Ümit Sezgin
Öfkeyle gelen galibiyet
Bu kez öfkelenen Jesus oldu. Bir kısmı kendi hatalarıydı, bir kısmı oyuncuların ama ilk yarı sonunda soyunma odasına yenik giren takım tepesini attırdı Jesus’un.İkinci yarının başında peş peşe beş değişiklik birden yaptı, beş hücum gücü yüksek ismi oyuna aldı, saha kenarından hiç durmadan bağırıp çağırdı, yenilgiyi kabullenmediğini gösterdi. İşte bu öfke Fener’e üç puanı getirdi.
Aslında ne Hoca kötü ne futbolcular yetersiz ne de oyun düzeni yanlış. Her maça Fenerbahçe baskılı, üstün ve gole yakın başlıyor. Üst üste gol kaçırıp sonra bir de saçma gol yeyince kahredici bir panik ve özgüven sorunu devreye giriyor. Bunu çözmek Jesus’un görevi. Öncelikle gol atmayı başarabilmek, bunun için de sezon başındaki gibi ısrarla önde basmak gerek. King ve Batshuayi’nin dönüşü de gerekli.
Bir de şu İrfan Can inadından vazgeçebilmek... Hoca’ya rica etsek, bugün İrfan Can’ın 65 dakika oynadığı oyunla, yerine giren Arda’nın 25 dakikada yaptıklarını karşılaştırsa, haftaya hangisiyle çıkar merak ediyoruz.
Jesus üçlü defanstan vazgeçip, orta saha merkezi İsmail ve Arao ile kurarken, ilerde kupa maçının verimlisi Serdar Dursun’u Valencia’nın yanında sahaya sürmüştü. Bir de Jesus Kadıköy’de Arda, deplasmanda İrfan Can tercihini sevmiş olmalı ki bu maça da İrfan Can’la çıktı. Emre Mor içinse “ilk 11’i söke söke aldı” diyebiliriz.
Emre ve İrfan Can kanat değiştirerek oynadı. Emre sağ açığa geldiğinde Ferdi ile birlikte o kanadı etkili kullandı. Ligin ve takımın “top ezme krallığı”nda iddialı ismi İrfan Can maalesef yine formundaydı.
Valencia Fenerbahçe’nin enteresan golcülerinden biri olarak tarihe geçecek. Gol sayısına bakarsanız, müthiş… Ancak hala Kadıköy’de ıslıklanabiliyor. Attığı gollerin yarısından fazlasını penaltıdan kaydeden Valencia, kaçırdığı penaltılar yüzünden ağır eleştiri alabiliyor. Birebirde kaçırdığı gollerse efsane.
Fenerbahçe İrfan Can, Valencia maharetiyle üç gol kaçırdıktan sonra adet olduğu üzere ilk rakip atağında gol yemeyi başardı. Uzak şutta topu elinden kaçıran, sonra da ayağı kayan Altay’ın golde katkısı büyüktü.
Fenerbahçe ciddi bir özgüven problemi yaşıyor. Yenilen gollerden sonra takım ya paniğe kapılıyor ya vazgeçiyor. Benzer sorunu Beşiktaş maçında da yaşamıştı Sarı Lacivertiler. Valencia’nın kaçırdığı penaltıdan sonra yenen golün ardından takımın bütün dengeleri bozulmuş ve farklı mağlubiyet gelmişti.
İlk yarıda Arao ve İsmail orta sahası son haftaların formda Karagümrük’ünü durdurdu ama Fenerbahçe’nin ofansif gücünü de eksiltti. İşte bunu kırmak için Arao’nun yerine Zajc’ı alarak başladı Jesus. Serdar’ın yerine de Pedro’yu tercih etti.
Zajc oyuna katkı yapmaya fırsat bulamadan skora katkı yaptı. Ceza sahası dışından attığı nefis şutla beraberliği yakaladı.
Bu beraberlik takımdan önce Jesus’un motivasyonunu artırdı. Hızla ikinci hamleyi yapıp Arda ve Rossi’yi oyuna aldı. Hemen ardından aksayan Alioski’nin yerine de Osayi’yi oyuna soktu. Daha 65 dakikada 5 oyuncu değişikliğini yapmıştı Jesus…
Bu değişikliklerden sadece Pedro’dan beklediği katkıyı alamadı Jesus. Giren oyuncularla birlikte Fenerbahçe kendine güvenerek oynayan, teknik becerisi yüksek hızlı adamlarıyla gol arayan bir takım haline geldi. Arda bu maçta da pırıl pırıldı. Israrla “ben ilk 11’de oynarım” diyor oyunuyla. Karagümrük iki bazen de üç oyuncuyla Arda’yı durdurmak zorunda kaldı.
Sonuçta Arda’nın kullandığı kornerde Szalai’nin kafasıyla Fenerbahçe galibiyeti ve üç puanı buldu.
Hakem Abdülkadir Bitigen’in kararları da tartışmaya açıktı. Maçın üçüncü dakikasında Arao’nun faul gerekçesiyle iptal ettiği golü, Valencia’ya yapılan ama verlmeyen penaltıyı, Ferdi’ye gösterdiği lüzumsuz sarı kartı herhalde birileri açıklar.