Yaşar Seyman
MAHSA JİNA ÂMİNİ
“Sen uçuşu hatırla,
Kuş ölümlüdür.”
Furuğ Ferruhzad
Ali Şeriati, “Ben sizi rahatlatmaya değil rahatsız etmeye geldim.” Sözü sanki Mahsa Jina Âmini’nin ölümüyle devrimler şehri Tahran’da gündem aldı. Kadınların başörtülerine takılanlar; yazarları Sadi Şirazi’nin “Gülistan” eserinden, “Yaralarım Aşktandır” diyen Furuğ Ferruhzad’dan, 2003 yılında ilk kez İranlı ve Müslüman bir kadına, Şirin Ebadi’ye verilen ‘Nobel Barış Ödülü’nden habersiz yaşıyorlar.
Sakkız kentinden yirmi iki yaşında bir genç kız, başkent Tahran’a gezmeye geliyor. Her İranlı gibi onun da başkentini gezmek, görmek, zihnine, gönlüme almak en doğal hakkı iken bu hakkı ona çok görüyorlar. Akılları onun saçının telinde, başındaki örtüde…
Ve işkence ile Mahsa Jina’yı öldürüyorlar.
Ailenin çığlığı İranlıların vicdan çığlığına dönüşüyor. İlk kez farklı zamanlarda eylem yapıp ses veren Kürtler ve Azeriler yani farklı halklar ortak ses veriyor. Çünkü İran’ı bir arada tutan; yıllardır farklı halkların, inançları, kültürlerin harmanlanmasıdır.
İranlı şair Furuğ Ferruhzad boşuna bu dizeleri yazmıyor:
“Kaçıyorum bu insanlardan
Görünüşte benimle olan
Fakat içlerinde hakaretten
Eteğime bin bir yama yamalayan”
Bakın bir başka Müslüman ülke olan Pakistan’ın başbakanı Zülfikar Ali Bhutto tek kızına çarşaf giydiren, peçe takan eşi Nusret Begüm Bhutto’ya ne diyor…
Benazir Bhutto anlatıyor:
“Annem, bizi bekleyen babama, ‘Benazir bugün ilk kez çarşaf giydi’ dedi. Babam biraz düşündü ve sonra, ‘Çarşaf giymek zorunda değil’ dedi. ‘Hz. Peygamber en iyi peçenin, gözlerin arkasındaki peçe olduğunu söylemiş. Bırak onu kıyafetiyle değil, aklıyla ve karakteriyle yargılasınlar.’ Böylece ben gri yaşamdan kurtulan ilk Bhutto kadını oldum.”
Benazir kitabımdaki bu söz beni derinden etkiler.
İran’da bir süre önce kadınlar Benazir Bhutto gibi başlarını örtmeye başlayınca “İran’da Benazir rüzgârı esmeye başladı” dediğim zaman bir de baktım ki Irak ve diğer Müslüman ülkelerde de bu görüntüler yer aldı.
Geçen yıl Afganistan’da iktidara gelen Taliban kadınları toplumsal yaşamdan uzaklaştırdı, iş yaşamından kovmakla yetinmeyip ‘burka’ya girmelerine karar verdi. Kız çocuklarının okullarını kapatarak onları karanlık bir dünyaya tutsak bıraktı.
İran’da özellikle dipten gelen bir dalga Mahsa Jina Âmini’nin öldürülmesiyle bardağı taşıran son damla oldu.
Göz göre göre kadınların örtülerine takılanlara kadınlar başörtülerini yakarak, ellerinizi saçlarımızdan çekin diye haykırarak meydanlarda isyan bayrağı açıp ateşler yaktılar. Eylem öyle bir boyut kazandı ki kadınlar da onlara dayanışma gösteren erkekler de saçlarını kazımaya başladılar. Erkeklerin bu anlamlı dayanışması İran’da kadınlara yapılan zulmün yansımasıdır.
Sadi Şirazi Gülistan kitabında ne de güzel ses veriyor:
“Sen bir ekmek elde edesin de gafletle yemeyesin diye
Bulut, rüzgâr, ay, güneş ve gök koyulmuştur işe
Hepsi senin için telaş içinde emre itaat ederken
Senin itaatsiz olman insafa sığmaz.”
Yaşamının baharında adını bile eksik ve yanlış yazsanız o Mahsa Jina Âmini, dünyalar güzeli bir genç kız, onun ölümüyle yakılan ateşte boğulmanız ne zamandır bilemem; bildiğim, bu isyan tüm dünyayı sardı duydunuz mu?
Sosyal medyayı da karartsanız, isyanları bastırsanız da Asya’nın kültürel zenginliği olan, sokakları ozanları ile dolup taşan, İranlı kadınlar tutsak bir yaşam sürerken emeklerinin ürünü İran halıları dünyayı gezdikçe, içeride kadın hakları savunucuları, hukukçuları, çevrecileri sizin rahatınızı kaçıracaklar. Çünkü siz Ortadoğu’nun Sartre’ı olarak tanınan Ali Şeriati’yi de yok eden bir zihniyetin temsilcilerisiniz.
Büyük ozan Şah Hatayi ne güzel yazıyor:
“Ezel bahar olmayınca/Kırmızı gül bitmez imiş/Kırmızı gül bitmeyince
Sefil bülbül ötmez imiş/ Bülbüller gelir ötmeye/Güle sarılıp yatmaya
Bağıban gülü satmaya/Gül kadrini bilmez imiş”
Mahsa Jina Âmini… Bir kadın ismi… Belki de İran’daki karanlığa bir ışık. Mahsa Jina Âmini; “Ahlak Zebanileri”, zalimler seni incitti, dünyanı kararttı, toprak seni incitmesin.
Mahsa Jina yaktığın meşale kadınların yoluna ışık tutacaktır.
Bazı ışıkların bedeli ağır olur.
Elbette bir gün o ülkelerde de güneş doğacak!..
Güle güle Mahsa Jina Âmini…