Ümit Sezgin
Pelkas’tan Mesut’a mesaj; “ben de varım”
Ne değişti de geçen hafta eveleyip geveleyen Fenerbahçe, bu maçta 90 dakikanın tamamına hakim oldu? Basit aslında; 629 pas yaptı Fenerbahçe. Rekor kırdı. Ama önemli olan pas sayısı değil, niteliğiydi. Fenerbahçe nihayet ileri doğru oynamayı başardı. Ozan, Gustavo amma ille de Pelkas, Fenerbahçe’yi ileriye taşıdı, uçurdu.
Zor tabii işi Erol Bulut’un. Koskoca ilk yarı geçmiş elindeki geniş kadroyla bir oyun sistemi oturtamamış. Şimdi eline Mesut Özil gibi bir dev gelmiş. Her şey sil baştan. Gelen adam Avrupa’nın asist kralı, Alex’ten beri Fenerbahçe’nin yıllardır özlediği 10 numara. Erol Bulut, oynatmaya çalıştığı düzene Mesut Özil’i mi uydurmaya çalışacak, yoksa Mesut’a göre sistemini mi revize edecek, şimdi akıllardaki soru bu.
Erol Bulut, sezonun başında önde baskıdan vazgeçmiş, “topu hızlı kazanıp, rakip kaleye hızlı gitme” planı sadece sezon öncesi vaatlerde kalmıştı. Şimdi elinde Mesut gibi bir pas ustası var. Rakip defansın arkasına, arasına sarkabilecek her oyuncuyu, sahanın her yerinden besleyebilecek, topla buluşturabilecek bir adam Mesut Özil… Erol Hoca için, “rakip kaleye hızlı gitme” şansı var şimdi.
Erol Hoca, bu şansı kullanmaya niyetli olduğunu bugünden gösterdi. Mesut Özil’in forma giymesini beklemeden kafasındaki planı uygulamaya koydu.
Maç Fenerbahçe’nin iştahlı futboluyla başladı. Daha ilk dakikalarda önce Valencia sonra Samatta kaleyi ceza sahası dışından şutlarla yokladılar. Caner üstü üste ceza sahasına ortalar yaparken, Pelkas önce genç kaleci Doğan’ın kurtardığı topla ön plana çıktı, 19. Dakikada da asistiyle… Caner, Samatta paslaşmasından gelen topu Thiam’ın önüne öyle güzel yuvarladı ki, gerisi çok kolaydı.
Golden sonra da Fenerbahçenin futbol iştahı azalmadı arttı. Bu sezonun en güzel ilk yarısını oynadı Fenerbahçe. 45 dakika sahanın her metrekaresinin hakimi olan Fenerbahçe Ozan ve Gustavo’nun ittirmesiyle rakip sahaya yerleşirken Pelkas günün harika çocuğuydu. Orta sahanın her yerinde mücadele eden Pelkas press yaptı, top kaptı, pas aldı, pas verdi. Hemen her gol pozisyonunda vardı. Asistler yaptı, şutlar attı, goller kaçırdı. Pelkas bu performansıyla, adeta Mesut Özil’e “10 numarada yalnız değilsin, ben de varım” dedi.
Thiam her hafta gelişen performansıyla formasını ıslatıyor. Çok iyi anlaştıkları Pelkas’la oluşturdukları ikili, her şeyden önce seyir zevki vermeye başladı.
Erol Hoca, yeni sol stoper Atilla Szalai’yi hiç beklemeden geldiği hafta ilk 11’e alarak Macar oyuncuyu defanstaki yer tutma sorununa çözüm umudu olarak gördüğünü ortaya koydu.
Szalai ilk maçında beklenenin çok ötesinde bir performans göstererek bu güvenin boşa olmadığını gösterdi. Soğukkanlı genç Macar, her pozisyonda doğru yer aldı, doğru zamanlama ile toplara müdahale etti ve ileriye çok doğru paslar attı. Hava toplarında etkiliydi. 90’lı yılların unutulmaz stoperlerinden Jes Högh’ü hatırlattı Fenerbahçe taraftarlarına.
İkinci yarı Samatta’nın golüyle açıldı. Szalai çok şık ve akıllıca bir ara pasıyla Pelkas’ı topla buluşturdu, Pelkas da tek vuruşla topu Thiam’a aktardı. Thiam’ın pasında Samatta için sadece topa dokunmak kaldı.
Fenerbahçe’nin hakimiyeti ve gol arayışları ikinci golden sonra da sürdü. Bunu Kayseri’nin zayıflığına bağlayamazsınız, çünkü daha kötü takımlara karşı Fenerbahçe bunun yarısı kadar da oynayamamıştı. Bugün Fenerbahçe 21 şut attı. Büyük bölümü isabetli olmasa bile bu oran artık Fener’in tek umudunun yanlardan gelen ortalar olmadığını ortaya koydu. Zaten bu maçta Caner olmasına rağmen yandan orta sayısı yarı yarıya azalmıştı.
Sosa’nın girip, Pelkas’ın sağ açığa kaydırılması takımın rakip ceza sahası önündeki etkinliğini azalttı. Sosa hiçbir şekilde hazır değil. Böyle giderse yedek kulübesinin değişmezi olacak.
Şimdi akıllardaki bir başka soru da Mesut Özil ve Pelkas’ın asistlerini değerlendirecek santrafor kim olacak?. Cisse bugün yalnız gol atmakla kalmadı, “bu denklemde beni de unutmayın” dedi “rakip sahada oynayan baskılı bir Fenerbahçe’de ben de etkili bir golcüyüm” dedi.
Fenerbahçe 2020-21 sezonunun ilk yarısını keyifli kapadı vesselam.