Bahattin Yücel
Ortadoğu’nun son 34 yılı
Cumhuriyetin ilanı Ortadoğu’da siyasal sınırların, yeniden çizildiği dönemle eş zamanlıdır. Osmanlı Devleti’nin tasfiyesi ile sonuçlanan 1.Dünya Savaşı’nın ardından, İngiltere ve Fransa’nın tasarladıkları ülkeler sahneye çıktılar. Bu ülkelerin ortak dilleri ve çoğunlukla mezhepleri; sömürgecilerin belirledikleri sınırların ortadan kalkmasına direnemedi.
Tam tersine ayrı devletlerde oluşan hiyerarşileri ve sosyal katmanları, ayrılıkları keskinleştirdi. Yıllar içinde Batı tarafından atanan rejimleri değişti. Ancak ortak paydaları, Osmanlı ve doğal olarak Türkiye düşmanlıklarıydı.
Lozan’da çözülemeyen, Musul ve Kerkük’ün hangi ülkenin egemenliği altında yer alacağı sorunu, bu iki eski Osmanlı ilinin Irak’a bağlanmalarıyla sonlandı.
Ortadoğu’da 1967 yılında ikinci Arap-İsrail Savaşı ile başlayan süreç, 1990 yılına kadar sürdü. Bu yıllarda Bölgede yeni bir oyuncu daha gözlendi; o zamanki adıyla Sovyetler Birliği yani Rusya.
Ortadoğu 1990 yılına kadar çatışmalar ve kısa süren sıcak savaşlar ile şekillendi. İsrail varlığını pekiştirirken, Bölgeye ilgileri çok eskilere uzanan Batılı Devletler -ya da ABD- 1991 yılında büyük çaplı bir askeri harekata girişerek, Irak’ı işgal etti. Gerekçeleri; Saddam yönetimindeki Irak’ın Kuveyt’i işgaliydi.
Körfez Savaşı adı verilen bu süreçte Türkiye’de iktidarda bulunan ANAP’ın kurucusu ve Cumhurbaşkanı Özel , “bir koyup, üç alma” düşüncesiyle Irak Savaşı’ndan pay almaya kalkıştı. ABD bu isteği ciddiye almadı. Ancak Irak’ı üçe bölerken, Özal’ın desteği ile Kuzey’deki Kürt Bölgesi’nin özerkliğini güvenceye aldı.
Irak’ın parçalanmasından 34 dört yıl sonra, bu kez benzer bir gelişme Suriye’de yaşanıyor. Batı destekli sözde İslamcı teröristler üzerinden başlatılan, son vekalet savaşı bu ülkeyi üçe bölme aşamasına geçiyor.
Savaşan taraflar arasında, aralarında Orta Asya’dan gelen militanların da yer aldıkları Sünni militanlar, HTŞ -Hizbul Tahrir eş Şam- ve bizde Suriye Milli Ordusu olarak adlandırılan rejim karşıtları, Halep ve Hama’yı kapsayan bölgede şeriat ile yönetilecek bir özerk bölge kurulması için çabalıyorlar.
Anlaşıldığı kadarıyla bu girişim iktidar tarafından en azından sempatiyle karşılanıyor.
Asıl önemli gelişme ise AKP iktidarının, 1.Kürt Açılımı sürecinde Kuzey Irak’tan geçişlerine onay verdiği, Kürt Silahlı gruplarının denetimleri altında bulunan, sınırlarımızın bitişiğindeki bölgede bir Özerk Kürt Bölgesi oluşturmaları.
Suriye’de önceden ayrıntılarıyla tasarlandığı anlaşılan son saldırı öncesinde, Gazze’den başlayan ve Lübnan’da İran yanlısı Hizbullah’ın tasfiyesi ile sonlanan olayların nedeni de hayli ilginç. Yıllar önce -1990- Bağdat’taki B. Elçisi ile görüşmesinin ardından Kuveyt’i işgal eden Saddam’ın, Dünya Barışı için tehlikeli görülerek, bu saldırının Irak’ın işgaline gerekçe gösterilmesi.
Katar ve Türkiye’de siyasal büroları bulunan, bu ülkelerin en azından barınmalarına izin verdiği, Hamas’ın İsrail’de sivillere saldırısı, Gazze‘den başlayarak bölge dengelerini değiştirecek gelişmelere yol açacağa benziyor. Ortadoğu’nun son 34 yılı böyle geçti.