcüklerle dokur,

Tarih ve umut, ellerinde yoğrulur.

Mücadelesi, yankı bulan bir ses,

Kalemiyle doğar yeni bir nefes.

Her hikâyesi bir yaşamdan iz taşır,

Kadınlar, emekçiler onunla konuşur.

Yaşar Seyman, adaletin peşinden yürür,

Her satırı, bir devrim gibi büyür.”

Vay bee!

Sen yine de havalara girme dedim kendi kendime. Teknolojinin geldiği noktayı selamlamayla yetin.

Sonra yapay zekaya sorular sorarak isteklerde bulundum. Çok ilginç tanımlarla karşılaşsam da şimdilik verdiğimiz bilgilerle yolculuk ediyor. Yarın ne yapar bilemem.

Bildiğim bizim kuşak başarı odaklı değil yaptığımız işe odaklı çalıştık. Öğrenme susuzluğumuz kaleme, kâğıda yansıdı. Bu susuzluk bitmedi, bitmiyor. Merakımız hep sürüyor. Sanat uğraşı dışındaki işimize bir yaşam adadık o da bazen başarısızlık bazen de başarı getirdi. Sanat uğraşı size ne kadar başarı getirir bilemem. Bildiğim bir şey varsa o da sanatın insanı iyileştiren koruyan bir yanı olduğudur. Siz ona tutkuyla, aşkla sarılırsanız sizi asla yarı yolda bırakmaz. Sanat adeta insanın yaralarına merhem olur.

Sanatın ve sanatçıların ülkemizde yarattığı güzelliklere yolculuğa çıktım.

Bayburt’un dağlarında ata topraklarına yadigâr kalan bir müze aklıma düştü. Henüz gidemedim. Burada bir kulak çınlaması yapayım mı? Erdal Erzincan’ın sözünü tutmasını bekliyorum. O da yoğun yıllar geçiriyor. “Gezici Bağlama Atölyesi” ile elinde bağlaması Anadolu yollarına düştü. Canla başla çalıştı ve bu çalışma ödüller getirdi. Hani dedim ya başarıya odaklı bir uğraş yapılmaz, uğraşına düşle, inatla, sevdayla sarılırsan başarı da getirir ödül de.

Gelelim dağların başına bir bilim insanının kurduğu sanat yuvasına, anne ve baba ruhuna adanan bir Gülistan’a…

Baksı Müzesi Doğu Karadeniz’de, Bayburt’un kırk beş kilometre dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde yükseliyor.

Baharda yeşeren dağların içinde tepenin üstünde başı göğe yükselen bir beyaz gelin, görkemli bir anıt sanki…

Bayburt’un ince yolunda yolunda

Bir müze buldum dağında dağında uyarlaması ile baktığımda Baksı Müzesi Bayburt’un yüz akı oluyor.

Hüsamettin Koçan öncülüğünde Bayraktar Köyü'nde kurulan sanat müzesi, ülkemizin sanat elçilerinden biri oluyor. Kurulduğu Bayraktar Köyü'nün eski adı olan Baksı sözcüğü eski Türklerde bilgin, hekim, şaman anlamlarına gelen biraz da destan anlatıcısıdır. Müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına ev sahipliği yapmanın yanında çevresine de örnek olmuş kültürel kalkınmaya katkılarını sürdürüyor. Anadolu’dan dünyaya ışık yakan müze dünya müzeleri sıralamasında yer alması yanında ödüllere de doymuyor.

Ayrıca o yörede yaşayan kadınlar bu kültürel şölene el emekleriyle büyük zenginlik katarken, bütçelerine de katkı sağlıyorlar. Böylece uzak coğrafyadan gelenlerle dostluk köprüleri kuruyor, türküler çığırıyorlar. Biliyorlar ki kültürel köprüler yıkılmaz.

Baksı Müzesi, Çoruh nehri ile dünya nehirleri gibi menzili okyanusa akıyor.

Bin teşekkür Hüsamettin Koçan!

Sanatın gücü tartışılmaz.

Bu yıl Baksı’ya gitmek artık farz oldu…

Yeni yıla herkes gibi ben de yeni umutlarla girmek istiyorum.

Kadın ve çocukların yaşamdan koparılmadığı, emeklinin ve emekçinin yüzünün güldüğü, kitap fuarlarının, müzelerin dolup taştığı, sanatın zirvede olduğu bir yıl diliyorum.

Yunus Emre’nin belleğimde tazeliğini hep koruyan sözüyle; istersek düşlerimizdeki yeni yılı da yaratırız.

“Her dem yeniden doğarız bizden kim usanası!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi