Mert Yılmaz
Merkez'den büyük sürpriz
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Ağustos ayı toplantısı dün yapıldı ve kurul, politika faizini büyük bir sürpriz ile 750 baz puan artırarak %17,50’den %25’e yükseltti. Piyasa beklentisi, politika faizinin 250 baz puanlık bir artış ile %20’ye yükseltilmesi yönünde idi.
Yapılan faiz artışı piyasa açısından büyük sürpriz. Önceki PPK sonrasında yapılan görev değişiklikleri kararda etki etmiş gibi görünüyor.
Ancak burada bir eleştiriyi de yapmam gerekiyor. TCMB’nin bu süreçte attığı en büyük adım ilk toplantıda olmalı idi. İlk toplantıda 650 baz puan artırıp sonra bunu 250 baz puana indirip en sonunda piyasa beklentisinin üç katı kadar yani 750 baz puan faiz artırmak iletişim açısından bence sorunlu.
Net olan şey; alınan bu karar sonrasında hemen mevduat ve kredi faizlerinde yükseliş göreceğiz.
Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası, kur korumalı mevduattan (KKM) çıkış amacı ile bir düzenleme yaptı. Piyasada ciddi bir yorum karmaşasına neden olan bu düzenleme ile amaç yatırımcıyı TL’ye yönlendirmek. Öncelikle KKM ürününün hâlâ devam ettiğini söyleyelim. Döviz borcu/yükümlülüğü olan birey veya şirketler için de kur riskinden korunmak üzere önemli bir finansal ürün olma özelliğini de koruyacaktır.
Düzenleme bankaları ilgilendirse de bu düzenlemenin amaca yönelik olması için yatırımcı açısından TL’yi cazip kılmak gerekli. Sadece KKM faizini aşağı çekerek bu cazibeyi yaratmak mümkün değil. Bu ülkede insanlar dövizi, faiz getirisi elde etmek için almıyor. Esas beklenti yıllardır döviz kurlarının yükselmesi üzerine kurulu. Bu beklenti ortadan kalkmadan da ister KKM ister efektif döviz talebini ortadan kaldırmak mümkün değil.
TCMB’nin 2023 yıl sonu enflasyon tahmininin %58, 2024 yıl sonu enflasyon tahmininin %33 olduğu yerde vatandaşın %30’un altında bir faiz oranı ile parasını düz TL mevduat yapmasını beklemek gerçekçi değil. Merkez Bankası’nın bugün almış olduğu faiz kararında bunun da etkili olduğunu düşünüyorum. Hafta başından beri bankalar TL mevduat faizlerini yükseltmeyince Merkez, faizleri yukarı doğru itti.
TL mevduat ile KKM arasında bir faiz farkı oluşması gerekli. Yaklaşık iki ay önce KKM faizi ile TL mevduat faizinin aynı seviyelerde olmasının çok yanlış olduğunu, az buçuk finansal okuryazarlığı olan birinin o koşullarda parasını KKM’de değerlendireceğini kaleme almıştım. Bugün TL mevduat lehine bir fark oluşsa da buna anlamlı bir fark demek mümkün değil. KKM faizini aşağı çekerken TL mevduat faizinin de yukarı taşınması lazım. Kimse üç beş puan fark için KKM’den vazgeçmez. İşte bu nedenle dün yapılan PPK toplantısında alınan faiz kararının mevduat faizleri üzerinde yaratacağı etki önemli. KKM ile ilgili getirilen düzenlemenin ardından dört işlem günü geçmesine rağmen bankaların faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi ve herkes TCMB’den gelecek faiz kararını bekledi. Alınan karar sonrası mevduat faizlerinde yükseliş yaşanacaktır. Ancak yükselmiş oranların yatırımcı için cazip olup olmadığını göreceğiz. Diğer taraftan mevduat faizlerinin bir anda %50 seviyesine yükseltilmesini bekleyenler var ki o beklenti de şu aşamada gerçekçi değil.
Geçtiğimiz dönemde “liralaşma stratejisi” olarak adlandırılan KKM, geçen hafta itibarı ile 3,36 trilyon TL’ye bir başka ifade ile de yaklaşık 125 milyar USD’ye yükseldi. Yaklaşık iki yıldır hayatımızda olan KKM’den bugüne kadar toplasanız bir elin beş parmağı kadar sayıda haftalık çıkış oldu.
KKM’nin bütçe üzerinde ciddi bir yük getirdiği doğru.
Sosyal adalet açısından büyük bir haksızlık olduğu doğru. Birikimi olmayan dar gelirli vatandaşın vergisi, birikimi olan vatandaşa aktarılıyor ve elde edilen bu gelir vergiden de muaf. Ancak bugünün koşullarında KKM’den tamamı ile çıkmak mümkün değil. Bu sürecin çok incelik ve sabır ile yönetilmesi lazım.
KKM’den çıkış yolu mayınlı bir arazi gibi.
Mayına basmadan, mayını patlatmadan, daha büyük kayıplara neden olmadan, yavaş yavaş, beklentileri iyileştirerek, güveni tesis ederek çıkışa doğru ilerlemeliyiz.
Neticede ortada 125 milyar USD büyüklükten söz ediyoruz. Bu tutarın %10’u dövize dönmeye karar verse döviz kurları üzerinde yaşanacak baskıyı hepimiz tahmin ediyoruzdur herhalde.