ŞİMDİ HÜZÜN ZAMANI

Hani şair diyor ya, “bakakalırım giden geminin ardından”, biz de öyle bakakaldık giden şampiyonluğun ardından… Oysa hiç bu kadar kolay olmamıştı şampiyonluğa uzanmak. Vazgeçtim Kadıköy’de kaybedilen puanlardan, vazgeçtim düşme hattındaki takımlara verdiğimiz puanlardan, sadece ve sadece geçen hafta Sivas maçını alsaydık, bugün şampiyon olacaktık.

Olmadı. Hediye ettik şampiyonluğu. Şimdi oturup hüzünlenme zamanı, kahretme zamanı…
Son maça gelirsek, zor olacağı belli bir maçtı. Kayseri’nin mağlubiyet halinde düşme tehlikesi taşıması zorluğu artırıyordu. Daha maçın başında Sosa’nın orta sahadaki hatalı geri pasında, İlhan Parlak’ın sağ kanattan 6 Fenerbahçeli içinden yaptığı ortaya Nazım’ın boş bakışları altında Henrique kafayı vurarak Kayseri’yi öne geçirdi. Böyle bir golü ancak Fenerbahçe yerdi, böyle bir hatayı ancak Fenerbahçe defansı ve Nazım Sangare yapardı. Eminim pozisyonu sonradan seyrettiklerinde çok utanacaklar.
Golden sonra Kayseri tamamen kapandı, Fenerbahçe ise rakibi açmakta zorlandı. Sağ kanatta Nazım ve Ferdi etkisiz kalırken en çok eksikliği hissedilen isim İrfan Can oldu. Fenerbahçe ilk yarıyı pozisyonsuz kapadı.
Bu pozisyonsuzluğa çare bulmak için Emre ikinci yarıya Ferdi’nin yerine Cisse’yi alarak başladı.
İkinci yarı Kayseri’nin kullanamadığı kontratak pozisyonlarıyla başladı. Altay pozisyonlarda başarılıydı. Hemen ardından bir serbest vuruşta İlhan Parlak kale önünde Serdar Aziz’i çekince hakem penaltıyı tereddütsüz verdi. Topun başına geçen Sosa çok kötü bir vuruşla penaltıyı kaleciye teslim etti.
Fenerbahçe’nin yediği golü hatalı geri pasıyla başlatan Sosa, kaçırdığı penaltıyla da günün kaybettireni oldu.
Sonrasında kapanan Kayseri ve açamayan Fenerbahçe olarak devam etti maç. Samatta, Mert Hakan ve Gustavo’nun girişleri de bir şey değiştirmedi. Hatta Cisse ve Samatta tek şut atamadan, tek kafa vuramadan maçı tamamladı.

  1. Dakikada Aziz Behiç kale önünde Ozan Tufan’a arkadan vurunca Fenerbahçe ikinci penaltıyı kazandı. Sosa oyundan çıkmamış olsa bu penaltıyı da kaçırırdı ama, yerine penaltıyı kullanan Valencia beraberlik golünü attı. 99. Dakikada ise Valencia’nın ortasında Serdar Aziz’in ceza sahası çizgisinden vurduğu kafa Fenerbahçe’ye galibiyeti getirdi.
    Maçın bütününe bakarsak ne tempo yükseltebildi Fenerbahçe, ne pozisyon üretebildi. Erol Bulut Fenerbahçesi’nden bile kötüydü, çaresizdi diyeyim de anlayın. Şampiyon olunabilecek bir sezon
    Üçüncülükle tamamlandı.
    Şimdi iki üç günlük efkardan sonra oturup hesaplaşmak gerekiyor; nerede hata yaptık, eksiklerimiz neredeydi? Önemli sorular var önümüzde, mesela Ali Koç yeniden aday olacak mı, Emre Belözoğlu teknik direktörlüğe devam edecek mi gibi?
    Ali Koç halen rakipsiz, kongrede sorun görünmüyor. Hoca meselesine gelirsek, pek çok Fenerbahçeli tecrübesizliği nedeniyle Emre Belözoğlu’nun hocalığına sıcak bakmıyor, böyle düşünenlerin gönlünde uluslararası başarıları olan tecrübeli bir yabancı hoca tercihi var.
    Elbette olabilir, ama böyle bir hoca demek, her şeyin sıfırlanması demek. Kadroda ciddi değişiklikler, yeni takviyeler, yeni oyun sistemi demek. Ayrıca böyle bir hocanın bulunup bulunamayacağı, bulunsa da uyum sağlayıp sağlayamayacağı da belirsiz. Ayrıca Emre sportif direktörlüğe ne kadar gönül rahatlığıyla dönüş yapacak, bu da belirsiz.Emre Belözoğlu’nun hocalığa devam etmesinin avantajı var mı? Var tabii. En büyük avantaj bu oyuncu kadrosunun tümünü neredeyse Emre’nin transfer etmiş olması. Her biriyle ayrı ayrı özel ilişkileri var. Eldekileri kaybetmeden, iyi bir santrafor, bir stoper takviyesiyle bir takım ruhu oluşturup özel bir öykü yazabilirler. Elbette deneyimsizliğinin dezavantajları olacaktır ama Emre bu eksikliği Fenerbahçeliliğiyle, sarı lacivert aşkıyla kapatabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi