Uğur Temel
Korku filmi seyretme Trabzon maçı seyret
Ben sevmem, sevenleri de hiç anlamam. Yahu; bir insan korkmak için, tüylerinin diken diken olması için niye para verir? Tercih işte… Tüm ailem “Altıncı His“ filmine giderken, aynı sinemada yeğenlerin başında(!) çizgi film seyreden adamım ben…
Korku filmi tercihimi, her hafta sonu Trabzonspor maçı seyretmekten yana kullanıyorum. İnanın daha çok etki altında kalıyor insan…
Bu haftaki filmin(!) dozajı bayağı yüksekti doğrusu. Hem korktum, hem de gözümü kapattığım elimin altından, kalbim güm güm ata ata seyrettim bu haftakini… Son salisesine kadar korkarak seyrettim. Hâlâ da etkisindeyim.
Hadi gelin öyküsünü anlatayım size;
Trabzonspor; her hafta farklı kadrolar deneyerek, ilerleyen hastalığın çare bulacağını düşünüyor. Hâlbuki çare sabır göstermekte.
Örneğin; hastasınız (aman olmayın) doktor size ilaç yazdı. Eczaneden aldınız ama tavsiye edilen kullanıma uymadınız. Her gün aynı saatte almadınız mesela… Ya da bir doz yerine iki doz aldınız çabuk iyileşeyim diye…
Hem iyileşemediniz hem de ilacınız bitti.
E artık devir değişti; E Nabız sistemi var…
Yapay zekâ; sizin ilacı ne zaman bitirmeniz gerektiğini biliyor.
Erken bitirirseniz, “bekle aganı” diyor; “Ne ka ekmek o ka köfte. Senin tedavin bitmedi ki, benden ilaç istiyorsun…”
Şenol Hocam her hafta kadroda değişiklik yaparak çözüm arıyor, Bordo Mavili takımın hastalığına.
Çare oluyor mu? Sonuçlar ortada.
Çare olmak bir yana, daha da kötüye gidiyor.
Üç seneye yaklaştı, Trabzonspor maçlarını yorumluyorum Gazete Pencere için, bu seneki kadar değişken kadro görmedim. Her hafta değişen oyuncular, her hafta değişen görevler, oyun stilleri, taktikler…
Evet; rakibe göre oyuncu da seçilir, taktik de belirlenir.
Futbolun içinde bu var. Ancak Şenol Hoca’nın yaptığı farklı bir şey…
Başladığı tedaviyi bitirmiyor, yarım bırakıyor. Çözüm yöntemlerinin en tehlikelisi. Kabul; sakatlıklar cezalılar, kadro dışılar var. Her hafta farklı bir on bir ile başlamak çözüm mü?
Ava giderken avlandı Trabzonspor…
Oyunun başında ön alan baskısı yapıp Kasımpaşa’nın orta sahasını bozan Bordo Mavili takım; pozisyon bitirme sıkıntısı yaşayınca, defansının arkasına atılan toplarla; “Ben bu maçı goller yemeden tamamlamam” mesajını verdi. Yenilen iki gol (penaltının oluşumu) ve sayılmayan gol, “kopyala yapıştır.”
Defansın arkasına atılan uzun toplar, geçiş oyunu, altmış metre geriye koşan doğru yerleşemeyen Trabzon savunması ve top ağlarda… Sanırım; her hafta farklı on birler tercih etmek yerine; “takım boyu uzadığında, defansın arkasına atılan uzun topları nasıl önleriz” üzerine çalışmak daha doğru bir tedavi yöntemi…
Kırılgan bir oyun yapısına sahip Trabzonspor.
Kırılganlık; rakip sahada kaptırılan basit ve gereksiz toplardan kaynaklanıyor. Her hafta aynı golü yiyor Bordo Mavili takım. Buna çözüm bulmanın yolu; her hafta değişen ilk on bir olamaz. Birlikte oynama alışkanlığı, top ayaktan çıkmadan takım arkadaşının olacağı noktayı bilmek/tahmin etmek başarıyı getirir. Kırılgan yapıyı sağlamlaştıracak çimento budur.
Devre arasına kadar ki; bu takıma en az dört transfer şart, her hafta korku filmi izlettirecek bize Trabzonspor. Her hafta diken üstünde, gözümü kapattığımız elimizin altından, kalbimiz güm güm atarak seyredeceğiz bu filmi.
Kader de varsa, kaçılmıyor. Korku filminden korkup, korku filmi yorumlamak…
Sen çok yaşa Trabzonspor…