“VEYSEL Mİ JESUS MU?”

Fenerbahçe taraftarı çoktan “Veselinoviç mi Jesus mu?” muhasebesine başladı bile. 103 Gollü rekorun hocası “Veysel” kaç yediğine değil, kaç attığına bakardı. Jesus’un takımı da aynı yolda görünüyor ama ciddi farklar var tabi.

Her şeyden önce Veselinoviç’in takımı yıldız oyunculara, yetenekli hücumculara dayanıyordu. Aykut, Rıdvan, Oğuz, Hasan, Turan gibi isimleri sahaya süren Veysel muhtemelen “saldırın” deyip gerisini onlara bırakıyordu.

Oysa Jesus’un farklı oyun planları var. Önde baskıya, hızlı futbola, oyalamadan, gevelemeden topu ileri taşımaya dayanan oyun planları sahneliyor Jesus… Ve dahası bu oyun planları hiçbir oyuncuya dayanmıyor. Formayı kim giyerse giysin aynı etkili, güçlü, hırslı hücum futbolunu oynatmaya çalışıyor Hoca. Bu nedenle de her maçın kahramanı ayrı isim oluyor, bu maçın kahramanı bir sonraki maç kenarda oturabiliyor, kısaca kadroyla istediği gibi oynayabiliyor Jesus.

Austria Wien karşısına Altay hariç tüm takımı değiştirerek sahaya çıkan Jesus, riskli bir defans üçlüsü tercih etmişti. Lemos, Henrique, Peres. Bir arada hiç oynamayan bu üçlüyü kanatlardan destekleyecek ikiliyi ise sağda Osayi, solda Alioski olarak tercih etmişti.

Jesus’un 3-4-1-2 düzeninde büyük yük kanatlardaki ikiliye düşüyor. Defans üçlüsünü desteklemek, merkezdeki ikiliyle birlikte orta sahaya sahip çıkmak ama hepsinden önemlisi ilerideki ikiliye kanatlardan destek vermek, servis yapmak…

Bu rol için ilk 11’de sahaya çıkan Osayi ve Alioski’nin dışında Ferdi, Lincoln, Emre Mor gibi isimler var kadroda. Bu kanat ikilisi başarılı olduğunda Jesus’un ve tribünlerin çok sevdiği ofansif oyunun büyük bölümü zaten sahaya yansımış oluyor.

İleride Serdar Dursun, Rossi ikilisini tercih eden Jesus, hemen arkalarına sakatlıktan dönen İrfan Can’ı koymuştu. İrfan Can güzel bir futbol ve iki golle döndü. Attığı ikinci goldeki vuruşu, yeteneğini unutanlara hatırlatma cinsindendi. Son bölümde oyuna giren Mert Hakan Yandaş da golle dönen isimlerden oldu.

Maç geneline bakarsak Fenerbahçe zayıf rakibi karşısında 90 dakika oyunun ve sahanın hakimiydi. Rakip ceza sahasında başlayan baskıyı sahanın her tarafına yayan Fenerbahçe rakibine oynama şansı vermedi. Tam Jesus’un istediği, planladığı gibi bir oyun oldu, her top en kısa sürede rakip kaleye taşındı.

Bu maçın öne çıkan ismi iki golle İrfan Can’dı ama Serdar Dursun da gol atmak dışında herşeyi yaptı, hem de gerçekten iyi yaptı. Rakibe bastı, orta sahada ve ilerde top kaptı, top tuttu, güzel ara paslar attı. Ama yine de gol atsa iyi olacak.

Günün bir diğer başarılı ismi Luan Perez sol bek yerine sol stoperde daha başarılı olacağını ortaya koydu.

Alioski uzun zamandır Sarı Lacivert formayı giyiyormuş gibi oynadı ve Jesus’un bir kanat oyuncusundan beklediği her şeyi yaptı.

Kısaca gol vuruşu dışında doğru işler yapılıyor. Gerçi bu soruna ragmen Ağustos’ta oynanan 5 maçta 17 gol attı Fenerbahçe, son haftada iki maçta atılan gol sayısı 8. Gol vuruşu kalitesi de artarsa çok başka şeyler konuşuruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi