Serap Durusoy
Yeni Ekonomi Reform Paketi
Akademisyenler iş dünyası ve ekonomi gündemini takip eden herkes dün açıklanan ekonomi reformunu merakla bekliyordu. En son 10 Nisan 2019’da ‘Yapısal Dönüşüm Adımları’ adı altında bir reform paketi açıklanmıştı. Açıklanan pakette gıda enflasyonunun düşürülmesi, sürdürülebilir büyüme ve istihdamın sağlanması, bütçe disiplini gibi hedefler yer alıyordu. Ancak bu ve önceki paketlerin ekonomide yaşanan yüksek faiz, yüksek kur, yüksek cari açık ve enflasyon kıskacından kurtaramaması siyasi otoriteyi yeni bir reform arayışına yöneltti. Aslında kasım ayında fiyat istikrarını önceleyen bir organizasyon çatısı oluşturulmuştu. Dün açıklanan 98 sayfalık paketin ise birçok başlığı olmasına rağmen ana vurgunun yatırım, istihdam, üretim ve ihracat olduğu gözlemlendi.
Reform kelimesi yeniden teşkil etmek, yeni şekle koymak ve düzene koymak olarak tanımlanmakta. Ancak yeni ekonomi reform paketinin detayları incelendiğinde aslında böyle bir nitelik taşımadığı makro ekonomik istikrar politikalarını gerçekleştirmek için düzenlemelerden oluşan bir metin niteliği taşıdığı söylenebilir.
98 sayfalık paketin birçok başlığının olduğu göz önüne alınırsa pakete yönelik değerlendirmeyi bir köşe yazısına sığdırmanın zorluğunu dikkate alacağınızı umuyorum.
Öncelikle paketin tüm paydaşları harekete geçirme içeriği taşıması, derli -toplu olması ve sorunlara ve ihtiyaç duyulan noktalara odaklanmış olması önemli. Ancak takipçilik ve kurumsal düzenleme ayağının ön planda tutulduğunun dile getirildiği paketin Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanmaması önemli bir çelişki. Ayrıca pakette anlatılanların ne kadar bir sürede gerçekleşeceği yani bir zaman planlamasının yapılmamış olması da önemli bir eksiklik.
Etkili ve kalıcı çözüm yollarının üzerinde durulduğunun ifade edildiği pakette benim en çok dikkatimi çeken noktalardan bir diğeri de gençlerin hem finansal okuryazar yetilerinin artması hem de yatırımları finanse etmek için bireysel emeklilik yaşının 18’ in altına inmesi. Bu karar alınırken bireysel emekliliğin üretken yatırımlara değil finansal ürünlere talebi artıracağı göz ardı edilmiş diye düşünüyorum.
Kamu ihalelerinde yerli üretime ağırlık verilecek kararı da tipik bir korumacı politika olup küresel finans krizi sonrası başta ABD olmak üzere birçok ülke tarafından uzun süredir uygulanıyor.
Öte yandan 850 esnafın gelir vergisinden muaf tutulmasına ilişkin düzenlemenin esnafın pandemi nedeniyle yaşadığı mağduriyeti çözmede ne denli yeterli olduğu tartışılır. İhracatın tabana yayılması için KOBİ ‘lere destek verilecek olması da yeni değil.
Bu bağlamda ekonomide etkili olan siyasi istikrarı kurumsallaştırmak ve güven unsurunu sağlayabilmek için makro ekonomik( kamu maliyesi harcama disiplini, vergilere ilişkin düzenlemeler, enflasyon, finansal istikrar) ve yapısal dönüşümü sağlayacak, dijitalleşme, enerji verimliliği, bölgesel kümelenmeyle uyumlu yatırımlara teşvik, genç istihdamını artırmak için kalfaların ücretini kamunun üstlenmesi gibi birçok düzenlemeyi kapsayan bir paket ile karşı karşıya kaldık.
Kuşkusuz ülkemizin ekonomik sorunlarını bir anda çözecek bir reform paketini beklemek elbetteki hayalcilik olur. Bu nedenle ben bu paketi sorunları kabul etme ve önceliklendirme paketi olarak değerlendiriyorum. Öncelikli sorunları ortaya koymanın da çözüme bir adım daha yaklaştırmasını diliyor ve umuyorum.