Mert Yılmaz
Kritik viraj dönüldü
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılı kutlu olsun. Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm silah arkadaşlarını saygı, hasret, özlem ve minnet ile anıyorum. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyor, şehitlerimizi rahmet ile anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye Cumhuriyeti daha pek çok yüzyıllara erişecektir. Yokluktan var edilen ve bugünlere gelen ülkemiz yarınlara daha da umutla bakmalıdır. Bugün vicdan sahibi olan herkesin üzüntü ile izlediği görüntüler hepimize ders olmalıdır. Ortadoğu bataklığına saplanmamış laik Türkiye Cumhuriyeti hepimizin teminatıdır.
100. yılımızı elbette coşku ile kutlamalıyız ve elbette kutlayacağız. Ama esas önemli olan sadece 29 Ekim’lerde Cumhuriyeti anmamalı; her gün anmalıyız, her gün sahip çıkmalı ve kıymetini bilmeliyiz.
Gelelim sebebi ziyaretimize; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) Ekim ayı toplantısı dün yapıldı ve kurul, politika faizini 500 baz puan daha artırarak %30’dan %35’e yükseltti. Yeni ekonomi yönetiminin seçimlerin ardından göreve gelmesi sonrasında yapılan beşinci toplantıda faiz artışı toplam 2,650 baz puan oldu.
Eylül ayı toplantısının ardından oluşan ilk beklenti ekim ayında da politika faizinin 500 baz puan daha artırılacağı yönünde idi. Bakan Şimşek’in ““Para politikası, politika faizinin ima ettiğinden daha sıkı”, “Para politikasının sonuçlarını almak için en az 1 yıla ihtiyacımız var” açıklamaları piyasadaki beklentileri 250-300 baz puana kadar indirdi ancak arkasından patlayan İsrail-Filistin çatışması ile yükselen jeopolitik riskler beklentileri bir kez daha 500 baz puana yükseltmişti.
Hafta başından bu yana yaşanan iki gelişme ise toplantı öncesinde kafamı karıştırdı. Siz kıymetli Gazete Pencere okuyucuları için detay gelebilir ama köprü ve otoyol ücretlerine yapılan zam ve hemen akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından iptal edilmesi benim açımdan bu toplantıyı çok kritik bir hale getirdi. Kafamda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bakan Şimşek arasında uygulanan ekonomi politikasında bir çatlak mı ortaya çıktı diye düşünmedim dersem yalan olur. İkinci konu ise Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada söyledikleri. Her ne kadar iç siyasete ve parti tabanına yönelik mesajlar olarak düşünülse de Merkez Bankası’nın bugünkü kararında etkili olabilir mi diye kafama takılmadı değil.
Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilmesinin ardındaki temel motivasyon Türkiye’nin ihtiyacı olan ve erişemediği yabancı kaynağı ülkeye getireceği beklentisi idi. Aradan geçen zamana rağmen ve yapılan bunca ziyaret ve toplantıya rağmen (bazı dostlar çok uzun bir süre geçmedi diyebilirler ve haklılar da ama süreye çok kısa da diyemeyiz) Türkiye’ye bir kaynak girişinin olmaması ve geçtiğimiz günlerde Şimşek’in “Yabancı yatırımcılar geri dönecekler ama gelmeleri biraz zaman alacak” açıklaması ilginç. Acaba Erdoğan tarafından tanınan kredinin sonuna mı gelindi diye düşündüm. Ancak Merkez Bankası bu toplantıda son derece doğru bir adım attı ve politika faizini 500 baz puan yükseltti. Piyasa beklentisi ile paralel bir adım atılmış olması önemli. Diğer taraftan yine Merkez Bankası tarafından düzenlenen Piyasa Katılımcıları Anketi’nde çıkan sonuçlar gösteriyor ki; enflasyon beklentilerinde her vadede yükseliş eğilimi devam ediyor. Bunun anlamı şu; sıkılaşmaya devam edilmeli. Adım da bu doğrultuda atıldı. Faiz artışlarında adımların küçüleceğini ancak yıl sonuna kadar faiz artışlarına devam edileceğini düşünüyorum.
Merkez Bankası’nın bu toplantıda pas geçmesi Mehmet Şimşek’in siyasi geleceğinin tartışılmasına kadar gidebilecek bir fitili ateşleyebilecekken kazasız belasız toplantının atlatılmış olması son derece önemli.
Faiz, döviz, borsa; bunlar düşer de çıkar da bunları daha çok konuşuruz, önemli olan CUMHURİYET.
Bayramımız kutlu olsun.